25. Bölüm : Ölmek...

1.7K 159 18
                                    

Ölmek neydi?

Yaşamın sonu mu? Nefesiniz kesilmesi mi? Yoksa hevesinizin sönmesi mi?

İnsanoğlu ölmek için dünyaya geldi. Her yıl doğum günümüzü kutluyoruz ama her yıl ölüm günümüzü de yaşıyoruz. Ölmek için yaşarken neden ölümden korkuyoruz ki? Bu yanlış değil mi?

Tanrı bizi ölmemiz için yaratmadı mı?

Ölüm hayatın bir gerçeği. Görmezden gelinen bir gerçek.

Ansızın gelir ve sizi alırdı. Sizi alır ve götürürdü. Sevdiklerinizden ayırırdı. Onları sizsiz bırakırdı. Ama onlar da bir süre sonra alışmıyor muydu?

Unutulmuyor muydunuz?

Elimdeki silahtan çıkan mermi Lider'in omzuna saplanmıştı. Birkaç saniyelik şaşkınlıktan sonra adama işaret verdi.

"Kızı öldür."

Adam tetiği çekecekken elimdeki silahı adama fırlattım. Adam kafasına aldığı sert darbe ile yere yapıştı. Hızla eğilip botumun altındaki bıçağı aldım ve Lider'i kendime çekip bıçağı boğazına dayadım.

"Hareket ederseniz ölür." Bıçağı boğazına daha çok bastırınca adamlar geri çekildi. Lider'in kulağına fısıldadım.

"Söyle. Çekilsinler."

"Çekilin!" dedi sertçe. Adamlar geri çekilince silahlarını attılar. "Zincirleri çözün."

Adamlar tereddütte olsalar bile hepsinin zincirlerini çözdüler. Sonra bizimkiler benim de zincirlerimi çözdüler. Alayla güldüm. "Ne sandın? Kendimi öldüreceğimi falan mı?"

Soğuk bir kahkaha attım.

"Ölümüm bu şekilde olmayacak, Lider. Daha acılı olacak. Hayal edemeyeceğiniz bir acı çekeceğim. Acılı hayatımı acılı bir ölüm bitirecek. Bir gece yarısı, ay ışığı altında kirli kanım beyaz karlara dökülecek. Yalnız öleceğim, Lider. Yalnız doğdum, yalnız yaşadım ve yalnız öleceğim. " dedim herkesin duyabileceği bir sesle.

" İlk önce kollarımı kırılacak. Sonra bacaklarım ardından yüzüme kezzap dökülecek. Kim olduğumu asla bilemeyecekler. Yetmeyecek. " Buz gibi sesle konuştum.

" İlk önce bol miktarda baz içirecekler. Sonra asit. İçten beni öldürecekler. Sonra yakacaklar ama ölmeme izin vermeden söndürecekler ve o son hamleyi yapacaklar. Her yerime kesikler atacaklar. Acılar içerisinde tek başıma öleceğim. Kimsenin ruhu duymayacak. "

Kimse bana cevap vermedi. Bizimkiler şaşırmıştı.

" Elbette bunu engelleyebilirim. Ama benim seçimim bu olmayacak. Çünkü engellersem ne olacak biliyor musun?"

Kıkırdadım. " Katliam... Eğer engellenirse çok büyük bir katliam olacak. "

" Katliam mı? "

"Katliam... Benim tarafımdan çıkan bir katliam. Kimseye tahammül edemeyeceğim bir katliam. Kimsenin beni durduramayacağı bir katliam. İnsanlığın sonu olacak bir katliam."

"O zam-"

Bıçağı bastırdım. "Onlara söyle yol açsınlar."

Bu konuyu konuşmak istemiyordum. Nasıl öleceğimi zaten biliyordum. Nerede ve ne zaman öleceğimi bildiğim gibi. Bu bir bedeldi. Tıpkı diğerlerinin ne zaman, nerede ve nasıl öleceğini bildiğim gibi.

Adamlar önümüzden çekilirken hepimiz depodan çıktık. Aniden Mark'ın karşımda belirmesi ile gözlerimi devirdim. "Geç kaldın, Mark."

"Saniyesinde geldin, Adrienne. Mesajı alır almaz yani."

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin