Anıl sıkıca sardığı Emir'in beline
"Hazırım" dedi.
"O zaman yarış başlasın!"Motorunu çalıştırıp tam gaz yol alan Emir adamları şaşırtmıştı. Arabanın önünden hızla giderken ana caddeye girmişti. Adamlar arabaya binip yol alana kadar arayı açmışlardı. Ama tehlike geçmemişti. Emir ve Anıl motorun üzerinde bir sağa bir sola kıvrılarak arabaların arasından hızla geçtiler. İzlerini kaybettirmek için gitmesini gereken yolun aksi yönüne daldılar. Orman yolunda araba yolundan devam etmek yerine ağaçların arasındaki patikaya daldılar. Emir gözünü ayırmadan yola bakarken Anıl arka tarafı kontrol ederek gelip gelmediklerini söylüyordu.
"Görünür de yok gibiler, ancak devam et sen yine."
"Oğlum bu yol nereye varıyor, hava kararıyor?"
"Ne bileyim amk! Sen devam et, altı kişiden dayak yemek istemiyorum."Emir devam ettikçe başka bir yola çıktılar. Biranda motoru durdurdu. İki tarafı da aynı karanlıkta yol. Bir sağa bir sola baktı
"Evet Anıl bey kırmızı kablo mu mavi mi?"
"Bu yolun iki ucu da boklu değnek gibi. Biz 'mekan' dan nereye diye yola çıktık?"
"Aşka diye."
"O zaman aşkın rengi kırmızı!"Emir aldığı cevapla direk sağa döndü. Motorun gazına basarak ilerlemeye devam etti.
"Amk Emir aşk sağ mı?"
"Umarım öyledir."
"Aşkı kalple özdeşleştirip sola dönersin sanmıştım."
"Biyolojim iyi olsa doktor olurdum."
"Neyseki aşk adamısın, hislerin yanılmaz inşallah."
"Denemeden bilemeyiz."Emir gittikçe gitti. Peşindekileri atlatmıştı artık buna emindi. Ancak varmaya çalıştığı noktadan bihaberdi. Zaman ilerliyor hava iyice kararmıştı. Yol aynı şekilde devam ediyordu. Ne bir ev ne bir lamba ne bir araba vardı.
"Otoban mı burası, nereye gidiyoruz Anıl?"
"Navigasyon mu sandın beni. Dağ bayır ova gezen sensin?"
"Çok karanlık seçemiyorum ki?"Biraz ilerde bir benzin istasyonu görünce ikisi de derin bir nefes aldı. İstasyona park ettiler. İçeride çalışan kişiye bulundukları yeri sordu. Şehirden 1 saat uzaktaydılar ve yanlış yönü seçmişlerdi. Emir Anıl'a baktı. Sitem dolu bir sesle:
"Aşktan anlamadığın nasıl belli, kırmızı olsunmuş!"
"Kırmızı rengini sağa yakıştıran sensin, ben solda kalp yönünde dedim."
"Atla hadi dönüyoruz."Emir ve Anıl boş yolda son sürat ilerliyorlardı.
"İyi ki içmene izin vermedim ha, yoksa bu yolda kesin haşat olmuştuk."
"Acaba Aylin Sarp ile konuşmuş mudur?"
"Ohooo ben en diyorum sen ne diyorsun."
"Ooofff! Nasıl ters yola saptık. Şimdi yanında olacaktım."
"Yarın gidersin, ayrıntıları öğrenirsin."
"İyi de kovulmuştu, nerede bulacağım onu?"
"İlk günden kapı dışarı etmemiştir herhalde. Aşka dair eşsiz hislerinle bulursun sen."Emir'i iç sıkıntısı sarıp sarmalamıştı. Sessizlik içinde devam ettiler. Çok geçmeden şehrin ışıkları etraflarını sarmaya başladı. Gittiği yolu tanıyan Emir derin bir nefes aldı. Anıl ise sevinçle motorda ayağa kalktı ve uzun bir ıslık attı.
"Harikasın dostum!"
"Anıl altı herifi de dövmüşsün gibi davranma. Epi topu kaçtık!"
"Tamam da neden kaçtık? Adamlara acıdığımız için. Burak efendi benim siyah kuşak olduğumu bilmeden saçmalamış."
"Sahi mi? Ben de bilmiyordum. Ne zaman aldın bu kuşağı, anne karnında falan herhalde?"
"Senin aksine her gece antrenman yaparak belimi güçlendirdim."
Emir kaskın içinden boğuk bir kahkaha attı.
"Herifleri sikecek miydin yani?"
"Tamam amk, kaçtık. Oda erkekliğin şanından ama neden bozuyorsun."
"Bir dahakine kaçmayıp siyah kuşak yeteneklerini izleyeceğim."
"Çok konuşuyorsun Emir, bak ciddi söylüyorum çok konuşuyorsun. Eve bırak beni."İlk gördüğü taksi durağına yanaştı Emir.
"Hadi bakalım Anıl bey, gerisi cepten."
"Ulan be iki günlük bile olmayan bir kız uğruna şuan beni harcıyorsun."
"Seni değil paranı harcıyorum ve çok keyif alıyorum. İn hadi oyalanma."
"Ama ben de bunu tahsil etmesini bilirim."
Motordan inip ayrılan bacaklarını esnetti. Kaskı çıkarıp Emir'e uzattı.
"Görüşürüz Anıl, dikkat et kendine eve gidene kadar kuşağını öyle herkese çözdürme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
RomanceHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...