11. Bölüm
Bir şâir intihar etmek isteyen genç bir kadına "dur" diyordu, daha senin için bir şiir bile yazılmadı.
(Jurnal)🍷🍷🍷
Bu hayatta beni karşılıksız sevecek tek insan tanıyorum, o da sadece annem
Bugün, zihninin doğduğu bir dünyaya ayak basıyor oluşumun bir sancısı var. Yağmur, benim yerime sesleniyor bugün. Bugün hasretine yatak yaptığım bulutların ağlaması var. Bugün mavi umutların griye aşk çalması var.
Islanan hayallerim, kırık yatağım, bağıran dilim. Eksik rengim, kaybolmuş dergâhım, gizlenen suretin var bugün sevgilim. Bugün yalnızlığım var.
(Onu düşünerek ona ulaşamazsın)İntihar edenler, yalnız kendilerini değil, onları sevenleri de öldürürler bir bakıma. Kaldı ki, kendini öldürmek kolaydır. Anlık bir cesaret meselesidir sadece. Asıl zor olan yaşamaktır. Bunca felaket arasında, fazla rezil olmadan yaşamak gücünü bulmaktır asıl zor olan.
(Mina urgan)🍷🍷🍷
Gecenin bir yarısı yerde kanlar içinde yatan Kübra'yı hastaneye yetiştirmeye çalışan ambulansın siren sesleri tüm şehrinde yankılanıyordu. Ambulansın içinde sedye de baygın yatan Kübra'nın başındaki hemşire, Kübra'nın babasına telaşla te'kit etmek için sordu tekrar "Küçük hanımın kan grubu nedir?"
Bilal heyecanla "AB Rh negatif (AB Rh-)" Hemşire emin olduktan sonra hemen ambulans da bulunan telsiz ile hastaneye bilgi geçti. "AB Rh negatif (AB Rh-)" kan hazırlamanız lazımdır. Durumu ağar 12-14 yaşlarında küçük bir kız çocuğu ile yoldayız." Hastaneye bilgi geçtikten yaklaşık 10-15 dakika sonra hastanenin önüne geldiler. Hastanenden içeri girer girmez doktor yanlarına koşup Kübra'nın kesik bileğine bakıp inceledikten sonra "hastanın durumu ağır. Çok fazla kan kaybediyor, durumu ağır!" Diyerek telaşla hemen odaya aldılar, kan (can) kaybetmekte olan Kübra'yı. Doktor, kanı durdurmak için hemen Kübra'nın sol bileğini gazlı bez ile sardı. Kanayan damarı parmakla kemik arasında sıkıştırılarak kanamayı durdurmaya çalıştı ama kan durmayıca, parmağı ile kanayan yere basınç uygulayıp ilkyardım çantasındaki mikropsuz gazlı bezi hızlıca çıkartıp yaranın üstüne koydu ve Kübra'nın bileği üzerine parmağı ile bastırdı. Bir nebze olsun işe yaramıştı. Ardından vücuttaki belli basınç noktalarına basınç uygulayarak kanamayı durdurmaya çalıştı doktor. Kanı durdurmak adına gereken tüm müdahaleleri yaptı. Elinden geleni yaptı fakat Kübra'nın nabzı çok yavaştı!..
Çok kan kaybetmişti ve hala kanama tam manasıyla durdurulmuş sayılamazdı. Kan deposundan gelen kanlar ile hemen kan ilave etmeye başladılar, yaralı Kübra'nın halsiz ve bitkin düşen bedenine...Ardından dikiş atıldı Kübra'nın incecik olan sol bileğine. Kübra bilinçsizce uyuyordu. Belki hiç uyanamayacaktı tüm müdahalelere rağmen, ki zaten kendisi intihar etmemiş miydi bile isteye? Evet, öyle olsa bile onun yaşamasını tüm temiz ve pak kalpli her kim varsa isterdi. İstiyordu. Kübra'nın bitkin beden iyice solmuş bembeyaz kesilmişti. Uykusunda sürekli kabuslar görüyor, kan ter içinde kalıyor, uyanmak istiyor lakin uyanıyordu. Kübra'nın koluna tüp takılmış, kan ilavesi başlamıştı çoktan. Onu, pencereden izleyen babası da çok üzülüyordu ama oda böyle olsun istemiyordu ki. Kübra, ona canından çok sevdiği eşiğinden, Aynur'dan kalan son emanet etti. Onu korumak ve ona zarar gelmesin diye böyle yapıyordu. Babası da Kübra'yı korumak, onu tüm kötülüklerden uzak tutmak istiyordu lakin çok üstüne gidiyordu küçük kızın.
Yaklaşık dört saat geçmişti. Dört saattir yumuşak plastik tüp Kübra'nın kolundaydı. Saatler sonra Kübra gözlerini yavaş yavaş açmaya ve neler olduğunu anlamaya çalışırken, kendisinin hâlâ hayatta olduğunu ve daha kötüsü hastane de olduğunu anlaması fazla uzun sürmedi. Kübra hastaneleri sevmezdi. Annesi aklına gelmişti, bir an içinde bir burkulma oldu. Başı çok ağrıyordu. Elini başına götürmek için yeltendiğinde bileğinin fecii halde sızladığını hissedip eline doğru baktığında sargılı bileğini oynatmayı bırak, ufacık bir kas hareketi dâhi yapamıyor, yapmaya yeltendiğin an acıyı derinden hissettiriyirdu kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAR.
ChickLitProvası Yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, Nede yaşadıklarını silebilmek...