24. Bölüm : Depo

1.6K 146 6
                                    

"Alanis!"

"Alanis! Gözlerini aç lütfen!"

"Alanis!"

Zorlukla gözlerimi açtığım zaman öksürmeye başladım. En sonunda ağzımda dolan kanları tükürdüm. Neler oluyordu böyle?

Hareket etmeye çalışınca ellerimin ve ayaklarımın zincirlerle duvara bağlı olduğunu gördüm. Karşımda Jace, Kathlan, Collins, Alex ve Luke vardı. Onların burada ne işi vardı?

"Neler..." Konuştuğum zaman yine bir öksürük krizine girdim. Bir kez daha kan tükürüp onlara baktım. Hepsi kötü durumdaydı. "Neler oluyor?"

"Kaçırıldık." dedi Kathlan umursamaz bir ifade ile. "Peki vampir söylesene neden şu aptal zincirleri kırmamıza yardım etmiyorsun?" dedim tek kaşım havada. Gözlerini devirdi. "Güçlerimizi kullanamıyoruz. Bir şekilde engellenmiş. Hepimizinki..."

Elimden siyah dumanlar çıkmasını istiyordum. Ya da ateş ya da buz. Başıma keskin bir acı girince çığlık attım. "Güçlerimizi kullanmaya çalışınca da acı çekiyoruz."

"Uyardığın için saol, Jace." Gülümsedi. "Önemli değil, Alanis." Gözlerimi devirdim. O sırada kapı açıldı. Bir depoda tutulduğumuzu anlamıştım.

"Burayı hatırladın mı, Prenses?"

"Sen?" deyip öfkeyle zincirleri çekiştirmeye çalıştım. "Andım olsun ki buradan çıkar çıkmaz seni öldüreceğim!"

"Kardeşimi öldürdüğün için teşekkür etmiştim ama dedim ki. İntikam almak için bundan güzel bir bahane olur mu?"

Gözlerimi devirdim. Bu annemin katili sandığım adamın kardeşiydi. Hani öldürdüğüm için teşekkür eden psikopat.

"Ne istiyorsun?"

"Annem çok acı çekti. Kardeşimin öldüğünü öğrenince yani." İstemsizce gülmeye başladım. "Sana bir tavsiye. Git annenin kafasına sık. Çünkü ben öyle yaptım."

Şaşırdı.

"Ne? Annen ölüydü?"

"Ah! Ben de öyle sanıyordum. Ama ne demişler? Ölü olan ölü kalsın."

"Öyle bir söz var mı?" diye sordu boşluğuna denk gelen Luke."Bilmiyorum, Luke." dedim gülerek. Adam yüzüme yumruk attı. Ah! Yanlışlıkla yanağımı ısırmıştım. Ağzımda doluşan kanı yüzüne tükürdüm. Sonra kıkırdamaya başladım.

"İlk seferinde üzerine kusmuştum. Şimdi yüzüne kan tükürüyorum. Ne güzel karşılaşıyoruz biz? "

Lider üzerine bir bakış atıp yanındaki korumalardan birine işaret etti. Adam geldi. "Kathlan?" diye sordum tedirgin bir şekilde. "Efendim?" diye karşılık verdi. "Dişlerin sökülürse tekrar çıkma ihtimali kaç?" dedim bakışlarımı çantadan ayırmadan.

"Seninle aynı..." dedi sakince. "O zaman hepimize geçmiş olsun." dedim alayla.

"Sende başlayacağız, prenses ama önce tırnaklar. Ne de olsa alışıksın." Gülen yüzüm saniyeler için soldu. Tırnaklarımı çekerken attığım çığlıklar aklıma geldi. Her birinin çekilirken ki acısı. Tek tek. Yıllar önceki yerler sızlarken içimden şansıma defarlaca saydırdım.

" Sakın! " dedi Kathlan dişlerinin arasından. " Kurtulmak istiyorsan içlerinden birini öldür." dedi adam tek düze bir sesle. Ardından bana baktı ve silahını uzattı.

"O silahı alırsam ne yapacağımı bilecek kadar beni tanıdığını sanıyordum."

Güldü.

"Öyle ama akıllanmışsındır diye düşünmüştüm."

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin