3 yıl önce, Alanis gittikten 1 ay sonra, Jace White...
Birine daha önce hiç değer verdiniz mi? Hayır, yanlış soru.
Birine daha önce kendinizden çok değer verdiniz mi? Her şeyinizden vazgeçecek kadar değer verdiniz mi? Hiç kimseniz olan biri var mı? Hiç kimsenizin olmadığı bir anda gelen ve sizin hiç kimseniz olan biri? Sizi karanlıktan çeken ve size bir amaç veren biri?
Benim oldu.
Alanis. Onunla tanışma hikayemiz hiç hoş değil aslında. Keşin tekiyken bile bana değer veriyordu. Alanis onunla ilk konuştuğum andan beri bana değer veriyordu. Ancak ben ona çok daha öncesinden değer veriyordum. Onu tanıdıktan sonra ise her şey daha da değişti.
Değişti ve derinleşti.
***
Gecenin bir yarısı bir evin kapısını çaldım. Kahrolası ev çok tanıdıktı ama kime ait olduğu hala anlayamamıştım. Neredeyim onu da bilmiyordum. Kim olduğumu da hatırlamıyordum. Aklımda yalnızca iki şey geçiyordu.
"Sigara ve ot..."
Kapıyı uykulu bir kız açtı. Kız bir yerlerden tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordum. Kimdi ki bu kadar tanıdık gelen kız? Ve gözleri... Tanrı şahittir o gözlere bakarak ölebilirdim.
"Buyrun?"
"Sigaran veya otun var mı? Lütfen var de. Çok ihtiyacım var."
En azından kendimi çok az da olsa kontrol edebiliyordum. Hala kafam yerindeydi ama büyük ihtimalle yakında kriz geçirirdim. Buradan hemen gitmeliydim. Tiryaki olmaya yakındım ve sigaram az önce bitmişti. Bununla birlikte otum da kalmamıştı. Acayip bir şekilde sinirliydim.
"Jess'i tanıyor musun?" diye sordum pek düşünmeden. "Ben Jace. Abisiyim."
Kız şaşkınlıkla bana bakarken istemsizce kızın düşüncelerini duymaya başladım.
'Sigara mu? Ot mu? Jess'in abisi Jace. Tabii ki Jess bahsetmişti ve Tanrı aşkına! Çocuk fotoğraflardan daha yakışıklı.'
Gülmeye başladığım zaman hızla kapının arkasındaki montunu ve anahtarları aldı. Ardından hızla ayakkabılarını giydi ve kolumdan çekiştirmeye başladı. "Hey! Ne yaptığı-"
"Kapa çeneni! Seni tanımıyorum! Şu anda neden buradayım onu bile bilmiyorum! Yalnızca içimden bir ses sana yardım etmemi söylüyor. Tanrım! Jess kesin beni öldürecek!"
Beni daha fazla çekiştirmeye başladı. Sinirlenmeye başlıyordum. Bu kız kimdi de beni böyle çekiştirebiliyordu? Ne hakla!?
" Hah! Geldik! "Kız hızla kapıyı çalmaya başladı. Ardından kızıl saçlı biri kapıyı açtı. Beni güzel kardeşim. Melany. Bir süre şaşkınlıkla gri gözlü kıza baktı. Sonra gözleri beni buldu.
"Jace! Tanrım, ne bu halin?"
"Gece gece kapımı çalıp sigara istedi."
"Ne? Abi seni mahvedeceğim. Biliyorsun değil mi?" dedi Melany ters bir sesle.
"Bana sigara veya ot verecek misiniz artık?"
"Ya abi saçmalama! Gel buraya!" dedi Melany. Beni hızla içeri çekti. "Me-Jess?" son anda düzeltim. Demek ki kız... Kız, Liderin kızı mıydı? Lider öğrense kesin ağzıma sıçar!
Ama önce...
Sigara ve ot...
"İçeri gir! Ben sana göstereceğim sigarayı da otu da!"
İçeri istemeye istemeye girince kızın şaşkın bakışlarını gördüm. Çok masum duruyordu. Liderin onu neden uzak tuttuğunu anlıyorum. Böyle bir masumluğun kirlenmesini ben de istemezdim.
"Sana sigara ya da ot yok!"
Ve bu konuşma uzun bir nutuğa dönerken ben benimle bakışan kızdan gözlerimi alamıyordum. Gri gözleri çok derindi. Ama kız soğuk bakıyordu. Sadece göz göze gelmekten çekinmediğini göstermek ister gibiydi. Umursamaz duruyordu ve yenilmez?
***
O aptal anlar aklıma gelince yüzümde bir sırıtış oluştu. Nasıl daha saçma tanışabilirdik ki?
"Bir şeyler var mı?"
"Yok. Bir ay oldu ve hala bir şey yok. Yer yarıldı içine girdi sanki!" dedim sertçe saçlarımı çekiştirip. Derek düşünceli bir şekilde duvara bakıyordu. Kimse bir şeyler bulamıyordu. Onu şimdiden çok özlemiştim. Kim bilir nerede ne yapıyordu? Ya başına bir şey geldiyse? Ya şu an bana, bize ihtiyacı varsa?
"Size dedim. O istemedikçe onu bulamazsınız." dedi Melany son bir aydır yaptığı gibi bizi vazgeçirmeye çalışırken. İleride bu fikirlerinin değişeceğini hatta bundan dolayı pişman olacağını çok iyi biliyordum ama daha değil.
"Yakında döner."
"Yeter artık, Melany! O dönmeyecek. Dönse de intikam için olacak. Neden bunu anlamamak için direniyorsun bu kadar?"
Luke öyle dediği zaman bakışlarımı kardeşime çevirdim. Aslında aptal bir kız değildi ama Amelia'ya olan sadakati ve minneti çok fazlaydı ve bu gözlerini kör ediyordu. Bunu görebiliyordum. Zaten beni de en çok üzen buydu. Aptal bir sadakati vardı ve yanlış kişiyeydi. Bu da yanlış yapmasına sebep oluyordu. İleride kendini çok suçlayacaktı.
Neredeyse şehrin her yerini aramıştık. Her bir aptal güvenlik kamerasını kontrol etmiştik. Her sokak, her bar, her otel. Olabileceği ve olamayacağı her yeri aramıştık ama yoktu. Hiçbir yerde yoktu ve bu çok canımı sıkıyordu.
Lider her türlü imkanı bize sunsa da uzak duruyordu. Amelia zaten bize karşıydı. Bir de onun engelleri ile ulaşıyorduk. Her saat başı tüm şifreler baştan değişiyordu ve Luke baştan kırmak zorunda kalıyordu. Bu da zaman kaybıydı.
Zamanımız kısıtlıydı. Ülkeden çoktan çıkmış olmalıydı.
Onu bulamazdık.
"O haklı. Onu bulamayacağız. O istemeden onu bulmayız."
"Bırakıyor musun, Jace?"
"Evet, en azından Amelia öyle düşünmeli. Bize çok büyük engel teşkil ediyor. Onun şüphelenmeyi kesmesi için bir süre bu işin peşini bırakmamız gerek. En azından o öyle sanmalı ama aradan yirmi yıl geçse de Alanis'ten vazgeçmem. Bunu ne ona ne de kendime yapamam. Bu en büyük ihanet olur. "
" Haklı. " dedi Kathlan bana destek çıkarak. Beni desteklemesi iyiydi. O da Alanis ile çok vakit geçirmişti. Alanis için değerliydi. Alanis de onun için elbette.
En azından aptal bir vampirin bir gün kanına susamayacağını biliyordum. Çünkü Kathlan onun kanını kendi kanı ile mühürlenmişti. Bu da onun kanını diğer vampirlere iğrenç yapıyordu.
"Bir şey buldum galiba!"
***
Nasıldı?
Beğendiniz mi?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koruyucular / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK
Fantasía#Vampir 1. Sırada #Gerilim 81. Sırada #Koruyucu 1. Sırada #Savaş 36. Sırada #Kurtadam 3. Sırada #Korku 77. Sırada Suçluluk, görüp görebileceğiniz en güçlü duygudur. Sizi içten içe tüketir ve hiç davranmayacağınız bir şekilde davranmanıza sebe...