"Baba?" dedim önden giren abimin arkasındaki babama.
Çocuklar babam ve abimi gördüklerinde hemen toparlanmış ve saygıyla eğilmişlerdi. Şimdi babam çatık kaşlarla onlara bakıyordu. Muhtemelen 'bunların kızımın yanında ne işi var?' kısmını düşünüyordu.
"Sizler şu bizim daireye taşınan çocuklar olmalısınız." dedi babam ciddiyetle.
"Evet efendim. Tanıştığımıza memnun olduk. Young-shi'yi ziyarete gelmiştik." dedi Namjoon. Bilerek 'shi' demişti sanki çok da yakın olmadığımızı kasteder gibi. Minnettardım çünkü babam buna dikkat edecek biriydi.
"Anladım sağolun çocuklar. Bu da oğlum tanıştırayım. Young'un abisi olur." diyerek abimi gösterdi.
"Ah öyle mi? Bilmiyorduk." dedi yine Yoongi. Aslında çok bahsetmiştim. Bu da bir oyundu.
Abim ismimi söylerken hepsi ile teker teker el sıkıştığında gözüm Jungkook'a kaydı. Suratı asıktı. Cidden somurtuyordu. Abim ise tam tersi gülümsüyordu. Babamın aksine o babam gibi düşünmüyordu ve yine kuşak çatışması oluyordu. O sadece babamın yanında sessiz kalarak hayatına devam ediyordu. Ne de olsa evliydi ve her an evlendirilmeye zorlanmak gibi bir derdi yoktu. Sessiz kalmayıp ne yapacaktı? Bu sadece aralarını bozardı.
Çocuklar izin isteyip çıktığında yatağa oturdum. Onlar da karşımdaki koltuğa yerleşmişlerdi. Onları deli gibi falan özlememiştim. 5-6 yıldır bu şekilde yaşıyorduk, bu yüzden alışmıştım.
"Birlikte kahkaha atacak kadar yakınsınız sanırım. Sesleriniz geliyordu." dedi babam çatık kaşarla. "Şu çocuklarla diyorum." dedi arkasını göstererek. İnsan bir önce sağlığımı falan sorardı. Hastanedeydik değil mi? İşte böyleydi babam. Kabullenmiştim.
"Sadece komik bir şeydi ona güldük. Gülmek için yakın olmak gerekmiyor." dedim bende düz bir sesle. O Avustralya'daki 15 yaşındaki küçük Nerida'yı arıyorsa yanılıyordu. Ben artık 23 yaşında Young'dum. Bazı şeylere elbette ki sessiz kalmayacaktım. Haddi aşmadan, gerekli şeyler söylenmeliydi.
"Baba, bir abisi olduğunu bile bilmiyorlar pek yakın değiller gibi. Boş ver şimdi gitme kızın üstüne." dedi abim bu sefer. Sonra bana döndü. "Kolun nasıl?"
"Fena değil iki güne kalmaz iyileşirmiş. Fazla ağrımıyor zaten." dedim tek omzumu silkerek. "Geldiğinizi bilmiyordum. Ne zaman geldiniz?" dedim abime hitaben.
"Dün gece geldik. Annem aramadı sürpriz olsun diye."
"Baya oldu gerçekten..." diye mırıldandım.
"Nasıl becerdin düşmeyi kızım?" diyen babama baktım. Bu böyle güzel bir 'kızım' demek değildi.
"Ayağım takıldı." dedim sessizce.
"Derslerin nasıl gidiyor? Yarışmaya katıldığını söyledi annen birinci olmuşsun."
"Evet. Pek gurur duyduğun bir şey değil ama...Derslerim de iyi gidiyor. Sizin işler nasıl?" dediğimde abim atıldı.
"Bu sene geçen seneden daha iyi Nerida. Kasabada bir filmin sahnesi çekildiğinden beri turistler daha da arttı." dediğinde güldüm.
"Vaay." dedim gururlu bir edayla.
"Nerida?" deyip sırıttı abim bu sefer.
"Hm?"
"Hala oluyorsun hadi yine iyisin." deyip göz kırptı.
"Ne? Cidden mi? Ne zamandır?" dedim ardı ardına. Ailemize bir bebek gelecek olması...Bebekleri çok severdim.
"Sakin ol. 1 aylık daha." dediğinde kocaman gülümsedim. E bu çok iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...