*Bu hikaye neden okunmalı?*Not: Bu yöntem bana ait değildir. Fakat ikigai97 adlı çok sevdiğim bir yazarın "Farklı hayatlar" kitabında görmüştüm ve hoşuma gitmişti.
Bir de başladığınız tarih?
(Bu not sonradan eklenmiştir; yeni başlayanlara: hikayeyi bitirdim ama hala buralardayım, yorumlarınızı şiddetle bekliyorum. 😘) (Kitabın okunması artıyor ama oy verilmiyor lütfen ihmal etmeyin. Kendi kitabınıza nasıl destek olunmasını isterseniz başka bir kitaba da öyle destek olabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler 💞)
______
🎬📸
Action!
Parmaklarımın altında gezinen tuşlar huzurumun sebebiydi. Hangi ruh halinde olursam olayım beni hayatımda tatmadığım tek hissin içine davet eden yer tam burasıydı. Piyanonun önündeki koltuk.
Kapatmış olduğum gözlerimi açmamın sebebi içeriye girdiğini belli eden kapı sesiyle SooBin sunbaenimdi. Müzikte her şeyimi borçlu olduğum kadın.
Ellerimi piyanodan çekip sırtımı dikleştirdim ve gülümseyerek ona döndüm.
"Hoş geldiniz sunbaenim." dediğimde paltosunu çıkarıyordu. Gülümseyerek karşılık verdi."Hoş buldum." dedi ve bir iki adımda yanıma vardı. "Neler yaptın bugün?" diye sorduğunda elimle piyanoyu işaret ederek konuştum.
"Piyano çaldım. Yeni bir parça üzerinde çalıştığımı söylemiştim ya."
Omzumu pat patlayıp yanımdaki sandalyeye oturdu. Burası konservatuar bölümünün bodrum katıydı. Bu sene son senemdi ve SooBin sunbae bana ek olarak özel ders veriyordu. Dediğine göre beni geçen sene fark etmiş ve müzikte çok istekli olduğumu görünce de bana özel ders vermek istediğini söylemişti. Bu iki sene içerisinde yıldızlarımız öyle barışmıştı ki, bir anne kızdan farkımız yoktu. Onun bende çok ayrı bir yeri vardı.
"Ah Young..." diye iç geçirdi önce. "Çok çalışıyorsun biliyorum ama biraz daha dişini sıkarsan seni parlak bir gelecek bekliyor kızım." dediğinde hafif tebessüm ederek gülümsedim.
"Biliyorum sunbaenim. Destekleriniz benim dayanağım."
Daha sonra telefonuna bir mesaj gelmesi üzerine ben de tekrar önüme döndüm ve az da olsa gözlerimi dinlendirmek için, kafamı piyanonun üst tarafına yaslayıp gözlerimi kapattım.
Hayatımdan genel olarak mutluydum. Babam ve abim Avusturalya'da bizden ayrı olsa da evdeki kız kardeşim ve annemle oldukça normal bir hayatım vardı. Gerçi babamla olan bağımız pek güçlü sayılmazdı fakat o çok ayrı bir konuydu. Bir de kedimiz tabi. Bıdık, bana kimsenin vermediği pozitif enerjiyi aşılayan canlıydı. Bazen sırf onu özlediğim için eve hızlı hızlı giderdim.
Odadaki sessizlikten rahatsız olup kafamı hafif yana çevirdiğimde sunbaenimin bakışları telefon ve benim aramda mekik dokuyordu. Kaşlarımı çatarak dikleştim.
"Bir şey mi söyleyeceksiniz? Öyle bir haliniz var."
Sorduğum soruya tam da onluk bir bakış atmıştı. Elindeki telefonu bıraktı ve bütün odağını bana dikti. "Evet." dedi. "Bir şey söylemek istiyorum."
"Tabii." diye cevap verdim ben de. Meraklanmıştım. Umarım hayatıma biraz renk katacak bir şey olurdu çünkü bu monotonluktan ciddi anlamda sıkılmaya başlamıştım. Müzik de olmasa neye tutunacaktım hiç bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...