34-Zahra

6.1K 545 335
                                    

Havalar soğuk, kendinize iyi bakın. Sakın hastalanmayın.

Keyifli okumalar 🌺

Kaçmayın, savaşın.🪐

34-Zahra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

34-Zahra

"Sislerin arasından usulca yükselen tütsü...
Fakat bu yalnızca gerçek olmayan sağır, eski bir görüntü"


Hayatımın birkaç ay öncesinde önemsiz olan harfler kelimelere, o kelimeler önemli cümlelere dönüyor ve hepsi ardından onlarca ton ağırlığı ile soruları getiriyor; zihnimin içine yuvarlanıyordu. Uzandığım yumuşak yatak, düşüncelerimden ruhuma batan onca şeyden sonra hiç rahat gelmiyordu. Aksine, göğsümde koca bir taş taşıyormuşçasına rahatsızdım, bitmek bilmez bir sıkıntının koynunda sallanıp duruyordum.

Pencereye küçük su taneleriyle damlayan yağmuru izlerken başımı biraz daha çevirip neredeyse hiç görünmeyen gri gökyüzüne baktım. Başımda çok kötü bir ağrı vardı, kaç saat uyumuştum bilmiyordum. Bütün bedenim ruhumdaki ağırlığı hisseder gibi gerilmişti. Uzandığım yerden kalkıp yatağın içinde oturduğumda boynumdaki boşluğa istemsizce dokundum.

Kolyem Teoman'ın iç cebinde kalmıştı. Bir daha geri alabileceğimi sanmıyordum ve bu beni içten içe üzüyordu. Ormanın içinde benimle birlikte, oradan kurtulmamız için çok fazla şey yapmıştı; hâlâ kendimi borçlu hissediyordum. Bir yanım ise her seferinden ondan uzak durmam için ısrar ediyordu.

Ben ona yaklaşmıyordum ki, kader yollarımızı birleştiriyordu. Eğer kuzeni benim üzerimden yapılan plana dahil olmasaydı uğraşmak zorunda kalmayacaktı. Elimle gözlerimi ovuşturup yataktan kalkmaya çalıştım.

Evren'in evindeydik. İçinde bulunduğum odada dün gece Derin'le uyumuştuk, yatak tek kişilik olsa da ikimize oldukça yetmişti. Ahşap döşemeye beyaz çoraplı ayaklarımla adımladığımda önce pencereden dışarıya baktım. Benim odamın aksine ormana değil, caddenin birine bakıyordu. Ve o cadde yağmurdan sırılsıklam olmuştu.

Kenardaki çalışma masasına dayanmış sandalyeden siyah renk yeleği alıp üzerime giydim, muhtemelen Derin'indi. Üzerimdeki ince krem kazak ve siyah tayt ile hafifçe üşüyordum. Oda çok büyük sayılmazdı ama oldukça ferah ve iç açıcıydı. Çiçekler ve bitkiler kendimi evde hissetmemi sağlıyordu.

Odadan çıkıp sessiz koridorda yürümeye başladım, mutfak ve salon aynı alana yapılmış ve koridorun sonuna eklenmişti. Sessizliğin içinde yürürken dün gece olanları düşünüp durdum, yeşil pelerinli avcılar aklımdan çıkmıyordu. Onca şey olup bittikten sonra ortaya çıkmaları ve Teoman'ı götürmeleri aklımı öyle kurcalıyordu ki bütün gece doğru düzgün uyuyamamıştım.

Şimdi ise saat öğleni çoktan geçmişti ve ben hala uykulu hissediyordum.

Salona ilk girdiğimde saate baktım. Düşündüğümden de geç olmuştu, boş salona zayıfça vuran güneş ışığı günün dağılmaya başladığına işaretti.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin