28. bölüm
Sevgi başka bir alemdedir. Sipariş üzerine üretemeyiz. Ortaya çıktığında bastıramayız. Sevgi karar verebileceğimiz bir seçim değildir. Uygun şartlar kimya içindir, aşk için değil. Gerçek aşk uygun olmayan şartlarda gerçekleşir.Son bir haftadır neredeyse hiç konuşmuyorlardı tartıştıkları için. Ardından barışmışlardı fakat Kübra, günde sadece bir iki mesaj atıyordu. Halid Can arayıp sormasa aramayacak ve sormayacaktı. Bu sevdanın yükünü tek başına taşıyordu, Halid. Bir ilişkiyi tek başına taşımak zordur. Bunu bilen bilir. Bu hayatta omuzlarına aldığın yük kadar olgunlaşırsın. Acılar insanı olgunlaştırır derler ya, yediğin darbelerden kendini ölmeyi bekleyen bir yatalak gibi hissedersin. İşte olgunluğun zirve noktasıdır belki de bu olay, omzuna alabileceğin en ağır yüklerden biridir. Sen, onsuz yapamayacağına öyle bir inandırırsın ki kendini, karşısında hiçbir kuvvet duramaz bu düşüncenin. Önüne hangi engel çıkarsa çıksın tek amacın engeli yıkıp ona ulaşmaktır. Öyle darbeler alırsın ki, bu sefer kalkamayacağım dersin fakat bir hatıra gelir seni öyle bir diker ki ayağa, artık daha güçlü mücadele etmeye başlarsın. Başkasından duysan yok artık diyeceğin şeyler senin hayat gerçeğin olur, onun için sabretmeliyim dersin. Daha nelere katlanacağım acaba, sabrımın sınırı nedir soruları aklının içinde dönüp durur ama şayet karşındaki boş yere bunu yapmıyorsa sabrının sınırını sen bile tahmin edemezsin. Zordur tek başına bir ilişkiyi kurtarmak, hele karşındaki insan seni severken kopmaya çalışıyorsa... Seni çok seviyorum, beni yalnız sen mutlu edersin ama bu bir veda diyen birine bitmeyecek diyebilmek zordur. Gözlerime bak da söyle dediğinde gözlerini kaçırıyorsa ağlamaklı, boynuna sarılıp beraber ağlamak, mutlu olacağız demek çok zordur. Ama sonunda şayet beraber mutluluğu yakalıyorsan hayatta en büyük gurur kaynağındır belki de onun gülen yüzü, sen ona güzel bir hayat bahşettin çünkü. Bu umutla ağır yükün altına girmişti. Gücünü aldığı tek şey, sevdasıydı genç adamın.
Bir gece yarısı gördüğü kabustan sıçrayarak uyanmıştı Can, Zaten ne zaman Kübra ile tartışsa ya da kötü uysa ya kâbus görür ya da uyuyamazdı. Masanın üzerindeki suyunu içtikten sonra sakinleşmişti. Ardından dün gece sevdiği kadından mesaj gelmesini beklerken uyuyakaldığı aklıma geldi. Derinden bir iç çekti. Suyunu içtikten sonra yatağın içindeki telefonu ne fark etti ve şarja takmak için eline aldı. Tam eline aldığında ekrandaki bildirimler gözüne çarptı. Kimden, (Eftelya) Kübra: “Bu aralar seni çok ihmal ettiğimi düşünüyorum bu yüzden moralini bozduysam özür dilerim, bebeğim. Bazen geliyorlar bana kalbim soyut ulaşıyor, yerinden çıkıyor, ruhsuz taşıyorum, kendimi açıklayamıyorum, derdimi anlatamıyorum. Küçüklükte yaşadığım olaylardan ötürü hep içinde yaşayan biriyim zaten, bunu sen de çok iyi biliyorsun. Ama tek bir kız arkadaşıma, kardeşime, Erva'ya anlatırım her şeyimi. Çünkü ondan gizli bir şey yapmak bana kötü hissettiriyor. Annesi yanında, elinden tutup markete götüren biri olmadım hiç. Erva benimle bir anne gibi ilgileniyor. Tabii bir anne kızını nasıl ilgi gösterilir pek hatırlamıyorum ama. Bir anne gibi seviyor beni, bilgisi başka, sevgisi başka, daha iyi hissettiriyor. Onunla da durduk yere küsüp kavga ettik. Yani bu aralar sanırım herkes bu şekil, sadece ben değil, herkes anormal. Ben böyle olduğum zamanlar sürekli yalnız kalmak isterim, kimseyle konuşasım gelmez. Konuşsam bile soğuk yaparım ve sana bu şekil oluyorum. Cidden üzgünüm. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Hayatım boyunca o kadar çok şey yaşadım ki, bu şekil olunca bütün yaşantım... Uf bilmiyorum. Işıklar gözümün önünde canlanıyor, tekrar tekrar aynı şeyleri yaşıyoruz ve ben dayanamıyorum. Ben bu acıya dayanamıyorum Halid Can. Cidden yapamıyorum bunu. Bu zamana kadar nasıl böyle kaldığıma şaşırıyorum. Ama kendime güçlü gözüyle bakabiliyorum. Güçlüyüm, ben bunları atlattım demekle de olmuyor. İnan bana hiçbir şey yerli yerine oturmuyor. Senin uzakta olman, benim burada olmam çok zoruma gidiyor. Bu durumları nasıl atlatacağım, nasıl unutacağım, nasıl gidecek? inan hiç bilmiyorum. Zaman diyorsunuz ya. Zaman... Geçer mi zamanla? Unutulur gider mi geçen yıllarla? Yaşadım ki biliyorum, zaman hiçbir işe yaramıyor. Bekliyorsun, çok bekliyorsun gidecek, bitecek, unutulacak o günler... Bekliyorsun... Hüzünle bekliyorsun, heyecanla bekliyorsun, hiçbir şey olacağına varmıyor. Tam dört dörtlük hayatın olacak, hayat dördünü birden elimden alıyor. Bu yaşımda kendimi o kadar bıkmış, bunalmış hissediyorum ki, çok çaresizim. Sana hiç yansıtmak istemiyorum çünkü sen zaten uzaktasın aklımın burada kalmaması lazım ama bir yandan da her şeyi bil istiyorum. Bil diyorum ki aklın burada kalmasın. Asıl hiçbir şeyden haberin olmazsa aklın burada kalır, bence. O yüzden güzelce sakince içimden ne gelirse anlatıyorum. Anlatacaklarım bitmez. Çünkü bir sürü olay geldi, geçti. Geldi ama geçmedi, geçti ama izi var hala. Unutulmadı, bitmedi, geçmedi. Hiç sorma! merak etme neler bunlar diye. Neler geldi gitti başımdan. Geçti demiyorum çünkü hiçbir zaman geçmedi. Acısı hala dinmedi. Kafamdaki sahneleri bir gösteren, bir bilsem' sen nasıl dayanıyorsun' dersin ama oldu. İçimde bir ceset yarattım ben. İçimdekileri bir görsen 'bu yaşıyor olamaz' dersin. Ben yaşıyorum, nefes alıyorum ama dayanamıyorum. Artık kalbim dayanamıyor. Birinin çıkıp gelip de kalbimi bu alevler den, bu enkazlar altından kurtarması lazım, o da sensin. Bilmiyorum ya hiçbir şey bilmiyorum. Seni hiçbir zaman üzmek istemiyorum. Çünkü mutluluğu bilmiyorum. O kadar çok kızıyorum ki kendime, keşke seni daha önce tanısaydım diye. O zaman hissederdim. Bu gece notlarıma değil de sana yazmaya karar verdim, canımın içi. Çünkü bil istedim, içimde nedenli fırtınalar kopuyor, anla istedim. Her şeyi yanına gelince anlatacağım, öğreneceksin. Yaşaması kolay olmadı o yüzden anlatması da baya zor olacak ama bilmen gereken konular var. Aslında benden daha çok kötü durumlar yaşayanlar insanlar var. Sanırım ben fazla abartıyorum. Neyse çok fazla konuştum, baya bir fazla oldu cümlelerim. Ama inan ki bana daha fazla anlatacağım onlarca şey var ki... Sen gel ki her şeyi yeniden yazalım, yeni bir sayfa açmayı deneyelim. Hani bir söz var ya 'Gidişin güzel oldu gelişin özel olsun.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAR.
Chick-LitProvası Yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, Nede yaşadıklarını silebilmek...