Sonra Charlotte'ın dudakları aralandı. Emma'yla karşılaşmak için pek iyi bir vakit değildi.
*****
Derin bir nefes aldım ve günlüğü açtım. Eğik yazılmış yazıyı okumakta biraz zorlanacaktım sanırım.
"13 Kasım,
Zor günler geçmiyor. Sürekli buradalar... ve onları duyabiliyor. Ailemi koruyamıyorum. Karanlık düşünceler, beni boğuyor. Burada olsaydın her şey çok daha kolay olurdu. Seni, onun yüzünden kaybettim. Her şey, alevlerde kayboldu... sadece...-'
Satırları okumuş, aklım, babamın düşüncelerinden dolayı tamamen karışmıştı. Bunun anlamının ne olduğunu merak etmiştim. Sonrasında sayfayı çevirdim. Burada yazı yoktu. Buraya bir fotoğraf yapıştırılmıştı. Gördüğüm fotoğrafla gözlerim kocaman açıldı. Fotoğrafta babam ve bir kadın vardı. O kadın annem olmalıydı ama ona çok benziyordu. Sonra fotoğrafın sağ alt köşesine yazılmış yazıda dolaştı gözlerim.
"Soho Gölü, Clarice ve ben."
"Bu nasıl mümkün olabilir?" Kendi kendime mırıldandıktan sonra günlüğü ittirip hızla sandalyeden kalktım. Kalp atışlarım hızlanırken terlemeye başlamıştım. Clair... Clarice... anne? Burada neler oluyordu? Titremeye başlamıştım. Aklımdan, geçmişten kesitler canlanıyordu.
"Beşiğin var. Bebeğin mi var?"
"Bir oğlumuz var. Bir tane daha bekliyoruz. Kız olmasını umuyoruz."
"Seninle tanıştığıma sevindim, Clair. Umarım kızdır."
Aklıma rüya gelirken her şey oturmaya başlamıştı. Clair, annem... bebeğini kaybetmemişti, doğumda ölmüştü.
Dileğin gerçekleşti, anne, bir kızın oldu. Bilseydim...
"Ashley?"
Ben geçmişin acılarında takılırken birden duyduğum sesle yerimde zıpladım. Hızla ona döndüm. "Burada ne arıyorsun? Git buradan!"
"Gelip seninle konuşmam gerekiyordu. Ben suçlu değilim, yemin ederim!" Damian, bir şeyleri kanıtlama çabasıyla gözlerime bakıyordu. Fakat şuan sırası değildi. "Beni yalnız bırak, Damian, kendimi iyi hissetmiyorum."
Bana doğru yaklaştı. Oldukça naif bir sesle sordu. "Neyin var?"
"Geçmişini öğrenmek için göl evine gittim. Ama konu şu ki, kendi geçmişim benim peşimi bırakmıyor... ve şimdiye kadar bunu bilmiyordum."
"Neden bahsediyorsun?"
"Annemi gördüm." Damian birden donakalmıştı. Sanırım Damian neden bahsettiğimi benden iyi biliyordu. "Buna inanamıyorum, bütün hayatım, büyük bir aldatmaymış." Gözlerim dolmaya başlıyordu.
"Onu görmüş olamazsın... bu imkansız!"
Dolu gözlerimi ona çevirdim. "Bu konuda her şeyi biliyorsun! Bunu gözlerinde görebiliyorum, bana yalan söyleyemezsin artık. Konuşmaya başlasan iyi olur!"
"Sana söyleyecek bir şeyim yok."
Gözyaşlarım yanağımdan süzülmeye başladı. "Beni hayal kırıklığına uğrattın Damian! Ve sana inandığımı düşününce... niyetinin iyi olduğuna inandığımda...-"
"Gerçek bu! Şuanda aklın karışık, düzgün düşünemiyorsun. Her şey yoluna girecek."
"Bir daha hiçbir şey aynı olmayacak! Seninle işimiz bitti!" Nefessiz kaldığımda birkaç saniye soluklandım. "Ama beni sonsuza dek rahat bırakmadan önce bazı soruları cevaplamalısın. En azından bunu yapabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Vampireİstemeyerek sırlar ve gizemlerle dolu karanlık ölüler diyarında sürüklenen Ashley adındaki kız, hayatı ve bilinmeyen, yasak aşkı rasında denge kurmaya çalışacak. En derin korkularının üstesinden gelmek ve insanlığın iyi saklanmış sırrını ortaya çıka...