33. Bölüm : Mezarlık

1.3K 129 13
                                    

Birkaç bardak hatta birkaç bardaktan fazla yuvarlasam da bir türlü sarhoş olamamıştım. Bazı kişiler ise çıkıp şarkı söylüyordu. Gözlerimi devirdim kendi kendime. Şarkıyı söyleyip neden rezil oluyorlardı ki?

"Sen de bir şarkı söylesene!" dedi Melany. İtiraz etmeme izin vermeden Kathlan kolumdan tuttu ve saniyeler içinde mikrofon elimdeydi.

"Hey, burayı dinleyin bi'." Birkaç kişi baksa da çoğunluk umursamamıştı. Sanırım alkol kanıma karışmaya başlamıştı çünkü öfkeyle bağırıp "BURAYA BAKIN LAN!" demiştim. Bardaki herkesin kafası merakla bana dönerken ofladım. "Arkadaşlarımın yoğun isteği üzerine bir şarkı söyleyeceğim."

Ritimden sorumlu olan kişilere söylemek istediğim şarkıyı söyledim. Kafaları ile onaylayıp çalmaya başladılar.

"Heaven only knows when I'm in hell
(Cennet sadece ben cehennemdeyken bilir)

None of my friends can even tell
(Hiçbir arkadaşım bile söyleyemez)

I wanna fucking die, but I never say it
(Lanet olsun ölmek istiyorum, ama asla söylemem)

Sick of getting high, but I do the same shit
(Kafayı yemekten bıktım ama ben de aynı şeyi yapıyorum)

I can't even cry, so I try to fake it
(Ağlayamıyorum bile, bu yüzden numara yapmaya çalışıyorum)

I hate it
(nefret ettim)

I pray to God, let me die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmeme izin ver)

I pray to God, let me die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmeme izin ver)

You're as sick as all the secrets you keep
(Sakladığın tüm sırlar kadar hastasın)

But the truth is, I don't wanna be me
(Ama gerçek şu ki, ben olmak istemiyorum)

I pray to God, let me die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmeme izin ver)

Now I'm waking up and I'm not dead
(Şimdi uyanıyorum ve ölmedim)

Living off the words I know you said
(Söylediğini bildiğim kelimelerle yaşıyorum)

I feel like I'm alive and I'm gonna make it
(Yaşadığımı hissediyorum ve başaracağım)

Maybe if I cry I don't have to fake it
(Belki ağlarsam taklit etmem gerekmez)

I'm giving up my pain, so you can take it
(Acımdan vazgeçiyorum, böylece sen alabilirsin)

I hate it
(nefret ettim)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

I'm as sick as all these secrets I keep
(Sakladığım tüm bu sırlar kadar hastayım)

But the truth is, I can only be me
(Ama gerçek şu ki, sadece ben olabilirim)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

I pray to God I don't die in my sleep
(Tanrı'ya dua ediyorum, uykumda ölmem)

And now I'm sick of all the secrets I keep
(Ve şimdi sakladığım tüm sırlardan bıktım)

I pray to God, let me die in my-
(Tanrı'ya dua ediyorum, bırak içimde öleyim...) "

Derin bir nefes alıp verdim. "Dinlediğiniz için teşekkür ederim." sahneden inip bizimkilerin yanına gittim. Masadaki şişeyi direkt kafama diktim. Ardından masaya sertçe çarptım. "Benim gitmem gereken bir yer var."

Kimse soru sormadı. Jace'e zaten zihnimi açıp nereye gideceğimi söylemiştim. Yanıma gelmeyi teklif etmedi. Çünkü bazı şeyleri yalnız atlatmamız gerektiğine inanıyordum ben.

Oradan çıkıp motoruma bindim. Son hız sürerken yüzüm buzdan bir duvarı andırıyordu. Kendime bile donmuş gibi hissediyordum.

Mezarlığa geldim. Yine aynı yerdeydi mezarı...

Ezbere bildiğim o yolu yavaşça geçtim. Yeniden keşfedercesine.

Ve sonra o ismi gördüm.

Amelia Barbra.

Uzun süren birkaç dakika boyunca yalnızca o isimle bakıştım. Sonra birkaç dakika daha. Ardından dudaklarımı hafifçe yaladım ve boğazımı temizleyerek konuştum.

"Sana öfkeliyim." diye mırıldandım. Ona da hak veriyordum aslında. Ne de olsa çocuklardan birinin diğeri yüzünden öldüğünü sanıyordu. Bir anneydi o bir zamanlar. İyi bir anne. Acı çekmişti ama keşke bana da acı çektirmeseydi.

"Kafamda konuşup duran bir ses var. Bana pişman mısın diye soruyor. Ben ise her defasında bilmediğimi söylüyorum. Aslında biliyorum ve bunu ikimizde biliyoruz."

Derin bir nefes verip kendimi mezarının yanına bıraktım. "Pişmanım elbette. Hele de anılarım geldikten sonra. Yine de bir parçam unutmuyor sözlerini. Neden bana komutan gibi davrandın ki? Sizi affetmem uzun sürmezdi. Bana yalnızca birkaç gün verseydin. Öfkeden kendimi yerdim sonra kavga eder ve barışırdık."

Derin bir nefes daha çektim içime. Çok ihtiyacım vardı buna. Bir şeyler değişiyordu içimde. Hissediyordum. Aradan geçen üç yıl değil de sanki son üç gündü bana ağır gelen. Bir şey boğazıma sarılıyordu ve beni boğmakla kalmıyor aynı zamanda yakıyordu.

"Seni seviyordum. Yemin ederim, anne. Seni her zaman sevdim ben. Karşıma çıkıp senin için nasıl bir hayal kırıklığı olduğunu söylediğin zaman bile seni seviyordum. Sadece ben öfkeli bir kız çocuğuyum."

Kendime hakim olamadan alayla güldüm. "Beni koruma bahanesi ile benden her şeyimi aldın. İşin sonunda ben de senden canını aldım." bir anda ayağı kalktım. Mezarlıktan çıkarken ona son kez baktım.

"Huzur içinde yat, anne."

***

Olan tüm o şeylerin sonunda her şeyin başladığı bu binaya dönüyor olmak ödül müydü yoksa ceza mıydı bilmiyordum. Hiçbir fikrim yoktu buna dair ve şu anda buna kafa patlatmayacak kadar yorgundum.

Direkt odama girip soğuk bir duş alıp uyumaya çalıştım. Yarı uykuya dalmış bir haldeyken aniden alarm çalmaya başladı. Küfrede küfrede gözlerimi açıp tavanım da yanıp sönen kırmızı ışığa baktım.

Hızla yataktan kalktım ve üzerime siyah bir deri pantolon, siyah bir askılı, siyah uzun kollu bir pelerin ve siyah deri botlarımı giydim. Saçlarımı hızla taradım ve hafif bir makyaj yapıp silahlarımı aldım. Odadan çıkıp babamın odasına koştum. Kapıdan girdiğimde bizimkiler beni bekliyordu. Yine...

"Kurtlar..." dediği tek kelime her şeyi anlamama yetmişti. Boreas'ı almak için geliyorlardı. Kararlı gözlerimi ikizime diktim.

"Seni almak için cesedimi çiğnemeleri gerekecek."

***

Nasıldı?

Beğendiniz mi?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin