Beynim uyuşmuştu. Ne bir şey düşünebiliyor ne de nasıl tepki vereceğimi biliyordum. "T-amam." Ağzımdan sadece bu çıkmıştı.Jungkook aniden başını omzuma koyduğunda bana sarıldığını daha yeni fark ediyorum. Bedenimi hafifçe dolayan kolları, aklımı kaybetmeme yol açabilirdi belkide. Fakat bunu belki de bir daha yapmayacaktı. Bu yüzden dediği gibi kaçmadan ben de sarılışına karşılık verdim.
"Lütfen sadece iyi ol." dedim. Dilimi yutmadığımı gördüğüm için sevinmiştim. Güldüğü için omzumda hareket eden çenesini hissettim.
"Teşekkür ederim Young." deyip benden ayrıldığında ayağa kalkmıştı. Montu elime alarak ben de ayağa kalktım. Burnunu çektiğini duydum.
"Yok artık ağlıyor musun?" dedim gülerek. Yüzünü diğer tarafa çevirip terasın kapısına yöneldiğinde hızlı adımlarla onu takip ettim.
"Hayır, aşağı inelim hadi."
Daha fazla üstelemedim. Aşağı inip çantamı aldıktan sonra zemin kata indik. Büyük bembeyaz odaya girdiğimizde, diğerlerinin gülüşmeleri bu büyük odada yankı yaparken nihayet bizi görmüşlerdi.
"Sonunda geldiler çifte kumrular." dedi Yoongi göz devirerek. Gözlerimi kaçırdım ve yüz ifademi normal tutmaya çalıştım. Duymamış gibi yapacaktım.
Jungkook onların arasına dalarken Jimin yanımda bitmişti. Yüzünde bir sırıtış vardı. Böyle....pis...
"Ne var be! Ne bakıyorsun öyle şeytani şeytani!" dedim omzuna küçük yumruklar geçirirken. Hızlıca kulağıma yaklaştı.
"Doğru söyle ne yaptın çocuğa? Yüzünde güller açıyor baksana. Aklıma kötü şeyler geliyor. Hm?" dediğinde bize bakan bir kaç üye ve görevliye çaktırmamak için sarılıyormuş gibi yaptım ve arkadan olabildiğince ensesindeki saçları çektim. Ardından dişlerimin arasından konuştum.
"Aramızda Jimin-shi. Aramızda..." deyip bıraktığımda acıyla bağırarak ensesini tuttu. Gerçekten tam bir vokalistti. "B-bu kıza yaklaşmayın! Tehlikeli bir yılan bu!" derken sonunu oldukça yüksek sesle söyledi. Haliyle herkes ona bakmıştı.
"Her zamanki Jimin işte ne bakıyorsunuz siz ona." deyip güldüm yalandan. "Size sürprizim var bırakın şimdi onu. Yah! Tae! Cidden inandın mı Jimin'e? Bırak onu diyorum bir şey yapmadım. Gören de kılıç yarası sanacak." dedim, sanki ciddi bir şeymiş gibi sevgili arkadaşıyla büyük bir ciddiyetle ilgilenen Tae'ye.
"Bir şey yapmadın mı? Ensemdeki saçlar kıçıma mı girdi? Nerede o saçlar ha?" diyerek ensesini gösterdi. Diğerleri da kahkahaya boğulmuştu.
Gülmekten dizlerimin üstüne düşmüş ellerimle yere kapaklanmıştım. Jimin'in abartması öyle komikti ki. En sonunda karnımı tuta tuta sakinleşerek çantama yöneldim ve onlar için özel hazırladığım orta büyüklükteki yarışma davetiyesini onlara tuttum. "Sürpriz!" diye bağırdım.
"Müzik yarışması okulumda olacak ve katılımcılardan biri de benim. Beni izlemeye gelirsiniz değil mi?" dedim yavru köpek gibi. Ve kartı onlara uzattım. Jin kartı incelerken onlardan bir cevap bekliyordum.
"O gün Run Bts çekimleri yok mu Hyung?" diye soran Jungkook'a baktım. Hayır ya olamazdı!
"Ne? Onu çektik ya bu hafta. Çekmedik mi?" dedi Namjoon. O kadar çok programları vardı ki sanırım kafası karışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️
Fanfiction[Tamamlandı] "Benim engellerim yok muydu sanıyorsun?! Bir tek senin mi vardı engellerin?!... Kolay mı oldu sanıyorsun?" dedi hala nefes nefeseyken. "Seni sevdiğimi kabullenmek? Kolay olmadı çünkü seversem hayatıma almak isteyecektim. Sence hayatım...