23. bölüm
Bu bölümde bambaşka şeyler yazmak istiyordum aslında. Ama bunları yazma ihtiyacında hissettim kendimi. Hem başıma geldi benim hem de hepimizin başına geldiğinde neler yapmamız, kimleri dinlememiz, kimleri dinlememiz gerektiğini, hayallerimizin ve hedeflerimizin peşinden koşa koşa gitmemiz gerektiğini yazmaya çalışacağım. Umarım bir yerlerde birilerinin bir yerlerine tesir edebilirim. Sizleri çok seviyorum.
🦋🍷🍷🍷
Her sabah hesabınıza 86.400 TL yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamak da veya harcamamak da serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tekbiri koşulu var: Harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez, akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86.400 TL bulacaksınız. Nasıl keyifli değil mi? Farkında olsanız da olmasanız da aslında beynimizin böyle bir bankası var. Adı "Zaman.” Her sabah 86.400 saniye hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor, her akşam günüm bakiyesi siliniyor. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız bu zarar sizindir, geriye dönüş yok yarından avans çekmek yok. Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız. Zaman hiç kimseyi beklemez. Dün artık mazi oldu. Yarın ise muamma. Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır. Kime ve neye kaçağına dikkat et. Negatif insanların seni üzmesine asla izin verme. "Yapamazsın, edemezsin, başaramazsın, o işler öyle bildiğin gibi, düşündüğün gibi kolay değil" gibi sözlere, seni yolundan, hayallerinden ve hedeflerin den saptırmak isteyen insanlara aldırış etme. Umudunu asla kaybetme. Umudunu kaybetmeye başladığında bu sözler aklına gelsin "Bir daha kimsenin sana bir şey yapamayacağını söylemesine izin verme" Benim bile... Bir hayalim varsa peşini bırakmamalısın. İnsanlar kendilerinin yapamadıkları şeyleri, senin de yapamayacağı söyler. Bir şeyi istiyorsan peşini bırakma. Git ve al! Sanki hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissedebilirsin. Lakin ne durumda olursan ol, sadece ilerlemeye devam etmelisin. Karşına çıkan engeller ne kadar acıtıcı olursa olsun eğer adım atarsan, onları yıkabilecek tek kişinin sen olduğunu hatırla. Ve daha güçlü bir adım daha at. Unutma! Büyük hedeflerin engelleri de çok olur. Nasıl yapacaksın, nasıl başaracaksın? Yalnız yapacaksın. Bir başına yapacaksın. Üzülerek, acı çekerek, korkarak, kaçarak. Bazen herkese her şeyi susarak, küserek. Her şeyden vazgeçerek. Belki çok sevdiğinin, onca emek verdiğinin gözlerinin önünde bir başkası ile beraber olmasının acısını gözlerinden çıkararak. Yalnız başına ama yapacaksın. O gün geldiğinde herkesi şaşırtmayı zevkini doyasıya tadarak. Bir başına, onlara benzemeden yapacaksın. Okumadan yaptığınız bir günümüz olmasın. Önemli olan şey hayatta başına içecek istikrardır, disiplindir. Eski seni unut! Yeni seni inşa etmeye başla! Ve asla arkana bakma. İmkansızı sorgula. İnsanın en büyük başarıları imkansızı sorguladıkları zamanlarda gerçekleşti. Wright kardeşler gibi. Onların neye imkânsız dediğini sorgula. İmkânsız sadece büyük bir kelime. Geçmişi arkanda bırakmalısın. Bak canımın içi, kötü şeyler oluyor ve bu konuda hiçbir şey yapamıyorsun, doğru mu, değil. Dünya sana sırtını döndüğünde, sen de dünyaya sırtını dön! Dönüşmek istediğin o kişiyi gör. Gerçek kendini. Ona ulaşmak için yaptığın hataların seni korkutmasına izin verme. Yeniden hata yap. Daha çok hata yap. Hiç olmazsa bir dene. Yeni bir şeyler dene. Odandan dışarı çık. Doğanın kollarına bırak kendini. Zihnindeki kötü düşünceleri boşalt. Vücudunun işletim sistemi ruhunsa eğer, onu yeniden başlat. Sonra küçük bir adım at. Sonra bir tane daha. Bir tane daha...
Hayat sizce nedir? İnsanlar bunu çok dile getiremezler ama davranışları ile ve alışkanlıkları ile adeta şunu söyler, "Hayat, yaşlanıp ölmeyi beklediğimiz bir yerdir." Bir yazar şöyle demişti: "İnsanlık sessizce çaresizlik hayatı sürmektedir." Bugün size üzerindeki ölü toprağını atacak bir şeyler söylemek istiyorum. Bu kitabı, bu bölümü beni dinler gibi değil de sanki hayalleriniz canlanmış, kitabın içine ve sayıların arasında geçmiş ve sizinle konuşuyorlarmış gibi okuyun lütfen. Kim olduğumla, yaşımla, cinsiyetinle, kıyafetinle, siyasi görüşünle, dünya görüşünle ilgilenmiyorum. Bunların hiçbiri birazdan anlatacaklarımı okumana engel olamaz. Herkes için ve her durumda kesin olan bir şey vardır ki insan hayalleri olmazsa yaşayamaz. Senin de bir hayalim var ve muhtemelen şimdiye kadar o hayallerini gerçekleştirmek için hep vakit geçirdin, hep erteledin, hep korktun, belki de cesaret edemedin. Ve çok büyük bir ihtimal de bu ertelemenin, korkmanın ve çekinmenin sebebi, çevrendeki insanlar. Çünkü sana ne dediler: çok uçma, hayallere kapılma. Belki de koca okyanus olan hayallerine bir avuç sığ suya çevirdiler. Ama hala biliyorum ki içinde bir yerde o gün kurduğun hayallerin hala bir kıpırtısı var. 'gel beni al' diyor. 'Gel beni ayağa kaldır' diyor. 'Birlikte ayağa kalkalım diyor. Şimdi sizi harekete geçirecek bir şeyler söylemek istiyorum .Dünyanın en zengin yeri neresidir bir düşünün. Dünyanın en zengin yeri neresidir? Ne Amerika'dır ne Dubai ne de İsveç’tir. Neresindir biliyor musunuz? Mezarlıktalardır. Çünkü orada hiç icat edilmemiş fikirler, düşünülmüş ama gerçekleştirilmemiş projeler, söylenmemiş şarkılar, yazılmamış kitaplar, girişilmemiş işler, el uzatsa belki binlerce insanı kurtaracak insanlar bulursunuz. Peki neden, neden olunca fikir, onca proje gerçekleşmedi de mezarlıkta? Çünkü korkmuşlardı. Başkalarının yapamazsın, o kadar da uçma, beceremezsin, yapılabilecek bir şey olsaydı başkaları yapardı fikirlerini kulak astılar ve hayallerinden geri döndüler. Belki senin yaşındaydılar. Belki de senin yürüdüğün sokaklarda yürümüşlerdi. Ama düşündükleri şeyi gerçekleştirecek cesaret, onlar da yoktu. Peki güzel haberler ne? Bu değerli kitabı ve bu nadide bölümü okuduğuna göre mezarlıkta değilsin. Yani henüz değilsin. Dolayısıyla şunu biliyoruz. Tek bir hayatımız var değil mi? Yani geçen hiçbir saniye geri gelmeyecek bir daha değil mi? Belki bu kitabı, bu bölümü birkaç kez daha okuyacaksın ya da sevdiklerine, değer verdiklerine okuyacaksın, okutacaksın ama hiçbiri şu anki psikolojin gibi olmayacak. Geçen hiçbir saniye birebir aynısı ile geri dönmeyecek. Birbirine aynı şey yoktur bu dünyada. Dişlerini bile her gün farklı şekilde fırçalar insan. Aynı kitabı farklı zamanlarda okursun ve tamamen farklı şeyler anlarsın. Zaman tüm evreni olduğu gibi insanını değiştirilerek geçer. Vücudumuzdaki tüm atomların yüzde doksanı, bir yıl içerisinde tamamen değişir. Yerine yenileri gelir. O halde bir yıl önceki biz ile bir yıl sonraki biz arasında da maddi olarak da çok ciddi farklar var. Yani duran hiçbir şey yok. Her şey sürekli bir devinim halinde, bir değişim halinde. Nefes alın bakın bu nefesi bile ömrüm boyunca bir daha aynısını alamayacağım. Bu yazdıklarımın aynısını bir daha yazamayacağım. Bu ânın bir daha aynısını hiç gelmeyecek. İşte bundan dolayı zaman her şeyden daha değerlidir. Bir bilgeye sormuşlar: "kör olmaktan daha kötü ne olabilir" diye. "Görme yetisi ile doğup etrafındakileri görememek" demiş. Etrafına bir bak. Kitlelerin umutsuzluğuna rağmen Birçok alanda hâlâ başarılı insanlar oluyor. Neden? Çünkü hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçmiyor bu insanlar. Kendini yalnız hissetme! Mücadele etmiş, hayalleriyle inanmış insanlarla aynı havayı soluyorsun. Yani düşündüğün her neyse bunun başarılı örnekleri var. Dünya da başarılacak o kadar çok şey var ki birçok hastalığın tedavisi henüz bulunamadı. Afrika'da her yıl 5000000 çocuk susuzluktan ölüyor. İnternetsizlikten demiyorum, televizyonsuzluktan demiyorum, yemeksizlikten bile demiyorum susuzluktan. Su bile yok! Hala okula gidemeyen insanlar var. Hala hakikatle tanışmamış insanlar var. Hakikatle tanıştığını düşünüp yani Allah var deyip yokmuş gibi yaşayan ya da hani var ama bu böyle çok bizi ilgilendiren bir mesele değil, biz işimize bakalım, biz keyfimizi yaşayalım diyen insanlar var hala. Hala savaş var. Hala neden cennete gitmek için ölmeye bekliyoruz? Neden çevremizi, ülkemizi, bu dünyayı cennete çevirmiyoruz? Neden olmasın, neden hayallerimizin peşinden konuşmayalım? Birileri 'imkânsız' dedi diye mi? Toplum baskısından korktuk diye mi? Çevremizde insanlar bizi kınar diye mi? Baksana leylalardan uçuyor bu çocuk der diye mi? Dünyada birçok insan birçok şey başarmıştır. Belki de bazı başarılar, gerçekleşmek için bizi bekliyor. Beni bekliyor, seni bekliyor. Neden olmasın? Bugün sizden bir ricam var. Büyük bir hayal kurun. Sonra çevrenize, çok samimi dostlarınızı çağrın. Teker teker de sorabilirsiniz ortaya hepsini birden de sorabilirsiniz. Ve hayalinizi onlara anlatın. Göreceksiniz, çok özel bir ortamda büyümüyorsanız oradaki insanların yüzde doksanı size söyleyeceği ilk şey, bu hayalinin neden dolayı gerçekleşmesinin mümkün olmadığıdır. Ve ikinci ricam da şu arkadaşlar. Adeta el freninize yapışmış gibi yaşayan insanlardan kurtulun. Artık onları lütfen dinlemeyin. Çünkü bir daha bu dünyayı gelmeyeceğiz. Bir daha bir şansımız olmayacak. Onların sizi durdurmasına izin vermeyin. Bakın tarih tam başarılı olmak üzereyken, birilerinin etrafındakilerin -bunlar samimi çevresi de olabilir- parçasından tutulup düşürülen insanlarla doludur. Ve size bir sır vermek istiyorum şimdi. Muhtemelen ilk kez duyacaksınız. Bu tip insanlar da şu şekilde işleyen bir yazılım vardır. Şimdi harekete geçtiğinizde önce görmezden gelirler sizi. Devam ederseniz gülmeye başlarlar. Devam ederseniz sizden nefret ederler. Ve inatla hayallerinizin peşinden koşmaya daha da devam ederseniz ne olur? Sizi sevmeye başlarlar. Burayı tekrarlayım mı? Önemli çünkü. Altı çizilecek ve hatta hayat rehberi olacak cümle. Birileri, birilerinin harekete geçtiğini gördüğünde önce görmezden gelirler. Sonra bakarlar ki hala devam ediyor, bu sefer dalga geçmeye, gülmeye başlarlar. Sonra da bakarlar ki hala devam ediyor, bu sefer nefret etmeye başlarlar ondan. Ve hala inatla o kişi o hareketinden dönmüyorsa, o hayallerinin peşinden geliyorsa her başarıda onu sevmeye başlarlar. Toplumun büyük bir kısmının yazılımı bu şekilde işler. Siz onlara dinledikçe onların hayatını yaşayacaksınız. Biz bu dünyaya başkalarının hayatını yaşamaya gelmedik. Kendi hayatımıza yaşamaya geldik. Kendi hayatınızı yaşayın. Kendi eserlerinizi üretin. Toplumun, kalabalıkların sizi götürmeye çalıştığı yerlere gitmeyin. Gitmek istediğiniz yere doğru, kendi yolumuzu kendiniz açın, iz bırakın. Bakın yıllar sene sonra ne ben, bu kitabı yazan ben bu dünyada olacağım. Ne de bu eşsiz eseri okuyan sizler bu dünya da olacaksınız. Hepimiz toprağın altında olacağız. Peki biz bu dünyaya keşkelerle ölmeye mi geldik? Ne diyorduk, "hakikate doğmaya geldik biz bu dünyaya." Allah'ın huzuruna gittiğimizde onu anlatacak şeyler biriktirmeye geldik. Bizi bundan ne alıkoyabilir? Onun huzuruna gittiğimizde ne diyeceğiz? "Vallahi biliyorsun ilk kez yaratıldım tecrübesizdim" mi diyeceğiz. İşte bunu diyemezsin. Allah'a anlatacak şeyler biriktirmem gerekiyor bu dünyada. Bu amaçtan daha mühim ne olabilir ki bu dünya üzerinde ?Bir ünlüye benzemek mi? Onun gibi giyinmek mi? Onun yaşam tarzı gibi bir yaşam tarzına sahip olmaya çalışmak mı? Her kim olursanız olun, kendinizi eğitmeniz lazım. Burada okullardan, liselerden üniversiteden bahsetmiyorum. Ben de üniversite okudum. Bahsettiğim şey iç eğitimimiz. Çünkü örgün eğitim, burası önemli! Bu dünyada yiyeceğimiz yemek için para kazanmamızı sağlar. İç eğitim ise hakikaten ulaşmamızı sağlar. İç eğitimine yönelmeyen insan, iç eğitimini ciddiye almayan, oradan uzaklaşan, tamamen maddeyi eğitmeye çalışan insan 25 yaşında ölür ama onu 75 yaşında gömerler. Bunun üzerine düşün olur mu? Bu kısmı kaydet, not al uzun uzun düşün bunun üzerine. Etraf hayatınızı değiştirecek güzel insanlarla dolu. Gidin onları bulun. Öyle insanlar var ki. Bu dünyadaki en kıymetli şeyi, zamanınızı boşa harcamayın. Çünkü zaman, hayallerimizin yakıtıdır. Zamanımız olmazsa hayallerimizi de gerçekleştirmeliyiz. En değerli şeyinizi, zamanınızı güzel insanlarla geçirin. Kendinize bir hedef belirleyin. Hayalleriniz burada olsun, sizin orada oldun ve bu aradaki mesafeyi doldurmaya çalışan bir ömür boyu. Sana en yakın insanlar tarafından hayal kırıklığına uğramış, hatta ziyaret edilmiş olsan bile yolundan vazgeçme. Mevcut durumunu değiştirmekten asla korkma. Değişme düşman değildir. Değişmek ilerlemektir. Vaktinizin çoğunu iç eğitiminize ayırın. Adeta bir öğrenme makinesi olun. Başlamış olduğumuz şeyi ertelemeden ve vazgeçmeden bitin. Ve son olarak, eğer hayatınızın sağlam bir açıklaması varsa ve sağlam bir amacınız varsa dünyada sizi korkulacak bir şeyin henüz yaratılmadığını bilin. Güçlü kalın. Şu