Medya: Asya'nın haftasonu dışarı çıkarken giydikleri. (Kızı siyah saçlı düşünün 😁)
Bölüm gecikti. Hatta fazlasıyla geçiti farkındayım. Kusura bakmayın lütfen. Bu hafta bölüm yazamadım. Yazdıklarım hoşuma gitmedi ve 3, 4 defa silip yeniden yazdım. Beklediğinize değdiğini düşünüyorum. Keyifli okumalar ❤️
Asya GÖKTEN:
Yavaşça ondan ayrıldım. Ondan huzurumdan...
Tamam belki abimi veya geçen akşamı sorardı ama böyle sarılmayı, konuşmayı beklemiyordum. Ellerinin arasındaki yüzümü yavaşça seviyordu. İki koca eli yüzümün tamamını tutmuştu resmen. Baş parmakları yanaklarımda geziyordu. Gözleri o öyle yumuşacık ve güzel bakıyor ki, insanın başka yere bakası gelmiyor.
O da benim gibi hissediyor olmalıydı ki gözlerimden başka hiçbir yere bakmıyordu. Biraz daha eğdi kafasını, alınlarımız birleşti. Burunlarımızı birbirine sürttüm ben de. Çalan kapıyla ondan uzaklaşacakken beni tuttu. Ellerini belime sarıp bir kere daha sıkca sarıldı. Sonra geri çekildi. Saçlarımı düzeltti.
"Konuşacağız. En yakın zamanda. Tamam mı Laz kızı?" kafamı salladım.
"Tamam" son kez alnımı öptü ve çalan kapıyı hızla açtı. Daha deminki o pamuk gibi hali gitti, onun yerine binbaşı Kağan geldi. İtiraf etmeliyim ki bu hali de muhteşem...
Düşüncelerimle kafamı iki yana salladım iyice sıyırmıştım artık.
"Eğer çaldığında cevap vermiyorsam niye zorluyorsun?" karşı taraftaki askeri görmesem de sesinden tedirginliğini anlamak zor değildi.
"Komutanım Hasan General dedi yoksa asla yapmazdım. Sorguya sizi bekliyorlar. "
"Tamam çık. Geliyorum hemen!"
Sinirlendiği için gerginleşen sırtına baktım. Yavaşça yanına yaklaştım.
"Benim de işim var gidiyorum." bana dönen gözleri yumuşamıştı. Kafa salladı. Bana baktı, normalde kızarmayan yanaklarım benimle dalga geçermiş gibi yanmaya başladı. O da bunu fark etti. Sonra derin nefes aldı. Yaklaşıp alnımdan öptü. Eğilmiş halde bekledi. Gülümseyip ben de onu alnından öptüm. Konuşmadık daha fazla, ikimiz de acelemiz olduğu için hızla odadan çıktık. İçimizdeki yeni ve daha önce tanımadığımız heyecanla.
...
İşim bitince abimin yanına uğrayacaktım bunun için onu aramam lazımdı. Telefonumu çıkartıp abimi arayacaktım. Ama general buna engel oldu.
"Sorgudalar daha ve hepsi çok sinirli."
"Neden?"
"Adamı hala konuşturamamışlar. Ben de yanlarına gidiyorum." çok da şaşırmamıştım aslında eğer adam önemli biriyse konuşturamamış olmaları normaldi.
"Eğer onlar için önemliyse normal değil mi?"
"Öyle ama hemen konuşturmamız lazım." ciddi sesiyle merakım arttı.
"Neden?"
"Kağan'ın ailesi tehlikede." işte sorun buradaydı. Adamı konuşturacak zaman kısıtlıydı.
"Ben yardımcı olabilir miyim?"
"Bu ne kadar etik bir davranış demeyeceğim çünkü konuşturursan çok işimize yarar." kafa salladım. Sorgu odasının önüne geldiğimizde kapıyı yavaşça açıp içeri girdi. Generalin girmesiyle herkes kendine çeki düzen verdi. Zaten çok insan yoktu. Yavaşça camım önünden çekilirken gördüklerimle şaşırdım. Kesinlikle Kağan'ın sinirli halini görmemem gerektiğini geç de olsa fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcı Hanım (Güçlü Kadınlar Serisi - 1)
Ficción GeneralAşkın sizi nerede bulacağını bilemezsiniz. O da bilmiyordu bilemezdi. Yine aynı sıradan gün dediğinde o günün aslında son sıradan günü olduğunu bilmiyordu. Aşkın ne kadar güzel, deli ve inatçı olduğunu bilmediği gibi. Vatan aşkıyla yanıp tutuşan ko...