Bu bölümü okurken yanınıza kahvenizi, veya sevdiğiniz bir yiyeceği alıp, keyifle okuyabilirsiniz. En sevdiğim bölümlerdendir kendisi.🤭
Keyifli okumalar 💝
____Merdivenleri çıkıp aç karnım ile odaya geçtiğimde, Jimin ve Hyun Ji'nin o odadan nasıl çıkacaklarını deli gibi merak ediyordum. Sanki kendi aşk hayatım çok iyi gidiyormuş gibi başka bir çift için uğraşıyordum. Fakat mutlu olduğum için yapıyordum, elimde değildi. Hem aksi olsa bencillik olmaz mıydı? Kendi işim iyi gitmiyor diye, kimseyi umursamayacak mıydım?
Bunlar bir yana, yarın Yoongi'nin bana verdiği son gündü. Acaba beni tehdit ederken blöf mü yapıyor diye düşünmüyor da değildim. Ne yapacağımı bilmiyordum yine ve yine.
10 dakika kadar düşündükten sonra kapı tıklatılmıştı. "Gel." dediğimde kapı kulbunu koluyla açarak elindeki tepsiyle içeri giren Jungkook, ayağıyla kapıyı örterek tepsiyi önüme koydu. İnsan bir gülümserdi.
"Neden geldin?" dedim ben de somurtarak. O gülmüyorsa, ben hiç gülmezdim.
"Önceden yanına geldiğimde neden geldin diye sormazdın." dedi sesini incelterek. Güya beni taklit ediyordu.
"Karnının tok olmadığını biliyorum." dedi sonra ciddileşerek. "Hadi ye."
"Sağ ol." diye mırıldandım ve çubukları elime aldım. Tanrı aşkına, ben bu adamı nasıl arkadaşım olarak görebilirdim!
Yemeğimi yiyecektim fakat bana bakmasından dolayı dikleştiğimde, birden elini ağzıma kapattı susmam için.
"Tamam!..." dedi gözlerini büyüterek. "Gidiyorum." deyip hızlıca odadan çıktı. Yüzüm fırın gibi yanıyordu. Her hareketinden deli gibi etkilenirken bir aptal gibi arkadaşım demiştim. Artık bardağım taşmak üzereydi!
Yemeğimi biraz yedikten sonra kapı tekrar tıklatıldığında göz devirmeden edemedim. Umarım Yoongi oppa değildi.
"Gel."
Yavaşça içeriye giren Hyun Ji kapıyı kapattığında heyecanla ayağa kalktım. Gözleri kızarmıştı.
"Ne oldu? Konuştunuz mu?" dediğimde gülümseyerek kafasını salladı.
"Hallettik gibi. Gerisini artık kendim halledeceğim. Her şey çok ani olduğu için hala etkisinde."
"Şimdi gidiyor musun?"
"Evet Seul'e döneceğim. Orada da şirkete gelirim tekrar. Ne de olsa artık buradayım." dediğinde ellerimi çırptım.
"Çok sevindim ikiniz adına." dedim heyecanla.
"Sağ ol canım." deyip sustu fakat başka bir şey söylemek istiyormuş gibiydi. "Sakıncası yoksa bir şey söylemek istiyorum."
"Tabii."
"Jungkook ve sen..." dediğinde kulağımın altını kaşımaya başladım.
"Jimin anlattı mı yoksa?" deyip çekingen bir şekilde gülümsedim.
"Biraz ucundan çıtlattı sadece. Young bak, sana tek bir şey soracağım. Onu gerçekten seviyor musun yoksa sadece yakışıklı olduğu için veya kibar olduğu için bir hoşlantı mı seninki?" dediğinde cevabım netti.
"Seviyorum...Çok." diye mırıldandım. Ellerini omuzlarıma koydu ve dikleşmemi sağladı.
"O zaman yarın git ve ona, onu sevdiğini söyle. Lütfen benim gibi geç kalma. Engellerin ve aşamadığın bir takım düşüncelerin olabilir fakat üzerine git. Zaman kimseyi beklemiyor Young. Bak ben canlı bir örneğim sana. Olur mu?" dedi benden bir cevap beklercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfic[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...