Yazdığım en uzun bölüm. 😉
Hikayemi beğendiyseniz, okuyan yakınlarınıza tavsiye ederek bana destek olabilirsiniz. Teşekkürler.
Keyifli okumalar, umarım seversiniz 💕.
_________Gözlerini diktiği masaüstü bilgisayardan çekip, yapımcı başkanı Cho'ya dikti Young. Bir yandan da gözlerini ovalıyordu çünkü tam anlamıyla sabahtan beri, Bangtan'nın yeni şarkısı üzerinde beste yapmaya çalışıyorlardı.
"İlk part oldu gibi sanki?" dedi dönen sandalyesi ile hareket ederek.
Bay Cho ise kafasını salladı. O da yorulmuştu. "Haklısın Young, oldu. Hadi sen de evine git artık. Çok yoruldun."
Eli omzuna gitti Young'un, gülümsedi. "Ekip de çok iyi çalıştı Cho-shi. Ama sanki son kısımda biraz tıkanıklık var gibi. Biraz daha bakacağım."
Saatini kontrol etti Cho. "Çok geç değil ama yine de sen bilirsin. Kolay gelsin. İyi geceler." dedi sandalyeden kalkarken.
Bay Cho kapıyı yavaşça açıp çıkarken, Young gözlerini ovaladı tekrar. Az önce kontrol edeceğim demişti ama hem uyumak istiyor hem de gözlerini kapatınca uykusu kaçıyordu. İki gündür uyku düzeni mahvolmuştu.
Çalan telefonunu eline aldığında, gülümsedi. Daha sabah sesini duymasına rağmen yine özlemişti. Parmağını terleten alyansını biraz yerinden oynatıp rahatlatarak aramayı cevapladı.
"Efendim?"
"Güzelim? Ne yapıyorsun?"
O görmese de omzunu silkti Young. "Hiiç, şirketteyim hala. Şu yeni şarkınızın ilk bestesini yaptık. Gelince siz de bakarsınız." dediğinde, Jungkook da kafasını salladı.
"Anladım. Çok yoruldun mu? Neden evde değilsin? Bir an önce eve geç artık."
Sandalyesi ile bir oyana bir buyana sallandı Young. "Eve gidip ne yapacağım Jungkook? Sen yoksun. Bir aydır yoksun, tam bir ay 13 gündür yoksunuz. Gelin artık lütfen."
Yavaşça nefesini dışarıya verdi Jungkook. "Az kaldı Young, az kaldı. Hyun noona kalmıyor muydu seninle?"
"Kalıyordu ama..." derken bilgisayarı kapatıyordu. "2 gündür kalmıyor. Yani ben istedim, annesi çok hasta yoğun bakımda ya. O yüzden onun yanında kalsa daha iyi olur."
"Hmm evet haberim var, Jimin hyungdan. Ama sen de bir an önce eve geç olur mu? Akşam 10 orada. Tek başına mı gideceksin bu saatte?"
"Yok şoföre söylerim, hala şirkettedir muhtemelen. Olmadı otobüsle giderim sorun değil. Sokaklar güvenli Jungkook endişelenme." dedi hafif tebessüm ederek. Onu cidden özlemişti.
"Elimde değil Young..." dedikten sonra, yanına uyuyan Jimin'e bakıp tekrar oturduğu cam kenarından karanlık gökyüzüne dikti gözlerini. Geliyordu. Ve sessizce fısıldadı. "Seni özledim güzelim."
Gülümsemesi genişleyen Young ise sandalyede aşağı doğru kayarak konuştu. "Ben de..."
"Hadi kapatıyorum. Eve git ve güzelce uyu."
"Tamam, sen de uyu."
Telefonu kapatıp ceketinin cebine koyduktan sonra, ayağa kalktı ve stüdyoda bir eşyası kalmış mı diye kontrol etti son bir kez. Kol çantasını da alarak ışığı kapatıp asansöre girdi. Kapıda bekleyen şoföre selam verip arabaya bindi ve arkasına yaslandı. Bu gün yorulmuştu ama sinir olduğu bir şekilde uykusu yoktu henüz. Olmasını ve yattığı gibi uyumayı isterdi ama olmuyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...