12. Bölüm ✨

1K 97 33
                                    


______

Jungkook 🌹

Jin Hyung'un isteği üzerine kareografi üstünde biraz daha çalışmıştık. İkimizde kendimizi yere attığımızda, uzanıp ilerdeki suyu aldım. 'Young gelmiş midir acaba?' diye düşünüyordum. Bu saatlerde gelirdi genelde. Dün de geleceğini söylemişti.

Pratik odasına Jimin hyung daldığında yerden ona doğru baktım. "Bitti mi? Ona göre yemek yiyeceğiz." dedi telefonuyla uğraşırken. İkimizde onu onaylayıp ayağa kalktığımızda, nefeslerimiz yeni düzene girmişti.

Kenardaki telefonumu tam cebime atıyordum ki telefonumun çalmasıyla kaşlarımı çattım. Young arıyordu. Jimin ve Jin hyung beni izlerken "Young arıyor." deyip aramayı cevapladım. Onun sesini duyacak olmak keyfimi yerine getiriyordu.

"Efendim Young." dedim yumuşak bir sesle. Fakat karşıdaki onun sesi değil endişeli bir kadın sesiydi.

"Merhaba, ben bu kişinin telefonundan arıyorum. Annesini aradım fakat açmadı-" dediğinde beynimi bütün negatif düşüncelerin esir almasıyla sesimi yükselttim.

"N-ne oldu!? Ona bir şey mi oldu?!" deyip elimdeki havluyu sandalyeye attığımda ikisi de yanıma geldi.

"Evet fakat çok kötü değil endişelenmeyin. Hastaneye getirdik. Alışveriş merkezimizde merdivenlerden düştü." dediğinde gözlerim kararmıştı sanki.

"Ne? M-merdivenlerden mi düştü?" dedim endişeli sesimle.

"Dediğim gibi hastanedeyiz, hemen gelseniz iyi olur. Soul üniversite hastanesi." dediğinde kafamı iki yana salladım. "T-amam teşekkürler hemen geliyoruz siz gidebilirsiniz." deyip telefonu kapattım ve bana korkuyla bakan ikiliye döndüm. Tam bir şey diyecektim ki, Jin hyung köşedeki montumu bana doğru fırlattı.

"Çabuk gidiyoruz. Sejin hyungnime ben söylerim." dedi ve kapıya yürüdü. Hala yere bakıyordum.

Jimin hyung elimdeki montu hızlıca aldı ve üzerime geçirmeme yardım ederken konuştu. "Hadi Jungkook hadi."

"Hyung..." dedim kolunu tutup. Sesim en son debut zamanındayken böyle aciz çıkmıştı. Çıkış yapmaktan korktuğum zaman. "Hyung burası çok yanıyor." dedim elimle kalbimi gösterirken. "Ya ona bir şey olduysa Hyung? Ya benim yüzümden bir ş-"

Jimin Hyung kafamı alıp göğsüne yasladığında sustum. "Dirayetli ol kardeşim. Emin ol o cadı iyidir. Şimdi kimseye bir şey çaktırmadan hızlıca arabaya binip o hastaneye gideceğiz tamam mı?" deyip kolumu sıktı. Belli belirsiz kafamı salladım.

Asansörde maskemizi takıp hızlıca Jin Hyungun ne ara hallettiğini bilmediğim siyah arabaya kendimi adeta fırlatırken gözlerimi kapattım. Onun için Tanrı'ya bütün iyi dileklerimi sunuyordum içimden.

"Diğerlerine haber verdim, onlar da arkadan gelirler." Dedi Jin Hyung. "Kötü bir şey yoktur Jungkook, asma şu suratını artık. En fazla bir yerleri incinmiştir." dedi ciddiyetle.

Onun incinmesi bile beni mahvediyordu. Kafamı salladım sıkıntıyla. "Umarım."

Hastanenin önünde indiğimizde menajerimiz Sejin Hyung, biraz beklememizi söyleyip arabadan indi. Az sonra tekrar geldiğinde bizi acil kapısından içeri soktu. Ayrı ayrı gelmemiz daha iyiydi, böyle daha az dikkat çekerdik.

Bir odanın kapısına geldiğimizde içeri yavaşça girdik. Yatakta öylece uyuyan, dudakları solmuş, saçı dağılmış, alnında hafif çizikler olan, ve komple alçıya alınmış sağ kolunu kontrol eden yanındaki doktoru görünce içimde bir yerde 'cız' sesini duydum. Nasıl düşmüştü ki, böyle kötü görünüyordu.

KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin