-11-

45 14 2
                                    

"Neden cevap vermekten kaçıyorsun?" Sesim yükseldiği anda bir gürültü koptu.

Ses o odadan gelmişti.

Korkuyla kapıdan uzaklaşıp Damian'a yanaştım. "Bu da neydi?" Damian'ın yüz ifadesi değişmişti. "Ashley, eve dön."

Hiçbir şey anlamamıştım. "Bana cevap ver! İçeride biri mi var?" Damian cevap vermedi. Ses, çalışma odasından gelmişti. "Damian, kapıyı aç."

"Sakin ol, kapıyı açamam."

Derin bir nefes verip ona yaklaştım. "Neden? İçeride biri mi var?"

"İçeride kimse yok."

Sinirlenmeye başladım. Bana yalan söylediği çok açıktı. "Oh, gerçekten mi? O ses neydi o zaman?" Buz gibi bakan gözleri bana baktı. "Bilmiyorum. Sanırım bir şey düştü.

"Damian bana yalan söylüyorsun, benimle oynamayı kes!"

Gözlerini kapatarak tek tek konuşmaya başladı. "Ashley. Evine. Dön. Burada olmamalısın."

"Hayır, bana yalan söylediğini biliyorum."

"Sana neden yalan söylediğimi düşünüyorsun? Sana asla kötü bir şey yapmadım."

"Henüz yapmadın..." sesim kısık çıkmıştı. Eğer ona güvenmemi istiyorsa onun da bana güvenmesi gerekirdi. "Ne söylemek istediğimi tam olarak biliyorsun. Bir şeyler uydurmayı bırak."

Ellerimi yüzüme bastırıp sakinleşmeye çalıştım. "Bana deliymişim gibi davranma. Bir şeyler sakladığını gözlerinden görebiliyorum."

"Öyle olsa bile, bunu daha önce yapmıyorken, sana şimdi cevap vereceğimi neden düşündün?" Korkudan sessizleşmiştim. Kabullenmişti. O andan beri haklı olduğumdan ve orada bir şeyler gizlediğinden emindim. Damian'ın yüzündeki öfke ise onu, bana, öncekinden daha mesafeli hâle getirmişti.

Kendime geldim. Neredeydim ben? Neden ona güvenmiştim ki? Buraya gelmem hataydı zaten. Ön kapıya bakarak buradan hemen uzaklaşmak istediğimi farkettim.

Damian bunu farketmiş gibi sakinleşmeye başladı. "Ashley, kendini topla. Bana güvenmeni istiyorum, bunda ciddiyim. Senin için en iyisini istiyorum, bunu bil." Aklımda kaos vardı. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Hem çaresiz, hemde meraklı hissediyordum. Hem Damian'a güveniyor, hemde ondan korkuyordum. Tüm yaşadığım olaylar ciddi anlamda dengemi bozmuştu. Artık neye inanacağımı bilmiyordum... ama görünmez bir güç, beni Damian'a çekiyordu. Bunun adını bilmiyordum. Bunu açıklayamıyordum.

"Bana bu şekilde bakmandan hoşlanmıyorum." Damian az önceye göre daha sakindi. Ona baktığımda bana sahip çıkan eski Damian'ı görmüştüm. İşte benim dengem böyle bozuluyordu.

"Beni anlamalısın. Ne düşüneceğimi bile bilmiyorum, sadece... aramızda sır olmadığını düşünüyordum." Elini saçlarına götürdü. Parmağında yüzükler vardı. "Her şey göründüğü gibi değil. Senden bir şey saklamıyorum." Sonraki birkaç dakika aramızda oluşan sessizliği bozdu tekrar. "Neden buradasın?"

"Buraya konuşmamızı bitirmeye geldim."

"Bitirdik."

İnanamazca ona baktım. Bitirmiş sayılmazdık. "Belki senin dünyanda, bir sohbeti odadan kaybolarak bitirmek normaldir, ama benimkinde normal değil." Sinir bozukluğuyla gülerek söylediğim cümlelerle dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum.

"Gitmemi isteyen sendin."

Pekala, yine haklıydı. "Bu yüzden buradayım. Sorumu cevaplamadın." Beni alkışladı. Bu hareketi alay doluydu. "Pes etmiyorsun. İmkansızsın."

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin