"Ben bu adamın arkasında duran terör örgütünü çökerten timdenim."
"Eğer yalansa başına büyük bela alırsın biliyorsun değil mi?"
"Neden yalan söyleyeyim ki?"
"Yarın kendisine dava açacağım adama ben bile dün Müdürüm diyordum. Sence neden?"
"Madem adamın çevirdiği işlerden haberdardın neden bu kadar geç kaldın ki?"
"Daha yeni haberim oldu."
"Nasıl akşam incelediğin dosyalardan mı?"
"Sen niye bahçedeydin ki?"
"Dediğim gibi adam dikkatimi çekti."
"Tamam"
"Siz istediklerinizi öğrendiğinize göre ben de öğrenebilir miyim Savcı Hanım?"
"Bana istediğim bilgileri eksiksiz ve doğru bir şekilde vermeden olmaz Binbaşım."
"Söyledim ya daha ne istiyorsun?"
"Dediğim gibi tam ve doğru şekilde."
"Üzgünüm ama sizinki gibi bizim de sınırımız var."
"Biliyorum bu yüzden şimdilik sadece söylediklerini yüzeysel araştıracağım."
"Göründüğünden çok fazlasının."
Dediğinde sadece güldüm. Öğrendiklerime göre karşımdaki adam önemli biriydi. Söylediği bile normalde asla söylemeyecek bir şeydi bana söylemesinin sebebi ise dediğimi yapabileceğimdendi. Bunu biliyordu.
...
Karakoldaki işimiz bitmişti. Çıkıyorduk. Evet şuan yanımda bir sürü insan vardı. Koruma falan derken bizimle geleceklermiş. Ama benim onları atlatıp bütün delilleri almam lazımdı. Acaba bir yerden gönderirler miydi? Konuşabilsem çok iyi olacaktı ama bu kadar eğitimli insan içinde hiç iyi olmazdı.
Bunları düşünürken bana çarpan adamla kendime geldim.
"Yavaş"
"Pardon ama 'önemli' bir işim vardı. İyisiniz değil mi?"
"İyiyim ama siz dikkat edin maşallah ayı gibisiniz başkalarını ezmeyin."
Adama cevap veremeden kolumdan tutuldum. Tabii dağ ayısıydı. Bu arada adama 'bir daha olursa o kolunu kırarım' demeyi de ihmal etmemişti.
" Kolumu bıraksana ayı "
"Adam sana bilerek çarptı"
"Saçmalama niye öyle bir şey yapsın ya"
"Sen sabah nasıl bir davaya gireceğini mi unuttun."
"Adam bilerek çarpsa şuan ya yaralı ya da ölü olurdum farkındasın dimi?"
"Asya uzatma hadi."
"Tamam be ayı" öküz ya. Hayır öteki adam da niye çarptıysa sanki bahçede yer yok. Adam hadi be o adam yoksa.
Hemen kimseye çaktırmadan arkama baktım. Oradaydı ağzıyla bana 'sonunda' dedi. Sonra cebimi işaret etti. Elimi cebime attım. Bir flaş vardı. Tamamdır bu işi hakkettiğime göre artık tek iş davaya girmekti.
Saate baktığımda 4 olduğunu gördüm hay içine ya...
Arabanın yanına gidince yanımdakilere döndüm.
"Evet beyler hadi iyi geceler ya da günaydın her ne haltsa işte."
"Sen nereye?"
"Ne demek nereye eve gidiyorum sonra da adliyeye."
"Kimlerin kuyruğuna bastığını hatırlıyorsun değil mi? Peşinde kaç tane adam var biliyor musun? Seni öldürenlere kim bilir kaç para verecekler? Paraya aç kaç tetikçi var farkında mısın?"
"Yoo hiç de bir şey bilmiyorum aynı zamanda ben ölsem de bu adamlar cezasını çekecek çok problem değil yani."
"Sen gerçekten sorumlusun haa"
"Evet sorunluyum. Hadi gidin artık."
"Yürü şuraya sinirimi bozma babana söyledim bana emanetsin."
"Peşime taktığın adamların farkındayım Binbaşı.
"Gözünden bir şey kaçmadığının farkındayım Savcı Hanım. Yine de bizimle geliyorsun."
"Bugün gerçekten yoruldum ve inan şuan sana laf yetiştiremem. Eve gidip bir iki saat uyumak istiyorum. Sen ne halt yapıyorsan yap."
Cevap vermesini beklemeden arabaya bindim. Yan kapı da açıldı ve dağ ayısı içeri girdi.
"Hadi git ne duruyorsun?"
"Öküz"
...
Arabaya bindikten sonra bir daha konuşmamıştık. Saat daha çok erken olduğu için trafik yoktu. Hızlıca eve gelmiştik.
"İyi geceler"
"Sabah seninle geleceğim. Zaten olayda bizim de ilgimiz var. Mahallede ekipler var rahat olabilirsin. İyi geceler."
Bir şey demeden kafa salladım. Eve girdim. Annem ve babam ayaktaydı. Olayları onlara anlatabileceğim kararıyla özet geçtim
🍀🍀🍀
Dava salonundan içeri girerken derin bir nefes aldım. Zordu. Özellikle şuan çok zordu. Yüzüme ciddiyet maskemi taktım. Her davada yaptığım gibi mimik yoktu yüzümde.
Adliyenin şuana kadar ki en kalabalık davalarındandı. Hakime kafa selamı verip yerine oturdum. Karşımda avukat ordusu ve 4 müvekkil vardı. İzleyici kısmında ise çok fazla insan vardı.
Hakim davayı başlattıktan sonra sadece ona odaklandım. İlk önce hiç delil vermeden sadece konuştum. Sonra basit deliller verdim. Karşımdakiler şuan kazanacaklarını sanıyorlardı. Öyle sanmaya devam etsinler. Açık vermemek için şuan böyle yapmam lazımdı. Aldığım deliller çok zor şartlarda bulunmuştu ve ben kimseyi açık edemezdim.
...
Aradan geçen 1 saat sonunda sadece avukatlar ve müvekkilleri değil hakim bile benim kaybedeceğimi düşünüyordu. Ve bu duruma şaşırıyordu. Çünkü ben bugüne kadar kaybedeceğim hiçbir davaya gitmemiştim.
Ve bu zamanda istediğim oluşmuştu. Şuan herkes benim kaybedeceğime odaklanmıştı.
"Deliliniz var mı Savcı Hanım?"
"Evet efendim." şuan tam sırasıydı. Ben de elimdeki dosyayı hakime verdim.
Adam dosyayı okudukça kaşları daha çok çatışıyor daha çok sinirleniyordu. Kafasını kaldırdı ve salonda gözünü gezdirdi. En son bana baktı. Anlamıştı neden böyle yaptığımı. Çünkü onu bulmak çok zordu.
Sonunda beklenen an geldi. Benim ifadesiz yüzüm. Avukatların ve müvekkillerinin zafer dolu gülümsemeleriyle herkes tek bir kişiye odaklanmıştı.
"KARAR...
Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olmuştur.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Diğer bölümde görüşürüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcı Hanım (Güçlü Kadınlar Serisi - 1)
Ficción GeneralAşkın sizi nerede bulacağını bilemezsiniz. O da bilmiyordu bilemezdi. Yine aynı sıradan gün dediğinde o günün aslında son sıradan günü olduğunu bilmiyordu. Aşkın ne kadar güzel, deli ve inatçı olduğunu bilmediği gibi. Vatan aşkıyla yanıp tutuşan ko...