-41-

18 4 3
                                    

"Merak etme, olmam gereken yerde Clair'le birlikte olacağım." Cümlenin anlamını çıkartmaya çalışırken konuşmaya devam etti. "Tek istediğim şey ona katılmaktı. Bu dileğim çok yakında gerçekleşecek." Ne demek istediğini biliyordum. Kendini Olivia'ya verecekti. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Bir babam olduğunu öğrendikten sonra birkaç güne öleceğini bilmek... hiçlik gibi hissettiriyordu. "Hoşçakal, Gaius."

"Hoşçakal, Ashley."

*****

"Matt, orada mısın?"

Odada gezinerek onu aramaya başladım. "Ashley!" Onu gördüğümde hızla onun yanında bittim. "Matt!" Derin bir nefes aldım. Onu son gördüğümde, evden kaçmıştım ve ona bir özür borçluydum. "Üzgünüm... çaresizdim, yalnız kalmam gerekiyordu." Matt bana yaklaşıp, kollarını etrafıma sardı. "Anlıyorum, merak etme." Ardından benden ayrıldı. "Chris'i gördün mü, nerede?" Sorduğu soruyla gözlerim büyüdü. "Chris geri mi döndü?"

"Ne demek istiyorsun? Seninle değil miydi?"

Aklım iyice karışırken titreyen ses tellerimle konuştum. "Hayır, yalnız geldim. Neden benimle olsun ki?"

"Ashley, ona gelmesi ve seni alması için mesaj attın. Birkaç saat önce çıktı."

Beynim şokla sarsılıyordu. Ona mesaj falan atmamıştım. İçim endişeyle titremeye başladı. Daha önce buna benzer birkaç olay yaşamıştım, hepsi birer tuzaktı. "Oh, hayır, Matt, hayır..." korkudan tüylerim diken diken olmuştu. Herşey çok açıktı. O anda Damian'ın kelimeleri aklıma geldi. Sanırım kimin olduğunu biliyordum.

"Damian, Charlotte'ın bana parkta buluşmak için mesaj attığına yemin edebilirim. Orada beni bekliyordu ve sonrasında evde olduğunu yazdı. Anlamıyorum."

"Ashley, parkta gördüğün Charlotte değildi, Olivia'ydı. Metamorfoz gücü var, herhangi bir canlının şekline girebilir. Oradan canlı çıktığın için şanslısın."

"Ashley?!"

Matt beni geçmişten uyandırdığında fevri bir şekilde yanıtladım. "Matt, gitmeliyim. Hemen!"

Ben odama çıkarken o arkamdan beklemem için bağırıyordu. Odama girip dolabımdan tişört ve pantolon çıkardım. O sırada Matt odaya girdi. "Bekle! Neden hazırlanıyorsun? Nereye gidiyorsun?"

"Lütfen, sorma."

"Ashley, seninle geliyorum."

"Hayır, oraya yalnız gitmeliyim!"

Banyoya girip hızla üzerimi değiştirdim. Banyodan çıktıktan sonra telefonumu alıp odamdan çıktım. Matt ise arkamdan gelmeye devam etti.

"Bekle!"

*****

"Geleceğini biliyordum." Gaius, kırık bir gülümsemeyle ona baktı. "Seni bekliyordum."

"Aşık olduğun kadını mı, yoksa o aşk yüzünden öldürdüğün kadını mı ziyarete geldin?"

"Sana da merhaba, Olivia."

"Eğer sevgili kızın Ashley, baba dediği adamı öldürdüğünü bilseydi ne derdi?"

Gaius rahatlıkla başını salladı. "Bu artık önemli değil."

"Büyük Gaius, Darkin Klanı'nın Magnar'ı, aslına bakılırsa bir korkak." Olivia, zaafından yakaladığı Gaius'u zevkle yaralamaya devam etti. "Bir adama yenildin. Senden en sevdiğin şeyi aldı."

"Bunun bedelini ödedi."

"Beni asla herhangi bir konuda suçlamaya hakkın yok, çünkü sende benim kadar canavarsın."

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin