3-Siyah Tuval

10.9K 990 455
                                    

Hoşgeldiniz.♡♡

Yukarıdaki müziği açıyoruz ve derin bir nefes alıyoruz.

Ve bolca yorum yapıyoruz, unutmuyoruz bunu.

Ve bolca yorum yapıyoruz, unutmuyoruz bunu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕸️
3-Siyah Tuval

"Tanrı'yla konuşuyorum ama gökyüzü bomboş."

Sylvia Plath

Her neyden kaçarsanız kaçın, o şey sizi bulup bir yerlerde yakalar ve kısırır. Tıpkı tonlarca ağırlığı ile her adımımızı izleyen geçmiş gibi. Geçmiş, bedeninizin her yerinde yazılıdır, ondan kurtulamazsınız. Anne babanızın yaptıkları bile bir gün karşınıza çıkar, evrenin işleniş şeklidir bu.

Günah denilen şey de bir yolunu bulur ve intikamını alır.

Günah, geçmiş, intikam, karma...

Kızılca Kasabası öyle kasvetli ve hüzün dolu görünüyordu ki eğer hangi kelimenin bu yeri tasvir ettiği sorulsaydı vereceğim yanıt bu dört kelimeden biri olurdu.

Ya da bütün dördünü kapsayan bir başka kelime...

"Şehir dışına çok sık çıkıyor, belki bir yerde görmüşsündür."

Derin karşımda durmuş konuşmaya devam ediyordu. Ben ise olan biten şeyleri hâlâ kavramaya çalışıyordum. Annem bu kasabadan ayrılalı uzun zaman olmuştu, en son genç bir kızken geldiğini söylemişti ve bana burayla ilgili onlarca hikaye anlatmıştı. Dolunay ile birlikte gerçekleşen lanetler, dualar, dilekler... Her şeyin ötesinde insanların içinde yaşayan şeytani ruhlardan söz etmişti.

Ne mistik bir yer ama!

Anlattıktan sonra ardarda gelen sorularıma gülerek alay eder, tatlım derdi sıcak bir şekilde. Bunlar sadece şehir hikâyeleri, minik aklından neler geçiyor öyle!

Kulağa delice gelecek belki ama nedense tam şu an o hikayeler gerçekçi geliyordu. Ona baktığım zaman çocuksu yüzündeki gerçek olamayacak kadar olgun görüntü aklımı karıştırıyordu.

"Benzettim herhalde." dedim geçiştirerek.

Derin de bunu onaylayarak bileğimden tuttu ve "boşver, gel seni kimlerle tanıştıracağım, haftalardır gelmeni bekliyorlar." diyerek beni arkadaşlarıyla tanıştırmak için çardağa doğru götürdü.

Son defa arkama baktığımda Teoman denen kişinin arkasını dönmüş bir şekilde arkadaşlarıyla sohbet ettiğini gördüm. Normaldi işte, sorun yoktu. Her şey benim aptal beynimin saçmalıkları yüzünden oluyordu.

"İşte Arin!" dedi Derin heyecanla.

Çardağa girer girmez gülümseyen yüzler beni karşıladı. Biri kahve saçları olan, tahminen tenis oynayan oğlandı, diğer ikisi de kızdı. Kızlardan biri soğuk bakışlı, bakışlarının aksine pembeleşmiş- çilli yanakları ve beyaza yaklaşan sarı saçları olan biriydi. Öyle açık renkliydi ki benim saçlarım onunkilerin yanında kahve tonlarında görünüyordu. Keskin gözleri beni bulduğunda inceledi, diğer kız ise yumuşak bakışları olan esmer bir kızdı.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin