35. Bölüm ✨

802 68 35
                                    


_________

"ONA BİR ŞEY OLMUŞ!" diye bağırarak, beni sakinleştirmeye çalışan iki tarafımdaki kollardan kurtulup, kalabalığın içerisine daldım ve en öne geçtim. O sırada Sejin oppa bağırıyordu.

"AÇILIN, KALABALIK YAPMAYIN. ÇEKİLİN!"

Etrafındaki insanlar uzaklaşırken, yerde kan ter içinde yatan sevgilime baktım. Buz kesilmiştim adeta. Bayılmamak için kendini zorluyor, ve gözlerini açamıyordu. Diğer üyeler beni görünce, kaşlarını çatıp bakmaya başladılar fakat şu an kimse ne bir şey soruyor, ne de tepki veriyordu. Açıkçası, sürprizimin böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Onun ağzına oksijen tüpü dayayan, ve kimseyi umursamayan Sejin oppa, Jungkook'un diğer yanına çöktüğümde fark edebilmişti beni. Gözlerim dolmuştu, onu bu halde görmeye dayanamıyordum.

"N-ne oldu oppa!" diye bağırdım titrek bir sesle. Başımı ellerim arasına almış, ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Hyun unnie beni kaldırmaya çalışıyor, sakin olmamı söylüyordu ama duyduğum falan yoktu. Sadece bir uğultuydu.

"İyi misin Jungkook? Ne oldu sana? Konuşsana!" dedim omzunu sallayarak. Çoğu kişi, sesini kesmiş bizi izliyordu.

Jungkook belli belirsiz gülümseyip gitmemi ister gibi elini kaldırdı. Gözlerini açmak için o kadar zorluyordu ki, yutkunamıyordu bile.

"N-oona..." dedi kafasını bana çevirerek. Herkes ne diyeceğini merak edip onu dinliyordu. Kaybolan büyük gözlerini açmaya çalışarak, yüzündeki çarpık tebessümle konuştu. "Yanımdan git, seni Young sanıyorum." dediğinde, oradaki herkesle birlikte kalakaldım. Sejin oppa kaşlarını çatmış bana bakıyor, ve dudaklarını birbirine bastırıyordu. Benim olduğumu bile anlamayacak kadar kendinde değildi.

"Bayıl da kurtul kardeşim." diyen Jimin'in ardından, ellerindeki sedye ile gelen iki adam onu kucakladıkları gibi sedyeye yatırıp hızlıca gözden kayboldular. Hala az önceki yattığı yere bakıyordum. Az önce ne görüp, ne yaşamıştım ben?

Ağzım açık bir şekilde hızlı hızlı nefes alırken aynı noktaya bakıyor, kollarımdan kimin tutup da arabaya bindirdiğini bile umursamıyordum. Umursadığım tek şey, Jungkook'du şu anda.

Otele geldiğimizde, Hyun Ji unnienin yönlendirmesiyle, temiz odadaki tek kişilik beyaz yatağa oturdum. Çantam bile hala sırtımdaydı.

Hyun Ji unnie, çantasını ve telefonunu diğer yatağa bırakıp yanıma geldiğinde, hala yere bakıyordum. Gözümün önünden gitmiyordu.

"Hadi canım, çıkar şu çantanı, gel bir elini yüzünü yıkayalım, kendine gel. Jungkook iyi olacakmış. Sadece halsiz düşmüş." derken dediğini yapmış, ve beni banyoya sürüklemesine izin vermiştim.

Yüzümü yıkayıp tekrar yatağa oturduğumuzda, güzel kurulamadığımdan dolayı ıslak yüzüme yapışan saçlarımı geriye atıyordu Hyun unnie.

"Unnie ne zaman gelirmiş hastahaneden?"

"Akşama doğru gelirmiş. Serum vermişler. Ama iyiymiş tamam mı? Sakin ol şimdi." Kafamı salladım ama, onu düşünmek için kendimi zorlamama gerek yoktu. Zaten hep benimleydi.

Yaklaşık yarım saat sonra, zilin çalmasıyla Hyun unnie ayağa kalktı ve kapıyı açtı.

İçeri sessiz bir şekilde giriş yapan 6 kişi, -Biri eksik olursa Bangtan olmuyordu- stadyumdaki, kan ter içerisindeki hallerinden eser olmayan halleriyle ayakkabılarını çıkarıp yataklara ve koltuğa dağıldılar.

"Young iyi misin?" diyen Namjoon'a baktım yavaşça.

"Yani, ne kadar olabilirsem." diye mırıldandım. "Size sürpriz yapacaktık ama, Jungkook bize yaptı." dedim burukça gülümseyerek.

KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin