1. Bölüm

4.7K 214 40
                                    

1. Bölüm

- Bir insan nasıl hissederdi? Ben sadece acı hissediyorum.-

((Aşkta bir intihar hikayesi))

Bir insan nasıl hissederdi. Hissetmenin güzel yanları vardır değil mi?
Sevilmenin, dokunmanın, koklamanın ve aşkın...
Ben neden sadece acı hissediyorum? Acıdan hissizleştiğimi, kaybolduğumu fark ettim. Geç, her şey için çok geç. Kalbimdeki kelebek üç gün sonra öldü yaşayamadı. Hissettiğim tek şey acı. Her gün ölüyorum ama her gün yaşıyorum...

Bugün de ağlamaktan cayır cayır yanan gözlerimi araladım bu dünya ya.

Üzerimde hiçbir zaman olmayan yorganımı umursamadan doğruldum ve ayaklarımı yataktan sallandırdım.

"Selam ölü duvarlar, selam sanki kendini asmış avize, sana da selam komidinin üstünde öyle boş boş duran saat." Ayaklarımı yere değdirdim sürüne sürüne banyoya ilerledim. Her an yıkılacak gibiydim.
Uyuşmuştu tüm vücudum. Acıdan mı yoksa çok uyumaktan mı bilmiyorum.

Bugün dünden daha ağırdım halbuki yemek yemediğim için daha hafif olmalıydım değil mi?

Vücudumu banyonun fayanslarına dayadım, aynadan kendi görüntüme baktım. Sadece içten ölmüş, dıştan ölmemiş gibiydim. Kendi halime acıyarak baktım. Musluğu açtım kendime gelebilmek için buz gibi suyu bir iki defa suyun yüzüme çarptım. Kendime gelemiyorum ki, kimi kandırıyorum. Islak saçlarımı kurulamadan dağınık bırakıp mutfağa geçtim kendime gelebilmek için elime cezveyi alıp kahve yapmaya karar verdim.
Hala kendimde değildim. Cezveyi ocağa koyup yatak odama doğru ilerledim. Halsizce bedenimi yatağa bıraktıktan sonra birkaç dakika boş boş duvara baktım.
Pencerenin perdesinden yüzüne güneş vurduğu için kendimi istemsizce sol yana çevirdim ve komidinin üstünde olan telefonumu elime aldım.

Üç cevapsız arama on dört tanede mesaj gelmişti. Derin bir nefes aldım. Umursamaz bir şekilde cevapsız aramalara baktım. İkisi Halid'ten diğeri de babamdan gelmişti.

Sıkıntılı bir nefes verip yatağıma uzandım ve o sırada bir mesaj daha geldi. Gelen mesajların hepsi neredeyse Halid'tendi. Birkaçını okumaya başladım.

Halid Can: Bu kadar mıydı, hemen pes mi ettin? Hani biz de pes etmek yoktu.

Halid Can: Benim için böyle davranıyorsan böyle yaparak daha fazla canımı acıtıyorsun!

Halid Can: Kübra gerçekten seni çok merak ediyorum üç gün oldu hala cevap vermedin.

Birkaç dakika boş boş gelen mesaja baktım sonra mesaj sayfam dan çıktım. Sıkıntılı bir nefes daha verip telefonu kapattım. Yaklaşık 20 dakikadır yatağın üstünde avizeyi izliyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Bende son günlerde çokça yaptığım şeyi yaptım. Sıkıntılı bir nefes vererek mutfağa gittim aman tanrım kahve taşmıştı!
Pek umurumda olmadı zaten. Hiçbir şey umurumda değildi son günlerde zaten. Ocağı kapatır kapatmaz üzerime ince gri hırkamı alıp evden ayrıldım. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Aslında tek gideceğim yer vardı: Annemin mezarı...

Evim, apartmanın onuncu katı olmasına rağmen asansörle değil de merdivenlerden indim. İndiğimde nefes nefeseydim ve bacaklarım titriyordu. Taksi çağırmak yerine annemin mezarı evime uzak olmasına rağmen yürümek iyi gelir diye yürümeye başladım. Düşünceli bir şekilde yaklaşık bir buçuk saat sonra "Hekimbaşı Mezarlığı" yazan tabelayı gördüm. O an gözlerim doldu. Ve Sekiz yaşıma geri döndüm.

Annemin ölümüne...

🍷 🍷 🍷


Bir insan nasıl hisseder bilmiyorum ama şu son günlerde hiçbir şey hissedemiyorum.

Acıdan hissizleştiğimi, kaybolduğumu fark ettim. Geç, her şey için çok geç. Kalbimdeki kelebek ölmek üzere.

Hiçbir şey.
Ne acı...
Ne aşk...
Ne de duygu...

((Yaşamda bir intihar hikayesi))

İNTİHAR.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin