Satır arası yorumlarınızı bekliyorumm...🤗
______
Yanıma çömeldiğini hissettim, sonra koluma hafifçe dokunan bir el. Hafifçe geriye çekildiğimi farkında bile değildim.
"Young?"
Alışmaya başladığım sesi beni şok ederken, başımı kaldırıp yüzüne bakmak istesem de yapmadım. Yüzümü bu halde görmesini elbette istemiyordum.
Elini kolumdan çekti. "Sen misin?"
Kafamı salladım. O an onun bir erkek olmasını umursayamadım. İhtiyacım olan tek şey birinin beni ayağa kaldırıp eve götürmesiydi. Onu yapabilecek tek kişi vardı o da Jungkook'tu.
"İyi misin?" dedi önce. Sonra saçma bir soru sorduğunu anlamış gibi tekrar konuştu. "Ya da dur eve gidelim. Hadi kalk."
Olumsuz anlamda kafamı salladığımda, bu eve gitmek istemediğimden değil, yüzümü göstermek istemediğimdendi. "Hadi." dedi. "Lütfen kalk." Sonra endişeli çıkan sesi bir anda yumuşadı.
"Tamam, yüzüne bakmayacağım." dediğinde duyduğum cümle beni alt üst etmişti. Bir erkek nasıl bu kadar düşünceli olabilirdi ki. Oysaki bana öğretilen bu değildi.
Kalbim şekilden şekile giriyordu fakat onun bundan haberi yoktu. Saçlarımla yüzümü kapatmaya çalışarak ayaklanmaya çalıştım. Fakat bacaklarım...Onlar, kendilerine eziyet ettiğim için şikayet ediyordu sanki beni.
Tökezlediğimde koluma giren Jungkook'u hissettim. Gülümsedim. Yavaş yavaş eve yürüdük beraber. Onun böyle görünmesi doğru muydu bilmiyordum ama etrafta kimse olmadığını varsayarsak bir sakınca yoktu.
Anahtarla kapıyı açıp beni içeriye soktuğunda hala ona tutunuyordum. Sanki bel altım felç olmuştu. Ona daha fazla yük olmamak için kolundan çıkarken bana baktığını hissettim.
"Yürüyebilecek misin?" diye sordu. Belli belirsiz kafamı salladım ama yürüyebildiğim falan yoktu. Bu yüzden daha şiddetli bir şekilde tökezlediğimde hızlıca davranıp belimi sıkıca kavrayan elini hissettim. İçim öyle garip olmuştu ki, anlatmak imkansızdı. Babam beni bu halde görse, herhalde beni öldürmekle kalmaz mezarımda dans ederdi.
"Bırak yardım edeyim." derken sanki benden çok önemli bir şeyi rica ediyormuş gibiydi. Yüzümü görmese de gülümsedim.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. Önemli olmadığını söyledi ve bir kolumu kendi boynuna atıp belimden destekleyerek beni yürütmeye başladı. Bayılacak gibi hissediyordum.
Bu, bana ilk dokunuşuydu.
Merdivenleri sağ salim çıkıp bizim kapının önüne geldiğimizde, elini belimden çekti fakat hala temkinli davranıyordu. Babamın karşısına çıkıp 'Erkeklerin hepsi senin düşündüğün gibi değil, lütfen artık beni sal!' diye bağırmak istiyordum.
Anahtarımı çıkardığımı görünce "Şey..." dedi. Elimi durdurup ne diyeceğini bekledim. "Evde kimse yok mu?"
"Hayır. Annemler biraz geç gelecek." dedim zoraki. Sesim hiç bu kadar solgun çıkmamıştı.
Elini ensesine götürdü. "Bize gelmeye ne dersin?" derken öyle sıkıntılıydı ki, sanki biri silah zoru ile söyletiyordu. Kaşlarımı çatıp ona bir bakış attım. Zombi gibi göründüğüme emindim. Bakışlarımdaki anlamsızlığı görünce, kendini açıklamaya başladı. Evet benim de buna ihtiyacım vardı zaten.
"Yani seni bu halde yalnız bırakmak içime sinmiyor. Evde bir kaç kişi daha var." dediğinde kaşlarım gerildi.
"Olur mu ki?" diye mırıldandım. İhtimalli konuşmam neden onu sevindirdi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...