"Kızıma bir daha el kaldırma!"
Bu ses, bu görüntü, bu his. Hayal görüyorum. Evet, kesinlikle hayal görüyorum. Net yani, hayal görüyorum. Hatta delirdim. Kesin kafayı yedim.
Başımhala yere dönüktü.
Arkana bak.
İçimdeki o sese deli gibi uymak istiyordum. Tokatın mı yoksa annemin sesini duymanın verdiği şoktan mı bilmiyorum ama kıpırdayamıyordum. Hareket kabiliyetimi kaybetmiştim.
Beynim ve kalbim gibi bedenim de donmuştu. Tüm vücudum kaskatı kesilmişti. İşlevini yitiren uzuvlarım beni daha fazla taşımadı ve yere doğru düşüşe geçtim. Ama o anda her iki kolumdan tutuldum.
İşin garipliğini sonra düşünecektim. Bir tarafımda Derek bir tarafımda Kathlan vardı. İkisi de beni tutarken birbirlerine ölümcül bakışlar atıyordu.
"Amelia!" diye bağıran babamla gerçek dünyaya döndüm. Babam anneme sarıldı evet ama ben hala kıpırdayamıyordum.
"O öldü." Ağzımdan çıkan tek söz buydu. "O öldü. Gözlerimin önünde öldü. Hayır. O yaşayamaz. Bu imkansız."
Gözlerimi sımsıkı kapatıp iki yana salladım. "Lanet bir rüya! Sadece bir rüya." dedim kendimi ikna etmek ister gibi.
"Kızım?" Ses çok yakınımda geliyordu. Sanki tam karşımdaydı. Hayır! Kafamı şiddetle iki yana salladım. "Gördüm. O öldü, Alanis. O öldü." Boşuna uğraşıyordum. Nefesini yanımda hissederken nefesim düzensizleşmeye başladı. Panik atak geçirecektim.
"Yalnızca bir hayal. Odaklan Alanis. Yalnızca bir rüya."
"Kızım..." Yanağında elini hissetmem ile aniden bacaklarıma bir güç geldi ve irkilerek geri çekildim. Gözlerim eş zamanlı olarak sonuna kadar açıldı. Oradaydı işte. Karşımdaydı. Yaşıyordu. Nefes alıyordu. İyiydi. Ama ben ölüyordum. Nefesim kesiliyordu.
"Öldün. Öldüğünü gördüm. Kendi gözlerimle gördüm. Seni vurdu. Öldün sen. Her sene mezarına gittim Yaşıyor olamazsın. Bu imkansız. " diyerek kendi kendime sayıklamaya devam ettim.
"Gördüklerin yalnızca birer oyundu kızım. Seni korumak zorundaydım. Seni korumak zorundaydık." dediği zaman babama döndü bakışlarım.
"Biliyor muydun?" diye sordum büyük bir korkuyla. Bilmemesi için o an her şeyimi verebilirdim. O an bana hayır demeliydi. Onun yerine gözlerini kaçırdı.
Ben ise bir kez daha parçalandım.
"Siz?" diye diğerlerine çevirdim bakışlarımı. Hiçbiri cevap vermezken nefesim darlandı. Panik atak bu kez cidden gelmişti ve oksijensizlik hiç iyi bir şey değildi.
Hepsi biliyordu. Hepsi. Bir adım geri çekildim. Annem bana doğu gelince elimi havada savurdun ve önüne buz dikitleri çıktı. Yerden yükselen kazık gibi buzlar önüme set çekti.
"Uzak dur! Benden uzak dur!" Güçler umurumda değildi. Lanet genlerini istemiyordum. Her gün öldüğümü görüyorlardı ama ses çıkarmamışlardı. "Kızım bak seni koru-"
"Kapa çeneni lanet olası!" diye bağırdım. Dizlerimin üzerine çöküp elimle yerden destek alarak nefes almaya çalıştım. "Panik atak geçiriyor!" dedi Melany. Hepsinden nefret ediyordum. O kadar nefret ediyordum ki ben bile şaşırmıştım. Kafamı kaldırıp nefret dolu gözlerle onlara baktım.
"Hepinizden nefret ediyorum!" dedim saf nefretle. Kesik kesik nefes alıyordum ama konuşmaya devam ettim.
"Gözlerinizin önünde her gün öldüm ben. Hayatımda ilk kez birini öldürdüm. Senin katilin sandığım için. Her saniye seni özledim. Babamı özledim. Çocukluğumu aldınız. Sevgimi aldınız. Benden her şeyimi aldınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK
Fantasía#Vampir 1. Sırada #Gerilim 81. Sırada #Koruyucu 1. Sırada #Savaş 36. Sırada #Kurtadam 3. Sırada #Korku 77. Sırada Suçluluk, görüp görebileceğiniz en güçlü duygudur. Sizi içten içe tüketir ve hiç davranmayacağınız bir şekilde davranmanıza sebe...