-17-

32 12 1
                                    

Onu boşverdikten sonra odamdan valizi, telefonumu ve Damian'ın verdiği evin haritasını aldım. Daha sonra Emma'yı aradım.

O zaman, göl evine yolculuk başlasın.

*****
(Soho Gölü)

Emma ve ben, birkaç saatlik yolculuktan sonra göl evine varmıştık. Göl ve etrafındakiler, resimdekine göre daha korkutucuydu. Fotoğrafta daha canlı dururken, şu an Emma'nıj tabiriyle tam bir perili eve benziyordu. Sadece şuan, bunun iyi br fikir olup olmadığını merak ediyordum.

"Dalga mı geçiyorsun? Buna inanamıyorum." Emma'ya modern olduğunu söylediğim için haliyle hayal kırıklığına uğramıştı. "Emma..."

"Bana neden yalan söyledin? Oraya girmeueceğim." Şu an bana fazlasıyla kızgın gözüküyordu.

"Artık geri dönemeyiz-"

"Seni bilmem, ama ben geri dönüyorum!"

Derin bir nefes verdim. "Geri dönebilecek bir araç yok. Midville treni en erken yarın sabah kalkıyor."

"Bana yaptığın şeye inanamıyorum."

"Özür dilerim, sana söylemeliydim." Kendimi şu an fazlasıyla kötü hissediyordum. Bana hayrete düşmüş gibi baktı. Sonra eliyle kocaman göl evini gösterdi. "Bu ev, Damian'ın evinden de kötü!" Sonra birkaç saniye soluklandı. "Neden böyle yerlerle ilgileniyor, onun nesi var?" Ağzımı kapalı tutmaya devam ettim. "Hadi, içeri girelim."

"Ashley, hayır..."

"Emma, Damian bana buranın güvenli olduğunu söyledi, ve ben, ona güveniyorum. Hadi içeri girelim."

Uzun bir ikna sürecinden sonra, nihayet, eve girebilmiştik. Girerken fazla temkinli davranmıştık.

-Günün ilerleyen saatlerinde-

"Emma, tüm odalara baktık. Şimdi güvende hissediyor musun kendini?"

Emma baygın bakışlar attı. "Ah, lütfen..."

"Bu sefer ne oldu?"

Ellerini önünde birleştirerek etrafa tiksintiyle baktı. "Bu geceyi bu evde geçirmeye katlanabilmemin tek yolu sarhoş olmamız."

Gülümseyerek onu yanıtladım." Burada bunun için gereken şeylere sahip olduğumuzdan pek emin değilim."

Bana sırıtarak baktı. "Olsaydı bile, buradakileri içmezdim. Neyse ki zulamı yapmıştım."

İnanamazca gülerek ona baktım. "Ciddi misin? Bir şeyler mi getirdin? İnanılmazsın Emma!"

"Kesinlikle!" Emma'da güldüğü sırada gülüşü bir anda yüzünde soldu. Gözleri bir yere odaklanıp kocaman açıldı. "Bu da nedir?" Merakıma engel olamadan baktığı yere çevirdim mavilerimi. Pencereye bakıyordu. Şimşekler çakmaya başlamıştı. Halbuki sabah hava güzeldi. "Fırtına yaklaşıyor, sanırım."

"Öyleyse şişeyi hemen açmalıyız."

Madem onu zorla buraya getirmiştim, neşesine ortak davranmak zorundaydım. Gülerek ona baktım. "Neden olmasın."

Ondan sonraki saatler, dışarıda ki fırtınayı görmezden gelerek içip, eğlenmiştik.

Birkaç saat da olsa kendimi mutlu hissediyordum.

*****
(Midville)

"Yani, Charlotte?"

Karşısındaki Charlotte'a cevap beklercesine bakıyordu. Charlotte korkarak cevapladı. "Göl evine gittiler."

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin