8. Bölüm : Adalet Meleği

2.8K 215 48
                                    

Çocuk her ne kadar korksa da geri adım atmamakta büyük bir ahmaklık ile kararlıydı. Ona acımış  bir şekilde gülümsedim. "Yazık olacak." Ve yaktığım pet şişeyi kasıklarına bastırdım. Bezin altında bile çığlığını çok net duymuştum. Luke elimi çekene kadar durdum.

"Benim bile canım yandı, Alanis." dedi yüzünü buruşturup. Alayla gülüp çocuğa döndüm. "Konuş." dedim korkutucu bir sesle. Çocuk ağlayarak kafası ile onayladı. Aptal, bu acıya gerek olmadan konuşamaz mıydı?

Ağzındaki bezi çıkardım. "Bakın ben bir şey bilmiyorum." dedi kekeleyerek. Bezi ağzına tekrardan tıktım. Ardından bir şişe su aldım. Elimi saçlarına daldırdım. "Saçların yumuşakmış. Hangi şampuanı kullanıyorsun?" diye sordum oldukça normal bir şekilde.

Collins kıkırdadı. Tek kaşım havada ona bakınca ellerini teslim olurcasına yukarı kaldırdı ama bıyık altından gülmeye devam ediyordu. Onun bu hali tebessüm etmeme neden oldu. "Ne var yani? Ben de kızım."

"Biliyorum. Yine de komik geldi." ve bu kez ben gülmeye başladım. "Aslında şimdi düşününce bana da komik geldi."

İkimizde aynı anda koca bir kahkaha attık. Diğerleri neyin bu kadar komik olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Tekrar çocuğa döndüm. Yüzümdeki gülümseme silinirken karanlık yine zihnimi ele geçirdi.

"Canım sıkılıncaya kadar direnebilirsin ama canım sıkılınca ölmek için yalvaracaksın."

Saçlarını geriye çektim ve şişedeki suyu ağzına tıkadığım bezin üzerine boşalttım. Boğuluyordu. Kırmızı olmaya başlayınca suyu kesip kafasını öne eğdim. Bezi ağzından çıkarıp yere attım.

" Kanının tadı nasıl? "diye sordum merakla. Elimi gelişigüzel havada salladım. " Sadece meraktan soruyorum bu arada. Belki de vampir arkadaşım olduğu içindir."

Kathlan aklıma gelince iç çektim. "Onu özlüyorum biliyor musun? Jess haricinde dibine kadar güvendiğim tek arkadaşımdı. Şimdi nerede, ne yapıyor onu bile bilmiyorum." dedim çocuğa. Oysa çocuk can çekişiyordu. Kafasını kaldırıp yüzüne yumruk attım.

"Konuş şerefsiz!"

Ardı ardına defalarca vurdum. Tüm hıncımı bu hainden çıkarırcasına. Bir çift kol beni sıkıca belimden tutup çekerken tüm gücümle  debelendim. "Bırak! Bırak beni, Collins!" dedim sertçe. O ise beni daha çok sardı. Kendimi dizlerimin üzerine bıraktım. O da benimle birlikte yere çöktü.

Kendime hakim olamayıp ağlamaya başladım. Tüm bu tempo bana çok fazla geliyordu. Kaldıramıuormuşum gibi hissediyordum. Sanki bu yükün altından kalkmam imkansızmış gibi geliyordu. Kafamı çekip göğsüne yasladı. "Şşşttt..."

Saçlarımı okşadı yavaş yavaş. Şefkatle yaklaştı bana. Ona onun kalbini kıracağımı söylemem gerekiyordu. Benim kalbim tek bir kişi için hızlanmıştı ve büyük ihtimalle sadece onun için hızlanacaktı. Yine de bunu yapmadım. Ona dur demedim.

"Kendimden nefret ediyorum. Bu yüzden dövüşmek istemedim." diye fısıldadım. Jess'e bu yüzden karşılık vermemiştim. Kendimi cezalandırmak istemiştim. Yoksa bana dokunamazdı bile. "Sorun yok. Sorun yok, Alanis. Kötü bir dönemden geçiyorsun."

Daha çok ağladım. Bana karşı bu kadar iyi olması beni deli etti. "Bir insanı öldürdüm." diye fısıldadım. Bir canı aldım ve ellerime kan bulaştı. Yalnızca on sekiz yaşındaki bir kızım. Bir anda bu dünyaya sürüklendim ve daha ilk günden can aldım. Ve hepimiz biliyorduk ki bunun devamı gelecekti.

"Kötü biri değilsin, Alanis. Pişman oluyorsun ve bu kötü bir olmadığının en büyük göstergesi. Sana tüm bunlar geçecek demeyeceğim. Çünkü ne yazık ki geçmeyecek ama söz veriyorum, Alanis. Bir dahaki sefer bu kadar acıtmayacak ve evet, ne yazık ki bir dahaki seferler hep olacak." dedi sakinleştirici bir ses tonu ile.

Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin