-21-

31 8 3
                                    

BÖLÜM 4: GEÇMİŞİN HAYALETLERİ

"Yüzünü gördüğüm ve unutamadığım tek kişi..." Matt lafı geveleyip duruyordu.

"Senin yanında olan çocuk, o gün babamın yanındaydı."

Dudaklarım şaşkınlıkla beslenerek açılırken kendi kendime mırıldandım. "Hayır... sen olamazsın."

*****
(1899 - Soho Gölü)

"Burada olmana sevindim." Damian, ellerini ceplerinde birleştirmiş, önündeki gölü izliyordu. Sonra arkasına dönüp adama baktı.

"Seni bekliyordum."

*****
(Midville)

"Ashley, iyi misin?"

"Matt, bir dakika bekle," bunları kaldıramıyordum. Matt daha ayrıntılı olarak bahsetmemişti ama, Damian olduğunu biliyordum. Yanımdaki çocuk, Chris olamazdı. Yanımdaki çocuk, Alex olamazdı. Yanımdaki çocuk Damian'dı, Damian'dı ve o, bilmem kaç yıl önce babam ölmeden önce onunla görüşen son kişiydi. Ne düşünmem gerektiğimi bilmiyordum. O sırada aklıma Damian'ın söylediği şey geldi.

"Ebeveynlerini tanıyordum, Ashley."

"O çocuğu nereden tanıyorsun? Onu odanda gördüm, Ashley. Odanda ne işi vardı?"

"Matt, söylediğinin doğru olduğuna emin misin? Aynı kişiden bahsettiğimize tamamen emin misin?" Son şansımı deniyordum. Fakat bende biliyordum ki başka kişiden bahsediyor olamazdı. Sadece, kendimi kandırıyordum. Matt, mavi gözlerini bana çevirerek ciddiyetle bana baktı. "O yüzü asla unutmam." Gözlerim dolmaya başlamıştı. Artık gün gün değil, saniye saniye yeni bir şey öğreniyordum. "Pek iyi hissetmiyorum..." omuzlarımdan bastırarak sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerim dolmaya başlamış ve başım dönmeye başlamıştı. "Sana bir bardak su getireceğim." Matt ayaklandığı sırada hızla onu durdurdum. Su değil, daha çok bilgi istiyordum.

"Hayır, hayır... bekle, yani babamızı o mu öldürdü?"

Cümleyi söylerken çenem titremişti. Böyle bir ihtimal dahilinde ne yapacağımı bilemezdim. "Hayır, onun öldürüp öldürmediğini bilmiyorum. Sadece babamı ölü bulduğum günün sabahı, babamla gizli odadaydılar. Ben odaya girince o da odadan hızla çıkmıştı zaten." Cümlesini bitirdikten sonra aramızda acılı bir sessizlik oluştu. "Ashley, o çocuk neden odandaydı?" Damian odama geldiğinde görmüş olmalıydı. Kapıyı bir dahakine açık bırakmamalıydım. Gözlerimi gözlerine sabitledim. Sorusunu nasıl cevaplayacaktım? Boğazımı temizledim. "Birbirimizi bir süredir tanıyoruz."

"Senden ne istiyor?"

Birazdan ağlayacağımı bildiren surat ifadesiyle ona baktım. Şu anda hiçbir şeyi cevaplamak istemiyordum. Sadece cevap bulmak istiyordum. "Matt, özür dilerim ama, şuanda yalnız kalmak istiyorum."

"Önce soruma cevap ver."

Sesi biraz yükselmişti. Gözyaşlarımı silerek konuşmaya başladım. "Gerçekten, bunu tartışmak istemiyorum. Lütfen, git." Matt başını salladı. Sonra alnımı öperek ayağa kalktı. "Tamam, biraz dinlen. Gidiyorum." Ardından odadan çıktı. Matt odadan çıktığında ne yapmam gerektiği tartıp biçiyordum. İlk önce banyoya gidip yüzümü yıkadım. Gün geçtikçe soluyordum. Sonra odama geçip kapıyı kapattım. Telefonumu alıp Damian'ın numarasını tuşladım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı.

"Ashley? Aramana-"

"Göl kıyısına gel. Hemen." Sözünü kesmiştim. Muhtemelen, aradığıma şaşırdığını söyleyecekti, çünkü ona kızmıştım. Şimdi ise tavrı bırakıp her şeyi öğrenme peşindeydim. Daha fazla ondan kaçmayacaktım.

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin