7. Bölüm ~ Davet

3.7K 450 221
                                    

Sabahın erken saatinde uyanan Emir aklındaki planı işe gitmeden hemen gerçekleştirmek istiyordu. Anıl'a geç kalacağına dair bir not bırakıp dışarıya çıktı. Motoruna atladığı gibi kafenin yolunu tuttu.

Aylin de alışkanlık haline getirdiği için erkenden kalkmıştı. Yüzünü yıkayıp kuru temizlemeden eşyalarını almak için dışarıya çıktı. Hava çok güzeldi. Zeynep yanında olsaydı kafede hazırladıkları sandviçlerle birlikte yurda gider küçük kızlarla bahçede oyunlar oynarlardı. Çocuklara yaşattıkları mutluluk onları da mutlu eder, akşamında keşke bize de böyle gelen ablalar olsaydı da daha umutlu çocuklar olabilseydik diye hüzünle dolarlardı. Zeynep ile yaşadığı her duygu çok değerliydi. Bu aralar onu daha fazla özlüyordu bu yüzden de sıkça aklına geliyordu.

Kuru temizlemecinin kapısında asılı olan eşyalarını aldı. Kafeye geri dönerken yeniden okula uğrayıp son notuna bakmak istedi. Ancak hala açıklanmamıştı. Normalde erkenden açıklayan bir hoca olmasına rağmen bu kez neden bu kadar uzadığını anlayamadı. Hemen kafeye gitmek istemedi. Bu yüzden okuldan çıktıktan sonra cadde boyunca biraz yürüdü. Güzel havanın tadını çıkarmak istedi. Aynı zamanda gözü hep binalardaydı. Kendisine hem dükkan hem ev olacak bir yer bulmak istiyordu. Yeterli parası olmadığı için bu işe tam olarak vakit ayırmamıştı. Ama her seferinde bir göz geçirmekten de vazgeçmedi.

Okulun etrafında bir çok kafe, mağaza, güzellik salonu, oyun yerleri vardı. Her gün geçtiği bu yol üzerindeki her mekanı çok iyi biliyordu. Bir gün kendi dükkanı da bu sıralamada yer alabilirdi. O günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Sıranın sonlarına yaklaşınca üzerinde kiralık yazan boş dükkana kaşlarını çatarak baktı. Yanına geldiğinde ellerini cama siper ederek içeriye bakmaya çalıştı. Önceden pizzacı olan dükkandı. Ne zaman boşaldığını merak etti. Hiç içine girip hiç oturmamıştı. Acaba içerisinde kendisine oda olabilecek bir yer var mıydı?

"Hayırdır kafeyi taşımayı mı düşünüyorsun?"
Korkup küçük bir çığlıkla geri dönen Aylin motorun üzerinde elinde kaskıyla ceketinden daha kara gözleriyle kendisine bakan Emir'i gördü. Yüzünde çok tatlı bir tebessüm vardı. Onun bu yakışıklı duruşu karşısında Aylin kaşlarını çattı.

"Yine mi sen?"
"İki sabah beni ağırladın ama kahvaltı etmedim belki bu kez ederim diye düşünmüştüm."
Aylin'in aklına bir akşam önce Sarp ile yaptığı konuşma geldi. İkisinin karşılaşmasını istemiyordu. Bir tesadüfü daha kaldıramazdı Sarp.

"Biliyor musun, şu ilerideki kafedeki kahvaltı bizimkinden daha güzel. Sıcak pohaça da yapıyorlar."
"Sözlerin işletmeci ahlakına aykırı geldi bana."
"Ahlak yasasını tartışmak için uygun bir zaman değil. Çok işim var. Size şimdiden afiyet olsun."
"Eğer gösterdiğin yerde benimle kahvaltı etmeyeceksen senin kafende bana hizmet etmek zorunda kalacaksın."

"Sen bela mısın?"
"Bana borcun yok muydu senin?"
"Haa tahsilat için mi geldin?"
"Bir nevi, ama bunu böyle ayak üstü konuşmak istemem."
"Bakın Beyefendi! Sizinle kahvaltı etmek istemiyorum, kafeme gelip daha fazla rahatsızlık vermenizi de istemiyorum! Yeterince açık mı?"
"Eee havaya mı gitti benim telefon?"
"Bir gecede değerli mi oldu telefon?"
"Telefon değil ama alacak olduğum karşılığı evet."
"Karşılık?"

"Senden maddi bir tutar istemiyorum, başka şekilde ödeme yapacaksın."

Duyduğu cümle ile tüm siniri tepesine toplanan Aylin kin kusar gibi bağırarak konuşmaya başladı.
"Sen beni ne zannettin ahlaksız herif, üç kuruşluk bir cihaz için bana nasıl böyle tekliflerle gelebilirsin!"

Yanlış anlaşıldığı için gözlerini pörtleten Emir etrafta başka insanlar var mı diye bakınarak Aylin'i susturmaya çalıştı.

"Hayır hayır, lütfen beni yanlış anladın. Öyle demek istemedim. Bağırma Aylin lütfen!"
"Seni daha fazla dinlemek istemiyorum!"

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin