"Günaydın Bahar, erkenden gelmişsin."
"Evet yapılacak çok iş var yardım etmek için geldim."
"Aslında çoğu işi dün hallettik. Füsun Teyzenin elbisesi ütülenecek. Öğleden sonra organizasyon şirketi gelecek aşağısı düzenlenecek. Saat 4 gibi ikramlıklar ve kuaför gelecek. Saat 6 gibi de konuklar gelmeye başlar. İnşallah bir şey unutmadım.""Biraz heyecanlıyız sanırım?"
"Biraz mı? O anı düşündükçe kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Elbisemi gördün mü gece tamamladım onu."
"Kaç gündür uyumayı reddediyorsun, iş bırakmadın bana.""Emir yok çünkü. Hele dün hiç uğramadı. Özlemiş olmam çok mu saçma?"
"Bilmem ki değildir herhalde."
"Neyse işte Anıl da çok çalışıyor bu aralar. Ben de ne yapayım eşlik ediyorum. Aaaa Anıl nerede? Zeynep ve Ömer gelecek alandan alınacaklardı."
"Ben gelirken çıkıyordu ama nereye gitti bilmiyorum."
"Ben ütüyü yapayım sen Anıl'ı arar mısın?"
"Aylin ben aramasam?"
"Ne oldu?"
"Bir şey olmadı ama sen ara, ütüyü ben yaparım."Bahar hızla atölyeye gidip dikili elbiseler arasından Füsun Hanım'ın elbisesini alıp ütü masasına yatırdı. Peşinden gelen Aylin Bahar'ın elinden tutup onu durdurdu.
"Otur bakalım karşıma ne oldu anlat, Anıl yanlış bir şey mi yaptı?"
"Yok hayır yanlış bir şey yok. Gerçekten."
"Eee o zaman?"Bahar dudaklarını ısırıyor, sağa sola bakınıyordu. Anlatmakla anlatmamak arasında kalmıştı.
"Hadi Bahar, bütün gün bekleyemem."
"Ya Anıl oyun oynuyor benimle."
"Nasıl oyun?"
"Beni yemeğe çıkarmak için türlü yollar deniyor. Ben de reddediyorum. En son kim diğerini aramak zorunda kalırsa onun dediği olur dedi. Ben onu ararsam yemeğe çıkacağız, o beni ararsa bir daha yemek lafı etmeyecek."Tuttuğu nefesi bırakan Aylin, kahkaha atmaya başladı. Bahar karşısında ne kadar mahcup ve çekinsen ise Aylin o kadar durumdan keyif almıştı.
"Anıl ya!! Çok karışmak istemem ama neden Anıl ile yemek yemekten bu kadar kaçınıyorsun?"
"Çünkü bu konuda taviz verirsem gerisini durduramam."
"Durdurma sende?"
"Aylin tamam sen çok iyisin, Anıl da öyle. Ama ben şuan onun beklentisini karşılayamam. Benim halletmem gereken başka sıkıntılarım var."
"Okul mu? Kariyer mi? Yoksa başka birisi mi?"
"Senin bu özel gününde bunları konuşmak beni çok rahatsız ediyor."
"Anlatmak istemezsen anlarım elbette. Ancak anlatırsan da dinlerim, sorununu çözmeye çalışırım. Eğer Anıl'ın tavırları rahatsız edici ise onu uyarırım durdururum, fakat en küçük bir ihtimal dahi varsa her sorunun halledilebileceğini bilmeni isterim. Anıl kardeşim diye demiyorum ama bence en azından bir yemeği hakediyor. İçindekileri açıkça anlatman için. Şimdi sen ütüyü yap ben de arayayım bakalım neredeymiş?"Bahar düşünceli bir şekilde ayağa kalkıp masanın başına geçti. Aylin evine girecekken arkasına döndü.
"Bu arada yurttan izin aldın mı? Gece kalmak için?"
"Çok ısrar ettiniz diye aldım."
"İyi ettin. Ece de kalacak akşam. Nişan sonrası dedikodu yaparız."Aylin düşünceli Bahar'ı ardından bırakıp keyifle içeriye girdi Anıl'ı aradı. Bahar koyu lacivert satenden kalem etekliği olan elbiseyi ütülerken Aylin'in sözlerini düşünüyordu.
Anıl'ın tatlı tatlı yemek için ikna etme çabaları çok hoşuna gidiyordu. Her atölyeye gelişinde yaptıkları sohbetlerde gülmekten kırılıyor, tüm dertlerini unutuyordu. Aylin'in gözlerine benzeyen o kahvelere kaçamak yaptığı bakışlarla hep uzunca bakıp kaybolmak istiyordu. Ancak ailesinin dara düştüğü bu zamanlarda çalışmak ve para kazanmaktan başka vakitini harcayacak zamanı yoktu. Sıkıcı bir ilişki yerine, çalışkan bir eleman olmayı tercih ediyordu. Ne var ki Anıl'ı reddedip, tersleyip bu tatlı sohbeti kaybetmek istemiyordu. Böyle ortada varla yok arasında duran bu hislerle yetinmek en iyisi gibi geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
RomantizmHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...