"Bahar hoş geldin."
"Hoş bulduk Aylin, çok iyi görünüyorsun."
"İyim zaten. Sen?"
"Bugün mutlaka gel diye yazınca ben yardıma ihtiyacın var sandım."
"Doğru, yardıma ihtiyacım var. Seninle bugün güzel bir planlama yapacağız."
"Ne gibi?"
"Anlatırım, kahvaltı yaptın mı?"
"Yani yurtta yapılana ne kadar kahvaltı denirse."
"Tamam öyleyse Anıl'ın omletleri gerçekten çok lezzetli oluyor."Emir ve Anıl mutfakta ikisinin konuşmasını hayretle izliyordu. Emir Aylin'in canlanmış haline bakıyor, Anıl Bahar'ın güzelliğine ve yurttan geldiğine pek de emin olamayışına...
Kahvaltıyı hazırladıktan sonra Bahar ile aynı ortamda durmak istemeyerek toparlandı.
"Aylin akşama ben geleyim diyorum, sohbet ederiz?"
"Olur Anıl, kahvaltı etmeyecek misin?"
"Çok işim var, malum Emir'in hayrı yok onları halledeyim."
"Oğlum bende böyle olsun istemezdim çok yüklendim sana ama annem dünya mesaj atmış. Perdeci gelecekmiş, beyaz eşya kurulacakmış, lambalar takılacakmış, yok doğal gazı, yok temizliği liste uzuyor. Babam çalışıyor. Hanımlar da kendilerine elbise bakacakmış.""Offf Emir meğer ben çalışmıyormuşum. Allah kuvvet versin, şuan evlenmekten vazgeçtim."
Emir Bahar'ın gözünün içine bakarak Anıl'a cevap verdi.
"Şule öyle inceliklere takılan bir kız değil. Bir yatak bir mutfak yeter size."Anıl ve Aylin anlamsız bir şekilde Emir'e baktı. Emir hafif sırıtırken Bahar hemen başını eğip elleriyle oynamaya başladı.
"Ben seni geçireyim Anıl."
Emir Anıl'la kapıya geçti.
"Oğlum ne saçmalıyorsun Şule falan? Kıza dokunmadım bile ben sen bizi evlendiriyorsun."
"Tepki kontrolü yaptım merak etme. Hadi git çalış. Ama fırsat buldukça buraya gel."
"Tamam kolay gelsin."Emir kızların yanına masaya kuruldu. Yemek yerken bir gözü hep Aylin'deydi. Bolca konuşuyor ancak tabağını kendi isteğiyle doldurduğu halde hiçbir şeyi yemiyordu.
"Bahar, benim çizdiğim bir sürü elbise var. Öyle çok incelik isteyen şeyler değil çocuk elbiseleri sonuçta. Etekler, gömlekler, elbiseler.. Sade elbiseler üretip aldığım armalarla, düğmelerle ve kurdelelerle süsleyeceğiz. Bir haftada baya şey yaparız. Sonrada bir konfeksiyondan çorap ve çamaşır alırız veeeee hediye ederiz. Nasıl?"Bahar Aylin'in heyecanına kapılmış gülümsüyordu.
"Yani çok iyi, çalışacağız demektir bu. Şu aralar en ihtiyacım olan şey."
"Güzel olacak güzel."
"Ama sen tabağındakilere dokunmadın Aylin."
Aylin direk Emir'e baktı. Sanki suçu ortaya dökülmüş de kusura bakma der gibi. Emir zaten durumun farkında olduğu için sessizliğini korudu. Aylin Bahar'a eğreti bir gülümseme gönderdi. Çatala taktığı peyniri ağzına götürdü
"Anlatırken heyecana kapıldım. Yiyorum tabiki."Zoraki ağzına attığı tek lokmayı iğrenir gibi çiğnedi, yuttu ve hemen ardından su içti.
"Neyse hanımlar ben çıkacağım. Siz de madem atölyede çalışacaksınız alt kapı kilitli kalsın."
"Tamam aşkım."
"Eee bir de Bahar yurda döneceği zaman haber ver, malum kış hava erken kararıyor yalnız kalma.""Aklın bende kalmasın, ben iyim. Sen evimizle ilgilen. Yarın kalan eksikleri almak için çıkacağım ben de."
Emir masadan kalkıp Aylin'i başından öptü.
"Çok yorma kendini." diyerek göz kırptı.
Bahar yanlarında olduğu için hafif kızardı Aylin. Emir ceketini üzerine geçirdi.
"Aşkım o kazakla çalışabilecek misin?"
Emir gülümsedi.
"El mahkum."
"O nedenmiş?"
"Gelsene kapıya sen."Aylin masadan kalkıp Emir ile beraber kapıya geldi. Emir kazağın boğazını indirdi. Aylin'in sert öpücükleriyle oluşturduğu morluk iyice kararmıştı. Aylin iç sızısıyla 'hiiiiii' çekti.
"Bunu ben mi yaptım, çok özür dilerim aşkım."
"Tüm bedenimi böyle morartabilirsin inan hiç takmam."
"Dur bekle şurada merhem olacak sürelim."
"Bırak, akşama sürersin. Dikkat et kendine."
"Sen de..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
Roman d'amourHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...