Yazardan:
Anne yüreği dayanamaz işte. Hisseder mutlaka. Sedef hanım da farkındaydı bir şeyler olmuştu. Sabahtan beri onun da yüreğinde ağırlık vardı. Asker annesi olmak kolay değildi, asker karısı olmak gibiydi zordu işte. Aslında anne olmak zordu. Her an evladın için endişe duyuyordun. Canından parçayı böylesine bir dünyaya salmak kolay değildi. Hele her an kurşunların önündeyse çok zordu.
Birkaç gündür evdeki herkes mutluydu. Sebebi de belliydi aslında Kağan aşık olmuştu ve bunu göstermekten de söylemekten de çekinmiyordu. Onun bu halleri aileyi çok mutlu ediyordu. Ama bugün öyle değildi. Ne sabah herkes gülerek konuşmuştu ne de oğlu giderken gülümsemişti. Aksine evde matem havası vardı. Bunun üstüne oğlunun hakkınızı helal edin demesi tuz biber olmuştu.
Mesleğinin de getirilerinin de farkındaydı Kağan. Bu yüzden özellikle göreve gitmeden önce derdi bunu. Ama göreve gitmeyeceğini biliyorlardı. Şuan özellikle Asya meselesine odaklandıkları için bir süre sonra gideceklerdi. Kötü olan morali hepten bozulmuştu.
Yıkadığı bulaşıkları dizerken elleri titriyordu. Oğlunu bugünlere getirmek kolay olmamıştı. Binbaşı olan oğlu çok zorluklara göğüs germiş sonunda başarılı olmuştu. Çok yaralanmıştı. Hatta onlara söylemediği de yaralanmalar vardı. Hissetmişti. Yüreği daralıyordu böyle. Kötü bir şeyler olacağına emindi.
...
Saatler ilerledikçe daha çok geriliyordu. Sabahtan moralini bozmamasını söyleyenler bile şuan sessizce otuyordu. Hepsinde garip bir matem havası vardı.
Artık dayanamayan Sedef hanım oğlunu aradı aradı ama açan olmadı. Durmadan aramaya devam ederken Batuhan bey de karargahı aramıştı. Çıktığını hatta baya olduğunu öğrenince daha kötü oldu. Oğlunun timindekilerle konuşurken Sedef hanımsa oğlunu aramaya devam ediyordu. Ve telefon açıldı. Karşısında kim olduğunu anlamadan saydırmaya başlamıştı bile.
"Oğlum sen neredesin? Yüreğime mi indireceksin sen!"
"Sedef Teyze?" duyduğu sesle kaşları çatıldı kadının.
"Asya? Siz birlikte misiniz? Kağan niye açmadı telefonu?"
Karısının sesini duyan Batuhan bey karşı tarafa beklemesini söyleyip Sedef hanımı dinledi.
"Sedef teyze- Kağan- Kağan ameliyatta." duyduklarıyla daha fazla dayanmayan kadın yere çöktü. Odadakiler ne olduğunu anlayamazken hala açık olan telefonla olanları öğrenen Batuhan beyin ciğeri yanıyordu. Sonra kendi telefonuna döndü ve öğrendiklerini söyledi.
"Batu oğlum!" karısına acıyla sarıldı yaşlı adam.
"Hemen gidelim Sedef'im. Oğlumuz yalnız kalmasın."
Diğerleri onu onayladı hemen çıktılar. Hepsinin içi yanıyordu. Herkesi sakin olması için uyaran adamın ciğeri yanıyordu. Nasıl yanmasındı ki? Oğlu canı hastanedeydi.
Yüreği parçalanıyordu. Havasız kaldığı için camı açtı. Hız sınırlarını zorlasa da umurunda değildi. Zaten bir şey öğrenememişti. Nasıl olduğunu merak ediyordu. Ama Asya'nın berbat olan sesinden kötü olduğunu tahmin ediyordu.
Kağan. İkinci çocuğuydu. Diğerlerinden hep farklıydı. En büyük oğlu aynı Özgür gibiydi. Deli doluydu. Ama Kağan öyle değildi. Sert karakteri ve buna tezat yumuşacık kalbi vardı. Aynı kendi gibi asker olmuştu. Deliliği burada hem işine yaramış hem başına bela almıştı ama o halinden memnundu. Sabah giderken farklıydı bunun herkes.
Gaza daha çok yüklendi, oğluna daha hızlı ulaşmak için.
Sedef hanım zor ayakta duruyordu. Hissetmişti işte. Biliyordu bugün bir şey olacağını. Kalbinde ağırlık vardı. Göğsünün ortasına taş koymuşlardı, alamıyordu. Ve alamayacağını da biliyordu. Oğlu gözlerini açana kadar o taş duracaktı. Boğazındaki yumru duracaktı. Acı verecekti ona. Oğlu canının acısına dayanamazdı zaten. Açardı gözlerini. Açmalıydı. Canından candı Kağan. Açacaktı gözlerini. Ve yapabileceği tek şeyi yaptı. Rabbine dua etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcı Hanım (Güçlü Kadınlar Serisi - 1)
General FictionAşkın sizi nerede bulacağını bilemezsiniz. O da bilmiyordu bilemezdi. Yine aynı sıradan gün dediğinde o günün aslında son sıradan günü olduğunu bilmiyordu. Aşkın ne kadar güzel, deli ve inatçı olduğunu bilmediği gibi. Vatan aşkıyla yanıp tutuşan ko...