________Jungkook 🌹
"Öyle işte sunbaenim, o günden sonra da yanına gidemedim işte. Siz o gün bozuntuya vermediniz Haneul öyle deyince ama cidden çok fazla utandım, özellikle de Young. Aslında beni uyarmıştı çocuklar görür diye ama...Kusura bakmayın." dedim bir elimde telefon ile yürüyen sandalyede bir ileri bir geri giderek. Dert ortağımdı o benim.
"Ben onunla bir güzel konuştum sen merak etme. Bir daha cesaret edemez her şeyi ulu orta söylemeye. Biraz boş boğazlığı var, o da akıl edemiyor daha." dediğinde güldüm.
"Sunbaenim ne yapayım şimdi ben? O günün üstünden iki gün geçti ve sizden ayrıldıktan sonra sadece sarılıp eve girdi. Çok fazla utandığından mı böyle davranıyor yoksa yaptığım o şey yüzünden mi bilmiyorum." deyip ofladım.
"Onu o kadar iyi anlıyorum ki Jungkook. Sadece şimdilik üstüne gitme. Muhtemelen her şey ani oldu onun için. O, babası ve abisi dışında eline erkek eli değmemiş, erkeklerin gözüne bile bakamayan bir kızdı, okuldan da biliyorum. Bu yüzden onu da anlamaya çalış ve bir daha öyle bir şey yaparken sakın onun onayını almadan veya istediğini anlamadan yapma. Hatta ne yap biliyor musun, 2 gün daha ona o tür yaklaşımlarda asla bulunma, ha elini tut, sarıl falan ama diğerlerini yapma. Yoksa bir zaman sonra senin sadece onu arzuların için sevdiğini düşünür, ki bu da hiç hoş bir şey değil." dediğinde dikleştim.
"Asla öyle bir şey düşünmedim sunbaenim, aklımın ucundan bile geçmedi."
"Biliyorum biliyorum sadece bil istedim. Kadınlar erkekler gibi düşünmeyebilir tamam mı oğlum?"
"Anladım. Sunbaenim bunları size anlatırken utanıyorum fakat sizden başka danışabileceğim kimse yok. Bir kadın olarak onu anlarsınız diye sizi aradım."
"Buna daha çok sevindim Jungkook. Sen düşüncesiz bir erkek değilsin ve bu beni mutlu ediyor. Her hangi bir sıkıntın olduğunda beni arayabilirsin tamam mı? Şimdi derse girmem gerekiyor. Hadi görüşürüz." dediğinde aynı şekilde karşılık verip kapattım telefonu. Terapi gibi hissettirmişti.
Young eğer öyle bir şey düşündüyse kendime çok kızardım. Bu benim için çok ağır bir itahmdı. Beni kendine hapsediyordu ve ondan çıkamıyordum. O günde öyle olmuştum ve sanki kendimi kaybetmiştim.
Kapının açılması ile ayaklarım aracılığıyla sandalyeyi arkaya döndürdüm. Jimin Hyung, köşedeki dönen sandalyeye kendini atıp yanıma sürükledi.
"Ne yapıyorsun burada tek başına?"
"Sunbaenim ile konuşuyordum." dedim telefonu gösterek.
"Şarkıyı tamamladın mı?" deyip bilgisayardan Still With you dosyasını açtı.
"Yok biraz daha var." dedim kafamı arkaya yaslayarak.
"Jungkook, Hyun Ji bana bir şeyler söyledi." dedi bana dönerek. "Young ile konuşmuşlar biraz. Young pek bir şey dememiş ama Hyun bir şeyler sezmiş." dediğinde güldüm.
"O da aşk doktoru gibi. Anlamadığı şey yok. Ne dedi sana?"
"Ne dediğini söyleyemem çok da hatırlamıyorum zaten. Ama kıza çok şey yapma..." dedi gözlerini kaçırarak.
"Ne yapmayayım?"
"Şey işte oğlum..."
"Ne Hyung bir şey anlamadım. Öpmekten mi bahsediyorsun?" Elini şıklattı havada.
"Ben burada 40 takla atıyorum, sen de iyice utanmaz oldun." diyerek bacağıma vurdu.
"Öpmek kötü bir şey değil ki. Sen öpmüyor musun Hyun Ji noonayı?" diye çıkıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...