"Ece abin ve yengen geldiler."
Ece başını kapıya çevirince birbirine yaslanmış keyifle içeriye giren abisi ile Aylin'i gördü. Ege tarafından toparlanmış moraliyle onları mutlu görünce gülümsedi Ece.Masalarına gelince Ece ve Ege ayağa kalkıp selamlaşarak oturdular. Gargon gelip siparişleri aldı. Masada ne konuşulacağını bilememenin bir sessizliği vardı. Herkes birbirine bakıyordu. Ece bir yerden herhangi bir konuya bağlanabilmek için abisine baktı.
"Abi bugün imzalarınız atılacaktı ne oldu o iş?"
Emir gergince Ece'ye baktı.
"O konu biraz karışık abicim, bu akşam iş hakkında konuşmak istemiyorum."
Ece abisinin kararlı tutumuna peki diyerek başını eğdi. Bu kez Ege bir hamlede bulundu.
"Aylin Hanım gebelik nasıl gidiyor?"
Gülümseyen Aylin içtenlikle cevap verdi.
"İyi gidiyor, fazla hareketliler geceleri uyutmuyor bu durum ancak sabrediyorum. Bir şey kalmadı."
"Hareketli olmaları sağlıklı olduklarını gösterir. Sizi geceleri zorluyor ama normal bir süreç."Garsonun yiyecekleri getirmesiyle olası konu da bölündü. Bu kez de masaya yemek yemenin sessizliği çöktü. Ece ikinci bir atak yaparak ortaya atladı.
"Abicim biliyor musun Ege de sen gibi tam bir doğa tutkunu. Kamp yapmayı, çadır kurmayı, dağ yürüyüşlerini çok seviyor."Ağzındaki lokmayı çevirirken gözleri parlayan Emir Ece'nin sözlerini doğrulaması için Ege'ye baktı.
"Evet çok severim, geçen altı yılımda her yıl en az iki kez arkadaşlarla kamp yapmışızdır. Her seferinde farklı noktalar seçer kendimizce keşif yapar eğlenirdik."
"Yılın hangi zamanı?"
"Bahar aylarında. Sonbahar ve ilkbahar. Ne bunaltıcı sıcak ne dondurucu soğuk olur. Ve doğanın görüntüsü çok güzel olur.""Nerelere gittiniz daha çok?"
"Bir iki kez il dışına da çıktık ancak çoğunluk bu şehirde. Şehrimin güzelliğini hiçbir yerde bulamıyorum. Siz de sever misiniz?"
"Severim, ama benim öyle çok kamp yapma fırsatım olmadı. Daha çok motorumla dağ bayır gezmişimdir."Araya atlayan Ece
"Abim daha çok yaz turizmi ile ilgilenirdi. Gündüzleri denizin güneşin, geceleri eğlencenin ve kızların tadını çıkarırdı"
Aylin Ece'nin sözüyle hayretle Emir'e baktı.
"Nasıl yani?"
"Aşkım inanıyor musun buna cidden? Söylediği benim değil Anıl'ın tutkunu olduğu şeyler. Her yıl onunla tatile gitmem için en az bir ay yalvarırdı."
Ece keyifle gülümseyerek
"Aaa bak bu doğru. Ben de onlarla gitmek için savaş verirdim, ancak kabul görmemiştir hiç."
Emir Aylin'in kulağına eğilerek
"Benim tüm gecelerim seni bulmanın hayaliyle geçti hep."
Boynuna bir öpücük koyarak yeniden masaya döndü.Ege ilgisini çeken konuya döndü
"Ne zamandır motor kullanıyorsunuz?"
"18. yaş günümde babamın hediyesiyle başladım kullanmaya."
"Reşit olmanın en güzel hediyesi desenize."Emir ışıldayan gözleriyle Aylin'e baktı.
"Yooo, o günün en güzel hediyesi başkaydı. Her ne kadar bunu yıllar sonra anlamış olsam da.."
Aylin de o günü hatırlayarak gülümsedi. Masanın üzerinden Emir'in elini tuttu. İlk karşılaşmalarının bir simgesi olan yara izi dizindeydi. Emir'in elini tutana kadar tüm stresli ve gergin anlarının tek kurtarıcısıydı. O yarayla oynamak Aylin'i rahatlatırdı. Ancak şimdi Emir'in kendisi vardı. Elini tutması, gülümsemesi, en içten bakışları her şeye yeterdi.Ege durumu anlamayarak onların aşk dolu bakışlarını izledi. Sonra Ece'ye döndü. Ece dudaklarını oynatarak 'ben sonra anlatırım!' dedi. Emir yeniden Ege'ye dönünce Ege devam etti.
"Ben motor kullananlara hep hayran olmuşumdur. Nedense korkutur beni o araç. Fazla savunmasız ve tehlikeli gelir."
"Aslında bir otomobile göre daha güvenli ve konforlu. Dışarıdan göründüğü gibi değil. İstersen bir gün gösteririm sana."
"Yani neden olmasın. Belki bu düşüncelerimi yıkarsınız."
"Kesinlikle değişir düşüncelerin. Öyle değil mi aşkım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK DÜŞLER
Roman d'amourHayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tutturamayan Aylin'in düşleri hep havada kaldı. Ne zaman Aylin yükselecek olsa bir şekilde düşleri kırılıyor ve yükseldiği yerden hızla düşüyordu...