6. Bölüm : Kendine Gel!

3.4K 246 20
                                    

Gözlerimi odamın camından aşağıya süzülen damlaya diktim. Bulutlardaki özgürlüğünden vazgeçip insanlığa yararlı olmaya çalışan aptal bir damla daha.

O gün kendimi boğarak uykuya daldığım zamandan beri uyumamıştım. Yaklaşık 3 gündür. Gözlerime bir damla uyku girmemişti. Hoş, uykum da yoktu zaten. Varsa da içtiğim kahveler sayesinde hemen yok oluyordu.

Saçlarım bana isyan çıkarmışlardı. Hepsi birbirine girmiş ve bir yerlerden fırlamışlardı. Göz altlarım morarmıştı. Gözlerimin akı kıpkırmızıydı. Tenim beyazlamıştı. Soluk duruyordum. Gözlerim ise ben gibi değildi.

Sanki avcıdan kaçmaya çalışan bir geyik gibi aynı anda iki tarafıda görmeye çalışıyorlardı. Öfkeli değildi. Korkmuş değildi. Üzgün değildi. Mutlu değildi. Hiçbir his yoktu. Yalnızca gri, koca bir çift boşluk.

Koltuğumdan kalkıp yemekhane gibi olan yere gittim. Kafe tarzıydı ya da lokanta.. Kendi kendime omuz silktim. Garson kız beni görünce her zamanki sert ve acı kahvemden getirdi. Birkaç dakika içinde masama doldular. Collins, Alex, Luke ve Jess.

Onları umursamadan kahvemi içmeye devam ettim. "Daha ne kadar böyle sürecek?" diye sordu Jess. Gözlerimi ağır ağır gözlerine kaldırdım. "Ben ne kadar istersem..."

"Seni şu anda pataklayabilirim." elimde olmadan güldüm. Komikti. "Bu halimle bile seni yenerim, Jess. Üç günde hiçbir şey yapamazsın."

Gözlerini devirdi. "Ben daha önce de eğitim alıyordum, Alanis."

İşte uzun zamandan sonra ilk kez gerçek bir tepki gösterdim. Şaşkınlıktan gözlerim açılmıştı. "Sen? Bana neden anlatmadın?"

"Hep bir şeyler saklayan sen olma diye. Bir de sürpriz yapmak istemiştim."

Cevap vermedim. Sessizliğimi fırsat bilip hemen laf arasına sıkıştırdı. "Ayrıca Alex de iyi bir eğitmen." Ölümcül bakışlarımı Alex ile birleştirdim. "Ondan uzak dur, Grey. Yemin ederim canını okurum."

"Hep senin yüzünden kısmetim kapanıyor!" dedi isyan ederek Jess. Tek kaşım havada ona baktım. "Tamam, kızma." dedi teslim olur bir ifadeyle. Grey yalnızca gözlerini devirdi.

"Hadi seninle bir düello yapalım."

"Hayır, Jess."

Kahvemi ağzıma götürünce soğuduğunu fark ettim. Ağzıma helen iğrenç tatla yüzümü buruşturdum. Ardından bardağı sertçe masaya bıraktım. Bunu fırsat bilen Jess koluma asıldı ve beni çekmeye çalıştı.

"Hadi!"

"İstemiyorum, Jess."

"Hadi ama Fıstık!" dedi inat ederek. Beni çekiştirmeye devam etti. Zorla asansöre bindirdikten sonra ofladım. Aşağıya indiğimiz zaman gözlerimi devirdim. Jess karşıma geçti ve dövüş pozisyonu aldı. Bir kez daha gözlerimi devirdim.

"Devirme o gözlerini!" Hızla üzerime geldi. Tam yumruk çıkacakken kaçtım. "Yavaşsın." dedi ve karnıma tekmeyi geçirdi. Sendeleyip popomun üzerine düştüm. Jess gülerken gözlerimi devirdim.

"Beni rahat bırak, Jess." deyip ayağıya kalktım. Ve gitmeye hazırlandım. O sırada ayağıma çelme taktı ve yeri boyladım. "Bu musun yani? Bu kadar mısın, Alanis? Bittin mi yani? Hemen pes mi ediyorsun?"

Son derece ciddi bir ifade ile bana bakıyordu. "Kendine gel, Alanis Adrieenne Barbra!" dedi sertçe. Zorlukla yerden kalktım. "Jess, bana karışma. "

Yüzüme attığı yumrukla sendeledim. Dudağımı patlamıştı, gerizekalı. Ağzımdaki kanı yere tükürdüm. "Jess!" dedim uyarır bir tonda. Umursamadan bir yumruk daha attı. Yine kan tükürdüm.

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin