17. Bölüm : Jace

2K 168 43
                                    

3 yıl önce, Alanis gittikten hemen sonra, Melany White...

Gitti. Buna inanamıyordum. Hiç düşünmeden gitmişti. Bizi bırakmıştı. Nasıl bu kadar bencil olabildi? Nasıl hepimize hesabı kesebildi? Ona öfkeliydim. Hem de hiç olmadığım kadar.

Jace tam peşinden gidecekken kolunu tuttum. "Onun seçimiydi." dediğim zaman bana inanamıyormuş gibi baktı. Kolunu sertçe elimden kurtardı ve ilerlemeye başladı. Luke durdurdu bu sefer. "Onu engelleyemezsin, Jace. Çok öfkeli ve nefret dolu. Adalet Meleği olduğunu söyledi! Duymadın mı?"

"Sizi aptallar! Ben zaten bunu biliyordum ki!" dedi Jace öfkeyle. Elbette biliyordu ama bize bunu söyleme gereği duymamıştı. Şimdi ise onu bırakmıyor oluşumuz onun canını yakıyordu.

"Şimdi bırak kolumu, Luke. Alanis'i yalnız bırakmadım ve bırakmayacağım."

"Abi, yapma." diye mırıldandım. "Sen ne dediğinin farkında mısın, Melany? Alanis gitti! Ona yalan söyledik diye. Yıllardır acı çekmesine göz yumduk diye. Katile dönüşürken ona dur demedik diye. Bu bizim suçumuz ve ben onu yalnız bırakmayacağım. Tıpkı uzun zaman önce beni yalnız bırakmadığı gibi. "

Abim ve Alanis arasında her zaman bir türlü anlayamadığım bir ilişki olmuştu. Birbirlerine fazlasıyla bağlıydılar. Ama bir kardeş, bir dost ya da bir sevgili gibi değil. Onlar çok daha fazlasıydı ve bu oldukça tuhaftı.

Dediklerine gelince bence abim haksızdı. Amelia onu korumaktan başka bir şey yapmamıştı. Onu korumaya çalışıyorduk, o kadar. Ama o bencilce bizi bırakıp gitmişti. Nasıl bunu yapabilirdi!?

"Alani-"

Amelia "Bizi bırakan birinin adını anmak yasak! Ona en büyük ceza unutulmak olacak!" diye abimin sözünü kesti. Jace ona inanamıyormuş gibi baktı. "O senin kızın!" dedi tiksinir bir ifade ile.

Amelia "Koruyucular her şeyden önce gelir." dedi duygusuz bir sesle. "Ne?" dedi şaşkınlıkla Jace. Kafayı yiyecekmiş gibi duruyordu. Elini sertçe saçlarına daldırıp zaten dağınık saçlarını biraz daha dağıttı. Sonra aniden bağırdı.

"Lanet düşüncelerinizi kesin!" Gözleri beyaza dönmüştü. Öfkeden güçlerinin kontrolünü kaybediyordu. Ayağını sertçe kapıya vurdu.

"Düşünmeyi kesin dedim." diye kükredi adeta. İstemsizce yerimden sıçradım. Bir anda gözleri parlamaya başladı. Ona saçları da eşlik edince şaşırdım. Açık sarı saçları vardı. Hatta Alanis arada ak saçlı diyerek dalga geçerdi. Beyaza yakın saç rengi ve parlak mavi gözleri ile son derece yakışıklı bir yapısı vardı abimin. Şu anda o saçları parlıyordu.

"Susun!" diye bağırdı tekrar ve biz hariç tüm Koruyucular yere yığıldı tek tek. Bayılmışlardı. Hepsinin zihnine aynı anda hükmedip bayıltmıştı. Korkunç derecede büyük bir güç ve hepsi Alanis gitti diye açığa çıktı.

"Özür diledim. Özür dilerim, Alanis. Seni koruyamadığım için özür dilerim." dedi kendi kendine. Burnu kanamaya başladı. Üzerinde siyah tişört ile burnundaki kanı sildi. "Ona neden bu kadar değer veriyorsun ki? Bizi bırakıp gitti, Jace. Biz yalnızca onu korumaya çalışıyorduk. O, neden senin için bu kadar önemli Jace?"

Sorularıma cevap vermemesi bizi gererken Derek konuştu. "Yardım lazım olursa beni bul, Jace. Alanis'e arkamı dönmeye niyetim yok. O, olsa bana arkasını dönmezdi." dedi kendinden emin bir sesle ve abimin omzunu dostça sıkarak binaya geri girdi.

"Beni de listeye ekle, Jace. Alanis olmadan bana laf sokacak kimse olmuyor." dedi Alex alayla karışık ciddiyetle. Sonra o Derek'i takip etti.

"Alanis'e çok şey borçluyum, Jace. O bilmese de her şeyden önce hayatımı. O benim için çok değerli. Ölen kız kardeşim gibi. Bir şeyler olursa beni bulursun. Ben onu aramaya başlayacağım." dedi Kathlan ve vampir hızı ile buradan ayrıldı.

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin