15. Bölüm : Adrienne...

2K 179 19
                                    

Alanis'in bayılmasından birkaç gün sonra, Alanis'ten...

Gözlerimi yorgunlukla açtığım zaman bir odadaydım. Oysa ben Koruyucular binasında her zamanki revir odasında uyanmayı beklemiştim. Hatta bundan o kadar emindim ki. Bir kez daha hayal kırıklığına uğrarken dişlerimi sıktım.

Bakışlarım etrafta gezinirken kaşlarım çatıldı. Buraya nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Son hatırladığım bir köşeye düşüp bayıldığımdı. Kim beni buraya neden getirmiş olabilirdi?

Zorlukla bedenimi yataktan kaldırmaya çalıştım ama yatağa geri düştüm. Aniden vuran acı dalgası ile inledim. O sırada siyahlar içindeki odanın kapısı açıldı.

"Uyanmışsın. Efendiye hemen haber vereyim." dedi bir kız. Beyaz kıyafetleri vardı. Geldiği gibi saniyeler içinde yok olurken ofladım. Ben buradan nasıl çıkacaktım şimdi? Her yerim ağrıyordu ve bir saniye.

Neden bacaklarımı hissetmiyordum?

Korkuyla bacaklarıma baktım. Cidden neden hissetmiyordum? "Şoktan dolayı..." dedi bir and karşımda beliren adam. Simsiyah dağınık saçları ve parlak mavi gözleri vardı. Bir de arkasında o her konuştuğunda dalgalanan gölgeler.

Gözlerimi devirdim. "Düzelip düzelmeyeceğini söyle." dedim soğuk sesimle. Adamın buz gibi ifadesinde oynama olmadı. "Zaman gösterecek."

"Umut var mı peki?" diye sordum merakla. Artık benim için umut var mı?

"Yoksa ne olacak?" diye sordu. İstemszice acı bir şekilde güldüm. "Ayaklarım olmadan nasıl intikam alırım?"

"Ben alırım senin yerine." Gözlerimi devirdim. Yine. "Ben almadıktan sonra intikamın bir anlamı olmaz. Ayrıca karşılıksız hiçbir şey yapmazsın. Kimse yapmaz." dedim düşünceli bir sesle.

Gözlerimi parmaklarıma dikmiştim. Onlar yüzünden eğer bir daha yürüyemezsem? Elimde bir buzdan sarkıt oluşturdum. En azından güçlerim hala çalışıyordu. Elimde evirip çevirdim.

Sivriydi. Kalbime saplasam saniyeler içinde ölürdüm. Sarkıtı direkt kalbime yönelttim. Tam ucunda durdum. İntihar edecek kadar aciz miydim? O kadar güçsüz müydüm? Yoksa başaramayacak kadar korkak mıydım?

Buzumu ellerimde eritirken ofladım.

"Lanet bir korkağın tekiyim!" dedim öfkeyle. Sağ bacağıma bir tane geçirdim. Ellerimden destek alıp sırtımı yatağın başlığına yasladım. Derin nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

"Sakin ol ki bir yolunu bul." dedim kendi kendime odanın içindeki meteoru yok sayarak. Sonunda sakinleştiğime kanaat getirince kafamı kaldırıp adama baktım.

"Şimdi açık açık konuş. Tekrar yürüyebilir miyim?" dedim sakin ama sabrımın sınırlarında olan sesimle. Azcık gülümser gibi olduğunu gördüm ama zaten hemen yok oldu. Büyük ihtimal yanlış görmüştüm.

"İki dakika bekle." Bir şeyler söyledi büyü dilinde ve içeriye bir kadın girdi. Hayır, içeride belirdi. "Yürüyebilir mi?" diye sordu adam ifadesiz bir sesle. Kadın gelip birkaç şey mırıldandı. Büyü dili olmalıydı.

Elini bacaklarıma koydu. Hiçbir kıpırdama olmadı. En ufak bir his bile olmadı.

"Yürüyemez." dedi kadın soğuk bir şekilde ve ortadan kayboldu. Derin ama titrek bir nefes alıp kafamı duvara vurdum. Birkaç kez aynı şeyi yaptım. Ama lanet beynim durmuştu.

"Bir işime yaramazsın." Ufak bir kahkaha attım. Yaramaz mıydım? Belki fiziken evet, işine yaramazdım ama hey, Koruyucular hakkında bir sürü şey biliyordum. Bunları onunla zevkle paylaşabilirdim. "Ah! Emin ol benden çok işine yarayan birini bulamazsın."

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin