"Hayatım hazır hastaneye gidiyoruz acaba sen de test mi yaptırsan?"
"Ne testi Emir?"
"Bilmiyorum Aylin, ağzına tek lokma atmadın ve zaten boş olan mideni dört beş kez boşaltmaya yeltendin. Yüzünü görsen korkarsın. Bütün betin benzin attı."
"Yol tuttu beni, bir de stresliyim Zeynep'ten sebep."
"Sürekli bahanelere sığınıyoruz. Ben çok sıkıldım artık."
"Bahane değil sen de görüyorsun."Aylin bitkin bir şekilde arkasına yaslanmış kusmaktan çatlamış dudaklarıyla ağır ağır konuşuyordu. Buna rağmen inat ediyor olmasına Emir kızıyordu.
"Evet Aylin ben de görüyorum. Görmesem bu kadar ısrarcı olmam zaten. Kendini o kadar ihmal ediyorsun ki."
"Yapma Emir, şuanda konu ben miyim?"
"Evet, şuanda veya yarın benim için her zaman konu sensin. Senin iyi olmandan başka bir şey istemiyorum. Benim için önemlisin neden anlamıyorsun?"
"Bağırma Emir lütfen, başım ağrıyor zaten."
"Uyu o zaman!"Emir Aylin'e karşı ilk kez bu kadar öfkelendi. Kendi sağlığını önemsemeyişinden başka çocuk sahibi olma konusundaki endişeleri de bu öfkesine sebepti. Aylin cevap vermeyip sustu. Küçük bir çocuk gibi başını cama çevirerek gözlerini kapattı. İlk kez Emir'i kendisine karşı böyle görüyordu ve halini anlamadığını düşünerek kalbi kırılıyordu. Aslında kendisi de bu durumdan memnun değildi ama kafasında kurduğu sebeplerin doktor ile düzeleceğine inanmıyordu. Etrafında sürekli üzüleceği, kafasına takacağı şeyler oluyordu ve bu durumu artık kaldıramıyordu. Ona göre tüm kusmaları bu yüzdendi.
Varmalarına bir iki saat kala uyuyakaldı Aylin. Onun uyuyan masum yüzüne baktıkça yükselttiği sesi için delice bir pişmanlık duydu Emir. Sakinleşmiş olan öfkesini kendisine yönlendirerek içten içe kendisine kızdı. Arabayı hastanenin önüne park edince Emir'de arkasına yaslandı. Aralıksız araç kullanmak onu da yordu. Gözleri kızardı. İçeride ne ile karşılacaklarını bilmiyor ve kötü bir sonuçtan korkuyordu. Eğer Zeynep'e bir şey olursa Aylin'i nasıl toparlayacaktı bilemiyordu.
Arabadan inip Aylin'in kapısını açtı. Bir bebek gibi sakince uyuyordu. Emir tüm bakışlarını bedeninde gezdirdi ve istemsizce elini Aylin'in karnına koydu. Dudakları gülümserken elini hızla oradan çekti. Kendi içindeki bu çelişki de onu yoruyordu. Bir bebeğin varlığını çok istiyor, ancak Aylin'in tepkisinden korkup bu isteği geri çekiyordu. Artık nasıl düşüneceğini şaşırmıştı. Aylin'in yüzüne baktı. Sessizce mırıldandı 'Bu çelişki bitsin, her neyle savaşacaksam onu bana göster Allahım' dedi. Ardından hiç uyandırmak istemese de eğilip Aylin'i yanağından öptü.
"Birtanem, geldik."
Aylin uykusunu alamamış, isteksizce araladı gözlerini. Mahmur bir şekilde konuştu
"Emir?"
"Efendim canım."
"Bir daha bana kızma."
"Özür dilerim canım, bir daha böyle olmaması için özen göstereceğim."
"Seni seviyorum Emir."
"Ben de seni çok seviyorum hayatım."Aylin gerneşerek kendisini soğuk havanın kollarına bıraktı. Emir Aylin'in önlerini kapatırken gülümsüyordu.
"Hadi içeriye girip güzel haberler duyalım."
"İnşallah Emir, öyle korkuyorum ki."Ele ele tutuşarak hastane kapısından içeriye girdiler. Basamakları kullanarak doğumhane katına çıktılar. Girdikleri koridorda ilerlerken sandalyede oturmuş dizlerine koyduğu dirsekleriyle başını tutmuş Ömer'i gördüler. Korkuyla adımlarını hızlandırdılar.
"Ömer?"
Ömer başını kaldırınca çok şaşırdı.
"Sizin ne işiniz var burada?"
"Sen bizi arayınca çok telaşlandık. Aylin Zeynep'i görmek isteyince geldik. Nasıl Zeynep?"
"İyi iyi, oğlum oldu. İçerideler."Aylin gözleri ışıldayarak tekrar sordu.
"Gerçekten mi, yani herhangi bir sorun yok mu?"
"Yok"
"Ama vaktine daha vardı?"
"Evet de, mutfakta yemek yaparken biranda sancılandı ve heyecandan tüm sosu üzerine döktü. Bende Zeynep'i mi değişsem yoksa direk hastaneye mi gitsek diye telaş ettim, telefonları da evde bıraktık öylece çıktık. Yol boyunca Aylin'i ara mutlaka dedi durdu. Tek derdi düğüne gelemeyeceğini bildirmeye çalışmaktı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
RomanceHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...