2. Bölüm : Seç!

5.4K 354 58
                                    

Gözlerimi parlak yeşillerle birleştirdim. Gri gözlerim yavaşça kısıldı. O az önce beni arabasına mı davet etti? "Siktir git, Collins." deyip yürümeye devam ettim. Kolumdan tutup durdurdu beni. "Hasta olacaksın."

"Seni ilgilendirmez, Collins. Git başımdan." deyip kolumu çektim. Hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Yanımdan hızla arabası ile geçti ve yerdeki su birikintisi üzerime sıçradı.

"Şerefsiz piç! Seni ele geçireyim bir derini yüzeceğim Col-"

Enseme yediğim sert darbe ile gözlerim karardı ve beton zemine düştüm.

***

Gözlerimi zorlukla araladığım zaman acıyla inledim. "Ah!"

Başım, ensem ve hatta beynim zonkluyordu. Tanrım... Kulaklarım uğulduyordu. Görüşümü netleştirmek için birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Bok gibi hissediyordum. "Kızım?"

"Baba?" dedim koca bir şaşkınlıkla. O neden buradaydı? Hayır, biz neredeydik? Etrafıma bakınca karşımda babam ve Jess'in benim gibi zincirlendiğini fark ettim.

Eski ve terk edilmiş bir depodaydık. Bazı yerlerde kan lekesi olduğunu düşündüğüm lekeler vardı. Ortam küf ve ceset kokuyordu. Tanrı aşkına! Burada neler oluyor!?

"Jess! Jess, uyan!" diye bağırdım endişeyle ama sesi çıkmadı. Büyük ihtimalle hala baygındı.

"Baba, burası neresi? Neredeyiz biz?" diye sordum hızlıca. İç çekti.

"Kaçırıldık kızım. Kur-"

"Demek uyandı, Koruyucu Prensesimiz! İyi uyudunuz mu, leydim?"

Kafamı sesin olduğu yere çevirdim. Ardından gözlerimi kısarak onu inceledim. Sarı, soluk saçları vardı. Mavi gözleri öfkeli bakıyordu. Ellerindeki kan lekeleri birinin çok şanssız olduğunu gösteriyordu. Uzun boylu ve kaslı bir yapısı vardı.

Bu adam neden bana bu kadar tanıdıktı?

"Seni tanıyor muyum?" diye sordum düşünceli bir sesle.

"Tanışmadığımıza eminim." dedim kendinden gayet emin bir sesle. Düşün, Alanis. Düşün!

Katil.

Tek kelime, iki hece ve beş harf... Gözlerim anında kocaman oldu ve zincirlere rağmen ona atılmaya çalıştım.

"Seni piç kurusu! Şerefsiz! Seni öldüreceğim! Andım olsun ki seni öldüreceğim!"

Nefret dolu bakışlarla ona bakıyordum. Bu, o adamdı. Annemi öldüren kişiydi.

"Seninle hiç tanışmadım, küçük kız."

Alayla karışık öfkeyle güldüm ve o gün dediklerini tekrar ettim.

"Seni uyardık Amelia. Bizi dinlemedin. Sizin sonunuzu getirdi. Onu korumamalıydın."

Babam şaşkınca bana baktı. Adamın da jeton sonunda düşmüş olacak ki sırıtmaya başladı. "Annemi öldürdün! Onu gözlerimin önünde öldürdün! Onu öldürdün, seni şerefsiz! Onu öldürdün!"

Jess o sırada uyanmıştı ama yalnızca bağırışlarımı dinliyordu. "Seni adi köpek! Piç kurusu! Bırak beni! Hepinizin soyunu kurutacağım! Duydun mu beni?"

Yüzüme tokat atacağı sırada elimi sertçe ısırdım. Bırakmaya niyetim yoktu. Kopsa umrumda değildi. Adamın acı bağırışı depoda yankılandı. Gözyaşlarım ve adamın elinden süzülen kanlar birbirine karışıyordu. Dişlerim keskindi ve bu ilk kez bu kadar hoşuma gitmişti.

Aniden içeriye adamlar doldu ve lider olduğunu düşündüğüm adam saçımı çekerek adamın elini bırakmama sebep oldu. Ağzımdan süzülen kanlara rağmen güldüm.

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin