9-Gerçekler

8.9K 790 587
                                    

Sevgili okurlarım, kitapta israil adı geçse de konunun güncel İsrail - Filistin olaylarıyla hiçbir bağlantısı yoktur. Lütfen yorumlarda bunun için tartışmayın. Sevgiyle kalın. ♡


"öyle mutsuzum ki dünya üzerinde var olan hiçbir güzellik güzel gelmiyor artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"öyle mutsuzum ki dünya üzerinde var olan hiçbir güzellik güzel gelmiyor artık. Hiçbir acı acı vermiyor, kimse gerçek gelmiyor. Böyle hissederek ölmekten korkuyorum."

Teoman elindeki iki tabakla kapıda durmuş halde elimdeki şırıngaya baktı, tedbirli davranışları eğitimli bir casus kadar ustaydı. Belki bu yüzden onun olduğu her yerde geriliyordum ama o an suç üstü yakalanmış olmanın sinsi iç karartıcı utancı vardı üzerimde.

Tavırları bakışlarındaki ifadelere kıyasla çok sakindi. Göz bebekleri bile normal bir insana göre böylesine ifadesiz ve donukken beden dili hiçbir şeyi göstermiyordu. Soğu, buz gibi duvarları, bütün duygularını saklamak için gökyüzüne yükseliyordu.

''Karıştırmak istememiştim, affedersin.'' dedim iğneyi yerine bırakarak. Teoman herhangi bir tepki vermeden makarna dolu tabakları yerine bırakarak yanıma doğru geldi. ''Şarjı bulamadım da...'' diye devam ettim.

''Sorun değil.'' dedi sadece. Ama sorun olduğunu biliyordum, bana olan ayrıntılı bakışları derinden gösteriyordu bunu. Haksız da sayılmazdı aslında.

İkinci çekmeceyi beni uyarır gibi yavaşça içeri sürükledi. O kadar yavaştı ki, çekmecenin sesi tehdit gibi duyuldu. Çekmece yerine oturunca tok bir tıklama aramıza girer gibi kapandı. Teoman, damarları belirgin elini yukarı kaldırıp üst çekmeceyi açtı ve karışmış eşyaların arkasına elini uzattı. ''Alara her yeri dağıtıyor, kusura bakma.'' dedi.

Duygularımı saklayarak sakin bir rolle başımı salladım, ne anlayışlıydım ama!

Alara...

Gerçekten kuzeni miydi?

Dağınıklık için mahcup mu olmuştu, yoksa kocaman bir ironi miydi bu? Bakışlarımı gözlerine çevirdim, aslında hiç de kötü birine benzemiyordu sadece sert yüz hatları vardı o kadar. Ya da sadece bakışları sertti, ayırt etmek çok zordu. Nasıl biriydi anlaşılmıyordu, sanki onu tanımak için derine, ruhunun da ötesine gitmek gerekiyordu; duvarları bir bir önüme sıralanmıştı.

Belki de ilk defa karşımdaki insanın ne düşündüğünü tahmin bile edemiyor ve zekamdan şüphe ediyordum.

Ne hissediyorsun bir kere görsem, bir kere ne düşündüğünü açıkça söylesen...

Şarjı az önce bulamadığım yerden çıkarıp bana uzattığında teşekkür eder gibi gülümsedim ve elinden aldım. ''Alara kuzenin oluyor sanırım.'' dedim sorgular gibi. Prize doğru yürüyerek telefonumu şarja taktım, ekranda dolum işareti yanmaya başladı.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin