44. Bölüm ✨

854 61 33
                                    


__________

"Young benim şirkete gitmem gerekiyor, toplantı varmış. Sorun olmaz değil mi?" Hyun Ji unnie saatini kontrol ederken olumsuz anlamda kafamı salladım.

"Sorun değil unnie. Bir şey kalmadı zaten, gerisini ben hallederim. Yardıma geldiğin için sağ ol." deyip onu yolcu ettikten sonra kapıyı kapattım.

Gözlerimi boş evde gezdirdim; kablosu hala dışarıda olan çocuklardan aldığım elektrikli süpürge, su dolu kova ile bir vileda, bir kaç bez ve temizlik malzemesi vardı orta holde. Bu gün eşyalar geleceği için yatak odasını, oturma odasını ve mutfakta beyaz eşyaların konulacağı boşlukları temizlemiştik Hyun unnie ile. Bana çok yardımı dokunmuştu. Zaten 1 ay önce bu evden ayrılırken temizleyerek gittiğimizden dolayı, çok da kirli değildi ev. Ama yine de ihtiyacı vardı.

Telefonum çaldığında, mutfağın tezgahına koymuş olduğum telefonu alarak cevapladım alnımı silerken. Bu gün güzel bir banyo yapmalıydım.

"Efendim Jungkook?" Önce hışırtılar gelmişti. Sanırım merdivenden falan iniyordu.

"Young eşyalar 10 dakikaya gelirmiş. Ben de geliyorum şimdi oraya."

"Tamam, ben hallettim buraları." deyip kapattım telefonu.

Yaklaşık 10 dakika sonra önce Jungkook ve Namjoon gelmişti. Kapıyı açarak içeri girmelerini izlerken, Jungkook telefon ile görüşüyordu.

"Hyungim, oradan sağa dönsün araba. Ben geliyorum şimdi. Tamam." Telefonu kapatıp tekrar aşağı indiğinde, Namjoon ile kalmıştık.

"Vayy bee..." dedi, etrafta gözlerini gezdirerek. "Kardeşimin evini düzeceğimiz hiç aklıma gelmezdi. Hem de bizden önce." Güldüğü için gamzeleri kendini göstermişti. Sıcacık bir gülümseme sundum.

Aşağıdan gürültüler geldiğini duyduğumuzda kapıyı açtım ve kenara çekildim. Jungkook sırtı bana dönük bir şekilde içeriye girerek beni arkasına aldı.

"Gel Hyungim gel."

Koluna girerek, ona yaslandım ve iri yarı adamların eşyaları getirmesini izledim. Namjoon da kollarını önünde bağlamış arkamızda duruyordu. Jungkook arada, adamlara eşyaların hangi odaya gideceğini söylüyor, onlara yardımcı oluyordu. Şu an yanımda dünyaca ünlü Jeon Jungkook değil, evlenmek için evini düzen sıradan bir adam vardı.

Onu izlemekten dolayı ne adamlara bakıyor, ne de seslerini duyuyordum. Yan profilinden küpelerini izlerken aniden koluyla kafamı sararak geri çekildi benimle birlikte. Namjoon'un ayağına basmaktan son anda yırtmıştım.

"Young görmüyor musun adamı? Büyük eşya geliyor."

"Ha? Tamam." dedim sadece.

"Young iyi misin sen? Yorgun musun?"

"Yok değilim." diye mırıldandım. Bir süre yüzüme baktıktan sonra gülümsedi ve kulağıma eğildi.

"Nikah tarihini aldık." dedi, kıkırdayarak. Gülümsemem genişliyordu.

"Ne zaman peki?"

"Yarın öğleden sonra." Sesini alçak tutuyordu. Koluna daha çok girerek, kafamı koluna yasladım ve halıların duvara dikilmesini izledim. İşleri bitmişti.

"Bitti Jungkook-shi." dedim adam, ellerini birbirine çırparak. "Güle güle oturun."

Jungkook benden ayrılıp adama kollarını sardı. "Sağ olun." diyerek adamı yolcu etti.

Namjoon eve uğrayacağını söylemiş ve gitmişti. Ellerimi ağzıma götürerek odaları gezmeye başladım. Jungkook ise adamların açtığı ambalajları topluyor, orta hole koyuyordu. Bir evim vardı. Evimiz vardı.

KOMOREBİ -1- [JJK] TR ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin