10. Bölüm
#Gelmeyecek birini beklemek İNTİHAR
#Anneler ölmemeli.
#Annemin yanına gitmek istedim. O yüzden intihar ettim.
🍷🍷🍷
Günler, haftalar, aylar, yıllar...
O gün Kübra yağmurun altında babasının boynuna sarılarak ağladı, sarılamadığı annesine sarılmış gibi... Sırılsıklam.
Kübra 10-11 yaşlarına kadar her gün Hüseyin amcasına gidip orda kalıyordu. Hüseyin amcanın eşi Meryem anne, Kübra’yı Kendi kızı gibi sahiplenir ve severdi. Aynı şekilde Hüseyin amcanın annesi Hacı anne de Kübra’yı kendi kızı gibi, kendi torunu gibi sever ve gözetirdi. Kübra’ya her gün başka bir oyuncak alıyorlardı onu susturmak için. Belki mutlu etmek için ama o küçük kız çocuğu oyuncaklarını değil, ona oyun oynamayı öğreten şefkatli annesini istiyordu. Kübra’ya kimse annesini getirmedi .Kübra da annesinin yanına gitmedi, gidemedi. Aslında denemişti birkaç kez, kendi canına kast etmeyi. Annesi öldüğü gün oda annesi ile birlikte ölmüştü. Ama gömülmemişti. Çok sevdiği ölmüştü, oda onunla beraber ölmüştü.
Belki yıllar sonra o küçük kız çocuğuna çok sevdiği annesi ile ölmeyi değil de, çok sevdiği annesi ile yaşamayı öğretecek biri çıkacaktı belki. Bu mümkün müydü? “Annen öldü onunla birlikte ölme, onunla birlikte yaşa!” diyen biri olacak mıydı?
Ona annesini getiremez ama onu annesi gibi seven biri çıkar mıydı? Mucizeler olacak mıydı? Belki bir gün küçük Kübra’da mutlu olabilecekti? Bu mümkün müydü?
Anne sevgisinden ırak kalan küçük bir kız çocuğunu kim mutlu edebilir, kim annesi gibi sevebilirdi?Tüm bu olanlar arasında küçük Kübra koleje gidiyordu. Her sabah evinin önünden servise biniyor, akşam olmadan eve geliyordu. Ama çoğu zaman ya Hüseyin amcasında ya da başka bir yerde kalıyordu. Çünkü babasının işleri sebebiyle şehir dışına, bazen yurtdışına gidiyordu. Annesi öldüğünden beri tüm düzeni altüst olmuştu. Her gün bir yakınında kalıyordu. Kübra’yı herkes çok sevse de Kübra bu olaydan hiç haz etmiyor, bazı geceleri yorganın altında hem annesinin yokluğu için ağlıyor, hem de sefalet içinde geçen hayatı için ağlıyordu. Babası son zamanlarda çok değişmişti. Onu korumak istiyordu ama fazla üstüne gidiyordu. Sürekli Kübra’ya kızıyor, bağırıyordu. Aynur öldükten sonra babasının psikolojisi bozulmuştu. Çok sevdiği eşini kaybetmişti. Ayriyeten de çalıştığı şirket parasını vermiyordu, çok ciddi maddiyat sıkıntısı yaşıyorlardı. Kübra perişandı. Annesini özlüyor, ara sıra annesini rüyasında görüyordu. Sabah uyandığında rüyadan asla uyanmak istemiyordu. Bazen kendini uyumak için zorlasa da annesini tekrar rüyasında görmek için, olmuyordu. Bir gün yine küçük Kübra okuldan gelmişti. Yorgun ve düşünceliydi. Okuldan bir grup (kötü) çocuklar “veliler toplantısında neden hiç senin annen gelmiyor? Yoksa annen seni sevmiyor mu seni?” diye sormuşlardı. Kübra’nın sesi bile çıkmadı. Diğer bir arkadaşı “Hey kızım onun annesi yok, öldü.” Diyordu başka bir arkadaşı. Kübra susuyordu... Duymazlıktan geliyordu ama artık dayanamıyordu. Akan gözyaşlarına hâkim olamıyordu. “Benim annem ölmedi. Anneler ölmez zaten. Sadece bulutların üzerine gitti ve ben pilot olunca her gün annemin yanına gideceğim. Benim annem ölmedi.” Diye sesini yükseltti küçük Kübra, kesik kesik nefes almaya çalışırken. “Kızım seni kandırmışlar bulutların üzerinde kimse yaşamaz. Senin annen ölmüş, boşuna hayal kurma. Hem baban yok mu? O niye hiç gelmiyor veliler toplantılarına? yoksa babanda mı sevmiyor seni.”
Kübra işittiği sözlerin testindeydi. Diğer arkadaşı “Bence sen yetimhaneye git. Oradakilerin de annesi yok tam sana göre, zaten babanda seni sevmiyor, burası sana göre değil” diyordu. Kübra dayanamayıp koşarak ve göz yaşlarına akmamaları için yalvararak oradan ayrıldı, ardına bile bakmadan...
![](https://img.wattpad.com/cover/225039073-288-k364925.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAR.
ChickLitProvası Yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, Nede yaşadıklarını silebilmek...