"Alo Bahar?"
"Emir..."
"Ağlıyor musun sen, ne oldu neredesin?"
"Emir, Anıl..."
"Anlamıyorum Bahar, biraz sakin olup söyler misin ne oldu?"
"Anıl kaza yapmış.""Ne! Nasıl kaza! Nerede, iyi mi Anıl?"
"Bilmiyorum, bilmiyorum. Hastaneden aradılar beni yoldayım."
"Hangi hastahane geliyorum ben de."
"Emir korkuyorum."
"Korkma, korkma Anıl'ı bilirsin dokuz canlıdır. Eminim dinlenmek için hastaneye gidip yatmıştır. Geliyorum hemen sen sakin ol, beni bekle."
"Tamam.."Emir telefonu kapatınca aldığı haberin ağırlığıyla öylece kalakaldı. Bahar'ı teselli ederken aslında kendine telkinler vermeye çalıştı. Etrafındaki sevdiği herkesin ölümsüz olacağına kendini inandırmıştı. Şimdi böyle bir haberle ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.
Peki ya Aylin? Ona ne söyleyecekti. Şu hayatta yıllar sonra bulduğu tek ailesi, kardeşi... Aylin bu haldeyken nasıl kaza yaptı derdi. Demese de eminim suratından anlardı. Emir evin içinde hızlı hızlı volta attı. Sonra alelacele verdiği kararla derin bir nefes aldı. Banyoya gidip kapıyı tıklattı.
"Aylin?"
"Emir, birazdan çıkacağım."
"Tamam bir tanem, benim ofise gitmem gerekiyor. Haber vereyim dedim."
"Bir sorun mu var?"
"Yoktur herhalde, ben haber vereceğim sana. Evde kal dinlen."
"Tamam."Emir yüzünü Aylin'e göstermeden hızla ceketini ve motorunun anahtarını aldı. Kaskını başına geçirip hızla motoru çalıştırdı. Anıl'ın durumunun nasıl olduğunu öğrenmeden Aylin'e bir şey söylemek istemiyordu. Ne gereksiz korkutmak ne de umut vermek istemedi. Emir'in kalbi korkuyla pır pır etse de aklı o korkuya kapılmamak için sürekli frenliyordu.
Arabaların arasından hızlı sollamalar yaparken aklına Burak'ın peşlerine takıldığı mekan'dan kaçtıkları zaman geldi. Kayboldukları yolda Anıl'a sağ mı sol mu diye sormuştu ve aşka gidelim demişti. Emir sağa dönüp yanlış yola sapınca aşk sağda değil soldadır kalptedir demişti.
En son telefonu kapatırken Anıl da aşka gidiyordu. Bahar ile bozulan aralarını yapmak için yol almıştı. Emir düğümlenen boğazıyla kendi kendine mırıldandı
"Aşka giderken ben gibi yanlış yola sapma Anıl! Sakın sapma!"Aniden frenlediği motoru hastane önünde bırakarak koşar adım içeriye girdi. Girişteki danışmaya uğrayarak hemşireye aceleyle sordu.
"Anıl Demibaş, kaza yapmış. Buraya getirdiler?"
Bilgisayar kayıtlarına bakan hemşire
"3. Katta müşa..."
cümlesini tamamlamasına fırsat vermeden Emir koşmaya başladı. Asansörü beklemeyip merdivenlerden tırmandı. Alacağı haberden deli gibi korksa da biran önce nasıl olduğunu bilmek istiyordu.Üçüncü kata geldiğinde nereye gitmesi gerektiğine karar veremedi. Hemşirenin cümlesini bitirmesine izin vermediği için kendi kendine kızdı. Kat görevlisi başka bir hemşireye sordu.
"316 numaralı oda, koridorun diğer tarafında."
Emir hızla teşekkür ederek koşmaya devam etti. Kapının üzerindeki 316 yazısını görmesiyle durdu. Ardında kendisini neyin beklediğini bilmiyordu. Koşturmaktan ve korkudan hızla atan kalbine aldırmadan bir çırpıda kapıyı açtı.Yatağın ortasında bağdaş kurup oturmuş, sol kolu alçıya alınarak boğazına asılmış Bahar'a gülümseyen Anıl'ı görünce Emir de gülümsedi. Ancak gülümserken gözünden yaş geliyordu. İçeriye adımını atıp hızla Anıl'ın boğazına sarıldı. Kırık koluna yaptığı baskıyla Anıl acılı bir ah çekerken diğer koluyla Emir'in sırtını sıvazladı.
"Tamam Emir, senden sıkıldım dedim diye gönlümü almaya çalışıyorsan boşa uğraşma. Bende sana verecek gönül kalmadı."
Emir geri çekilip Anıl'ın yüzünü incelerken
"Siktirtme gönlüne lan! Korkuttun beni!"
"Valla üzerime doğru gelen arabayı görünce bir an ben de korktum. Aha dedim Anıl sıçtın. Ama araban kaliteliymiş hava yastıkları sayesinde az hasarla atlattım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
RomansaHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...