dört adımı uygulayarak istediğin her şeyi başarabilirsin. Birincisi: Şimdiye kadar seni istediği noktaya taşımamış her alışkanlığını değiştir. İkincisi: Çok sıkı çalış. Geleceğini başkalarının değil, senin karar vermeni istiyorsan çok sıkı çalış. Üçüncüsü: Bu hayatta eğlenmeyi öğren. Ama bu hayatın eğlenme yeri olmadığını da öğren. Son olarak da her başarısızlıkta kendine bir şeyler kat. Ayağa kalk ve önce ki üç adımı geliştirerek üstüne katarak tekrarla. Bunların yaparsak başaramayacağımız hiçbir şey yok. Bilmek neden bu kadar önemli? Çünkü bilmeyen, bilmediği şeyden korkar. Bilen ise bilgisi arttıkça korkmaktan çok saygı duyar. Sabah kalkıyorsun bir bahanen var. Öğlen oluyor bir bahanen var. Akşam oluyor bir bahanen var. Söylesene bana sen ne yapıyorsun, yaşıyor musun gerçekten? Kalbin gerçekten atıyor mu? Açık konuşuyum bahanelerin beni sinirlendiriyor. Zor bir yaşamın var belki onu sözüm yok. Ama benim de zor bir işim var. Her gün o tozun, kirin, pisliğin içinde durmadan saatlerce çalışıyorum. Ağır işler yapıyorum. Bu benim sana ulaşmamı engelliyor mu? Hayır. Senin de kendime göre zorlukların var biliyorum. Ama artık aş şunları. Birkaç karar al. Radikal kararlar olsun bunlar. Değişiminin temel taşları. Yapmaya başladığın an da duramayacağını sana hatırlatan kararlar. Sonra ulaşmaya çalış onlara. Bırak ezik desinler, bırak yapamaz desinler, bırak seni kötü görsünler yemin ediyorum şu hayatta bir başkasının sözümü dinlemediğin için kendimi o kadar mutlu hissediyorum sana anlatamam. Kapalı kapıları açmak için bir fırsatım var. Canımın içi, bu hayata sadece bir kere geliyorsun sen. Yaşamak için sadece bir şansın var. Bu nu berbat etme. Başkasının da bunu berbat ermesine izin verme. Al karşına tüm engelleri, hepsini tek tek yok et. Yık geç ama asla yıkılıp seni geçmelerine izin verme. Zorla. Sınırlarını zorla. Ölmezsin merak etme. Fiziksel sınırlarını da zorla, zihinsel sınırlarını da zorla. Ya canımın içi otur hayallerini yaz çiz, planlarını yap. Bugün şöyle başlasam, yarın şöyle yapsam daha iyi olur de. En azından aksiyon öncesi eylemleri de hayal et. Hiçbir şey yapamıyorsan pozitif kal, etrafına negatif enerji saymayı bırak. Ben etrafımda negatif insan gördüğüm zaman deliye dönüyorum. Her konuda olumsuz düşüncelere kapılmayı bırak. "Neden" diye sormak yerine "nasıl" diye sormaya başladığın zaman işte o zaman bazı şeylerin değişmeye başladığını fark edeceksin. Hayallerin çok uzakta değil. Bak inan bana bir anda her şey değişiverir aklın gider. Dersin ki 'ben buna boşuna üzülmüşüm, olacakmış bu' diyeceksin. Hedeflerine, hayallerine ulaştığın zamanda geleceksin bunu bana gururla anlatacaksın. Ki ailemiz, okurlarım bir şeyler başarmış diyelim. Başka insanların dünyalarını izlerken, potansiyel olarak onlardan hiçbir farkınız olmadığını unutmayın lütfen. Fark kalbin de ve kafanda. Bu ikisi sizi siz yapan şeyler. Kalp ve kafa. Bu ikisinden yeryüzündeki herkes de var. Ama sizdekinin aynısı başka hiç kimsede yok. O yüzden her biriniz bu dünyanın içinde yaşayan biricik dünyalarsınız. Hayat her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bu herkes için böyledir. Düşe kalka yaşamaya çalışırız. Ama içimizde her zaman bir umut vardır. Hepimiz bu mu sayesinde bir gün başaracağımıza inanırız. Aslında biliyor musun, çoğumuzu hayatta tutan şey bu umuttur. O yüzden asla umudunu kaybetme. Ya sen kendini değiştireceksin ya da başkalarının değiştirdiği dünyada yaşamak zorunda kalacaksın. Bu söylediklerim motive etmek falan değil. Eğer harekete geçmezsen, kaçınılmaz olacak bir gerçek. Kendinize yatırım yapın. Kendinizi önemseyin. Çünkü hiç kimse sizi önemsemeyecek. Ananız babanız bile sizin kendinizi önemsediğiniz kadar önemsemez. Acı ama gerçek. Çalışmadan, uykusuz kalmadan, fedakârlık yapmadan, ter dökmeden, kaybetmeden, gözyaşı dökmeden, başarısız olmadan başarılı olamazsın. Şu anda olduğun durumu çok iyi anlayabiliyorum. Kitabı her açtığımda aklında şüpheler oluşuyor. Acaba yapabilecek miyim, ya emeklerin boşa giderse. Kurduğum tüm bu hayaller sadece hayal olarak kalırsa ben ne yaparım. Belki bir doktor olmak istiyorsun. Mühendis, mimar, öğretmen ya da her neyse bunu çoktan seçtin bile.
Aklında oluşan tüm bu şüpheler, senin hayallerinden vazgeçmene mi sebep olacak. Buna izin mi vereceksin? Buraya kadar gelmişken pes edemezsin. Gece yarılarına kadar çalıştığın zamanları hatırla. O zaman ki sen şimdi iki sana bakıp ne düşünürdü söyler misin? Bunu ben söyleyeyim. Bu yola başlarken ne kadar ümit dolu olduğundan bahseder ve şimdide ufak tefek pürüzler yüzünden karamsarlığa kapılmamanın koca bir aptallık olduğunu söyledi. Şimdi eline kalemine alıp yapman gerekeni yap. Yapman gerekeni biliyorsun. Sana inanıyorum. Yorgun olduğunu biliyorum. Her şeyden ve herkesten sıkıldığını. Biliyorum çünkü aynı şeyleri ben de yaşıyorum. Hepimiz zaman zaman karamsarlığa kapılırız. Önemli olan o ruh halinden çıkabilmektir. Sen üzülürsün diye dünya durup sana yol vermeyecek. Ne kadar yıkılmış gibi hissetsen de o yolu tırnaklarınla kazıya kazıya açman gerekiyor. Hadi toparlan, önümüzde daha çok yol var. Sen başaracaksın. Sonunda büyüyüp kendi ayaklarının üzerinde durma ve dünya ile yüzleşme zamanı geldiğinde bunu yaptın. Tüm bunlar olurken değiştin. Kendin olmayı bıraktın. İnsanların suratına parmak uzatıp iyi olmadığını söylemelerine izin verdin. İşlerin yolunda gitmediğinde büyük bir gölge gibi suçlayacak şeyler aradın. Şimdi sana zaten bildiğin şeyler söyleyeceğim. Dünya her zaman güllük gülistanlık değildir. Acımasız ve kötü bir yerdir. Ne kadar güçlü olduğun önemli değildir. İzin verirsen, seni dizlerinin üstüne çökertir, sonsuza kadar orada kalmanın sebep olur. Sen, ben, hiç kimse hayat kadar güçlü darbe vuramayız. Ama önemli olan ne kadar güçlü vurabildiğin değil, önemli olan o da arabayı yedikten sonra ileri doğru gitmeye devam edip edemediğindir. Kaç darbe alıp hayatta yoluna devam edebiliyorsun? İşte kazanmak böyle bir şey. Şimdi eğer ne hak ettiğini biliyorsan gidip hak ettiğin şeyi al. Ama o darbeleri almaya hazır olmalısın. Ve Bir birilerine suçlayıp istediğim yere gelemedim sebebi oydu ya da buydu ya da herhangi biriydim diyemezsin. Bunu korkaklar yapar ve bu sen değilsin. Sen bundan iyisin. Ne inanmaya başlayana kadar kendine ait bir hayatın olmayacak. Birçoğumuzun sorunu bu değil mi? Ya istediğimizi bilmiyoruz ya da nasıl ulaşacağımızı. Bunun için elimde kesin bir çözüm var. Eskiden insanlar dermiş ki; "İnsanlar kalbinde ne taşıyorsa dünyaya bakınca onu bir ay ne kadar net görür." Deneyelim mi? Şu an gözlerini kapat ve gör. Şimdi gözlerini aç. Sen ne gördün? Gördüğüm şeyi biliyorum. Kâhin filan olduğumdan değil. Sen mutlu olmak istiyorsun. Ne para umurunda ne de yalnız kalmak. Sen sadece mutlu olmak istiyorsun. Sen doktor olmak, sporcu olmak, sevdiğin birini bulmak, dünyayı gezmek, ailenle beraber olmak veya uyumak istiyorsun. Ve sana şöyle bir tavsiye vereyim. Gerçek mutluluğa kavuşturacak şeylerin dışında da seni mutlu edecek şeyler var. Ama onlar ne kalıcı ne de güçlü. Ancak seni idare ederler. Kim dünyanın en zengini olmak yerine fakir yaşamak ister ki? Umarım buradaki zenginliği para olarak algılamadın. Bakmayı bilen için yaşam rengarenktir. Mutlu olmayı asla kaçırma. Çünkü hayat siyah ve beyazdan ibaret değildir. Her rengi görmeye yetecek zamanın var. Bunu iyi kullan. Sana önemli bir şey söylememe izin ver. Belki bu cümle hayatını değiştirir. Tercihleriniz umutlarınızı yansıtsın korkunuzu değil. Şu an gördüğün mutsuz insanların çoğu tercihlerini yaparken garanti almak için korkularını dinlediler. Risk almaktan korktukları için, umutlarından vazgeçtiler. Kalplerinin sesini dinlemeyi bırakıp, oraya kilit vurdular. Sonuç olarak da mutsuz bir hayat yaşıyorlar. Mutsuz bir hayat istemiyorsan, kalbinin ve umutlarının sesini dinle. İçindeki inanç sana mutluluğun kapılarını açacak. Yapmak istediğin her ne ise yap. Asla çekinme veya tereddüt etme. Çünkü yaptıklarından çok yapmadıklarından pişman oluyor insan. Yaparsın, denersin veya çalışırsın. Olmadı ama tekrar denersin. Olmadı veya artık çok mu geç? En azından denedin. Sen elinden geleni yaptıysan çok üzülecek hiçbir şeyin olmaz. Ama elinden geleni yapmazsan o pişmanlık bir ömür boyu peşinden gelir. Çünkü daha çok çalışsaydım, keşke gidip konuşsaydım, keşke yapabilirim deseydim. O yüzden çekinme. Birini mi seviyorsun? Git konuş, sevdiğini hissettir. Doktor mu olacaksın? Sporcu mu olacaksın? Çalışmalısın. Öyle yerinde oturup sırf kalbini dinledin diye, istediklerinde ulaşamazsın. İstediğin kadar da çalışacaksın. Ben sana sıkı çalış dedim diye de hayatının dengesini kaybetmeyeceksin. Şu anı da yaşayacaksın. Sen de çok şey istiyorsun ya diyebilirsin ama hayallerine ulaşmak o kadar kolay değil. Tüm bu dediklerimi bir düzene sokarsan, mükemmel bir hayatın olur. Hayatının kontrolü senin elinde. Yeri gelir de kontrolü kaybedersen, arkanı dön ve yaptıklarına bak. Kalbinin sesi ile nereye geldiğini gör. Ardından hayallerine kalbinle yön ver. Hepimizin hayallerim var. Hepinizin istekleri var. Hepimizin ağladığı şeyler var. Bir fark mı yaratmak istiyorsun? O zaman sana samimi olarak söylüyorum, tek yapman gereken şey çalışmak. Hayalin ne? Hepimizin hayalleri var. Ama sana bu konuda kitabı eline almış okuyan sana soruyorum. Duyuyorsun beni değil mi? Okuyorsun değil mi bu satırları? Hayallerin ne? Aklına bir şeyler geliyor değil mi? Gözünü tam önüne. Güzel bir üniversite, büyük bir sporcu, dünyanın tamamını gezmek...Sence hayalini gerçekleştirebilecek misin? Herkesin söyleyebileceği bir şey. Ama