26. Bölüm : Zehir

1.6K 159 14
                                    

Gözlerimi kendi odamda açtığım zaman Mark'a kızgındım. Veda bile etmeden bizi yollamış mıydı?

Pislik!

Soğuk ve kısa bir duşun ardından kot şort ve mavi bluz giydim. Beyaz sporlarımı ayağıma geçirip saçlarımı hızlıca taradım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra odamdan çıktım.

Bizimkiler büyük ihtimalle antrenman alanındaydı. Hızla onların yanına gittim.

Melany ve Alex, Jace ve Kathlan, Luke ve Collins çalışıyordu.

İşte! Burada olmamam için bir sebep daha...

"Selam." dedim yanlarına gidip.

"Selam." dediler hep bir ağızdan. Bakışlarım Jace'e döndü. Dik dik ona bakmaya başladım. En sonunda öfkeli bakışlarıma dayanamayıp bana baktı. "Gözlerinden çıkardığın ışınları üzerimde hissediyorum, Alanis. Tamam konuşalım hadi." deyip yanıma doğru yürümeye başladı.

O sırada gözümün önünden bir hançer geçti. Olduğum yerde durdum ve hançeri atan kişiye döndüm. Gözleri kanlanmış bir Koruyucu karşımdaydı. Siyah saçları birbirine girmişti. Ağlamaktan gözleri şişen bu kız bana nefretle bakıyordu.

"Amelia'yı öldürdün. O benim annem gibiydi. Beni o büyüttü. Ama sen onu hiç tereddüt etmeden öldürdün. " Bir kez daha kendime küfürler sayarken kıza göz devirdim. O sırada babam göründü. Yine de müdahale etmedi.

"Sana düello teklif ediyorum." Hançerini eline alıp bana uzattı. "Ölümüne..." dedi ürkütücü olduğunu düşündüğü bir sesle. Gözlerimi babama çevirdim. İfadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Anlaşılan tercih bana kalmıştı.

"Kes şunu, Lara!" dedi sertçe Luke. "Onu tanıyor musun?" diye sordum. Kafasıyla onayladı. "Üvey kız kardeşim ile tanış, Alanis." dedi öfkeli bir sesle. Kız büyük bir öfkeyle bana döndü.

"Kabul ediyor musun?" Herkes bana bakıyordu. Bunu kazanacağımı biliyordum. Ama kıza zarar vermek istemiyordum. "Bak, yalnızca üzgünsün. Düello falan yapmıyorum."

Arkamı dönüp gidecekken bana hançerini fırlattı. Onu umursamadan yürümeye devam ettim. Hançer arkamda oluşturduğum buzdan duvara çarpıp yere düştü.

"Acı..." diye fısıldadı. Elim istemsizce kalbime gitti. Dizlerimin üzerine düşerken nefes almaya çalışıyordum. Kız yavaşça yanına geldi. Parmaklarımı zorlukla hareket ettirip siyah dumanları ona göndermeye çalıştım. Ama acı o kadar yoğundu ki odaklanamıyordum.

Bir süre sonra öksürmeye başladım. Elimi ağzıma götürünce kan geldiğini fark ettim. Akciğerlerim sökülüyor gibiydi. "Onu öldürdün. Ben de seni öldüreceğim."

Güldüm. Ağzımdan kanlar akarken ve neredeyse nefes alamazken ölümün eşiğindeyken güldüm. Psikopat gibi görünüyordum. Kafayı yemiş gibi.

"Hadi durma." Etrafımda döndü ve saçımı tutup arkaya çekti. Hançeri boğazıma dayadı. Koruyucular'ın bir kuralıydı. Kimse sizi engellemez veya ayıramazdı. "Öldürsene..." diye tısladım.

Tam hançeri çekecekken elimden çıkan bir sarkı bedeni ile buluştu. Acıyla inleyip elindeki hançeri düşürdü. Ardından bedeni yere düştü. Sarkıt göğsüne girmişti. Yaşarsa benden nefret edenler listeme bir kişi daha eklemek zorunda kalırdım. Zaten yeterince kalabalıktı.

Zorlukla ayağı kalktım. Kesik kesik "Birini öldüreceksen direkt yap. Yoksa ölürsün." dedim tüm soğukkanlılığım ile. Kızı hemen revire götürdüler. Öksürük krizine girdiğim zaman dizlerimin bağı çözüldü. Kathlan beni hızla tuttuğu zaman onu ittim ve kan kustum.

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin