______
"Neden geldin?" diye sorduğunda gözlerimin dolmaması için kendimle cebelleştim. Bana böyle davranmasına dayanamıyordum.
"Önceden yanına geldiğimde neden geldin diye sormazdın." dedim ben de düz bir sesle. Yandan bir bakış atıp geri saçına döndü.
"Ne demek istiyorsun?"
"Eskisi gibi olamayacak mıyız?" diye sorduğumda, burnundan nefes aldı ve tekrar yavaş bir şekilde verdi. Beni takmıyor gibi gözükmeye çalışıyordu fakat yapamıyordu.
"O benim açımdan biraz zor. Ben seni öptüm Young. Sen bir şey hissetmemiş olabilirsin fakat ben tahmin edemeyeceğin kadar çok şey hissettim." deyip tarağı bıraktı. "Bundan sonra sana nasıl arkadaş gözüyle bakabilirim söyler misin?" dedi bakışlarını yüzümde gezdirerek. Sonra masanın üzerindeki çantasıyla uğraşmaya başladığı için arkasını döndü. Ben mi bir şey hissetmemiştim? Ben? Komikti gerçekten. Beni öptüğünde duygu karmaşası yaşamıştım ben. Bu gerçekleri bilse ne tepki verirdi acaba?
"Hani sinirli veya kırgın, üzgün değildin. Hani hayal kırıklığına uğramamıştın, bu durumu tahmin ediyordun."
Çantasıyla uğraşmayı bırakıp duraksadı bir an. Yüzünü göremiyordum. Sonra yavaşça bana döndü ve kalçasını masaya yaslayıp kollarını önünde bağladı. Bu hareketi kazağının altından kol kaslarını belirginleştirmişti.
"Kırgın veya üzgün olmadığım konusu..." deyip yere baktıktan sonra gözlerime dikti gözlerini. "Yalandı. Sevdiğim kadının beni sevmesini istemek en doğal hakkım değil mi? Bu yüzden üzgünüm fakat sinirli olma kısmına gelirsek, sinirli değilim. Beni sevmiyorsun diye seni suçlarsam, benim Eun Mi'den ne farkım kalır Young?"
Başından sonuna kadar haklıydı. Bir şey demeden gözlerimi odanın her yerinde gezdirirken tekrar konuştu.
"O yüzden sen arkadaş olarak kalmak istiyorsan benim için sorun değil ancak aşk hayatında sen yoluna ben yoluma. Senden vazgeçeceğim." deyip çantasını hızlıca aldı ve kapıya doğru yöneldi.
Aklımda dün Dawon unnienin söyledikleri yankılanırken hızlıca önüne geçtim ve ellerimi panikle göğsüne koydum durması için. Tabi çekmem bir salise sürmüştü.
"B-Bu kadar kolay mı?" dedim panikle. Vücudumü endişe kaplamıştı, çünkü dün Dawon unnie benden vazgeçeceğini söylediğinde inanmamıştım. Bu kadar çabuk olamazdı. Olmamalıydı.
"Ne kolay mı?"
"Benden vazgeçmen işte. Hani saviyordun beni, hani hayatına ışık tutan bendim." dedim bir adım geri giderek. Gözlerine bakmaktan bir an bile çekinmiyordum çünkü yalan söylediğine dair bir iz arıyordum. Alayla güldü. Farklı bir Jungkook vardı sanki karşımda.
"Beni arkadaş olarak gördüğünü söylemesen beni sevdiğini düşüneceğim Young. Sözlerine dikkat et." dedi ciddileşerek. Sonra yere bakarak konuştu.
"Hayatıma ışık tuttuğun doğruydu fakat sen beni arkadaşın olarak gördüğünü söylediğinde o ışığı söndürdün. Bu yüzden hayatıma ışık tutacak başka birini bulabilirim öyle değil mi?" dedi kafasını yan eğerek. Ne diyebilirdim ki? Ben tam bir aptaldım.
"Öyle tabi." diye mırıldandığımda kafasını salladı.
"Güzel. Şimdi izin verirsen bütün ekip beni bekliyor." dedi kapıyı göstererek. Önünden hızla çekildiğimde arkasına bile bakmadan kapıyı çekip çıktı.
Yavaşça yere çömeldim. Kalbim çok fazla acıyor, sıkışıyordu. Ona pek bir şey olmuş gibi durmuyordu. Olan yine bana olmuştu. Kimin iyiliği için ne yapıyordum ben cidden! Hele onun başka bir kızın gözlerine bakıp gülümsediğini, elini tuttuğunu, sarıldığını ve hatta öptüğünü düşünmek beni çileden çıkarıyordu. Buna acilen bir çözüm bulmalıydım. Herkesin de dediği gibi 'çok geç olmadan...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...