Eğer kendine güvenmiyorsan başka kimse sana güvenmez ki. Kendine güvenmeyi seç ve kendine bir şans tanı. Çünkü bu hayallerini gerçeğe dönüştürmeye başlamanın tek yönü. Çevrendeki insanlara fikirlerini sormayı bırak çünkü senin hayallerini, senin kadar net göremezler onlar. Belki de senin inandığın şeye inanmıyorlar bile. Fakat bu yapmayı istediği şeyin mümkün olmadığını mı gösterir? Belki de senin gerçekleştirmek istediğini hayali dâhi edemeyeceği kadar korkaklar. Fakat bu yapmak istediğin şeyin mümkün olmadığını mı gösterir? Yapmak istediğin her şey mümkün. Bu Dünya seninle aynı sorunları paylaşan bir sürü insan var. Ama bu onları durdurmadı. Tam aksine bu onları daha çok motive etti. Kendine güveniyorsan, hayalini gerçeğe dönüştüreceğine inanıyorsan seni durduran nedir ki? Hiçbir zaman hissetmeyeceksin. Hiçbir zaman bütün istediklerini bulmayacaksın. Fakat neredeysen oradan başlamayı anlaman lazım. Sadece başlaman lazım. Ve bunu bir kere yaptığın da ihtiyacın olan şeyi kendin göreceksin. Hataların dan ders çıkaracaksın. Neyin işe yarayıp yaramadığını göreceksin. Yakında ilmek kazanmaya başlayacaksın. Belki de senin için bir kere ilmek kazandığın da durmayacaksın. Her şey daha kolay gözükecek. Bazı zamanlar işler zorlaşsa bile, onları zor olarak görmeyeceksin. Çünkü daha emin olacaksın. Seni durduramayacak. Gelişim göstereceksin. O mutluluk daha fazla çalışmana ve daha fazlaya ulaşmanı sağlayacak. Ve bütün bu acıların hepsine dayandığında kazananlardan biri olacaksın. Başarılı olacaksın. İnsanlar senin gibi olmak isteyecekler. Onlara başarılı insanların verdiği tavsiyeleri vererek yardım edeceksin. Onları motive edeceksin. Onları ise dediklerini yapmayacaklar. Çünkü kendilerine güvenmiyorlar. Bu yüzden hayatından ne istiyorsan iste. Asla pes etmemelisin. Eğer ki hayali gerçekleşseydi nasıl olurdun, nasıl hissederdin, ne yapardın? Öyle hissetmeyi hak ettin. Bunların hepsini başarmayı sen hak ettin. Neden hak etmeyesin ki? Hayatın senin hayatın. Sen bir savaşçısın ve savaşmayı sen seçersin. Kim ve ne olacağına sen karar verirsin. Kimse buna engel olamaz anlıyor musun? Hiç kimse seni durduramaz. Hiç kimse hayallerini ulaşamazsın diyemez sana. Hiç kimse sana bir şey yapamazsın diyemez. Senin tek rakibin sensin. Ortalama insanın yaşamı 79 senedir. Bu demek oluyor ki eğer 20 yaşındaysan yaklaşık 59 senen kaldı. Yani 558 ay, 2555 hafta, 17885 gün. Zamanını boşa harcamayı bırak. Ve her günü iyi değerlendir. Her şeyi... Daha fazla zaman kaybetmeyi bırak. Her gününü iyi değerlendir. Her gününü hayallerin için çalış. Yorulma. Yere mi düştün? Ayağa tekrar kalk. Bir daha düşün tekrar kalk. Tekrar ve tekrar... Hayallerine ulaşana kadar ayağı kalk ve devam et. Darbeler yemeye hazır ol. Yapamazsın diyecek boş insanlara hazır ol. Sana gülecek insanlara hazır ol. Ama hayallerine ulaştığın zaman, işte o zaman, yapamazsın dedikleri yere ulaştığın zaman onların yüzün bak. Çünkü göreceğin tek korku, onların yüzünde olacak. Yapabilirsin çünkü gerçek patron sensin.🍷🍷🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAR.
ChickLitProvası Yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, Nede yaşadıklarını silebilmek...