Keyifli okumalar canlarım.
47-Kavga
"Bazı kitapları okurken yazarın düşüncelerine dalıp gideriz, başka bir dünyada var olur varlığımız; hiç bilmediğimiz bir kırgınlık yaşarız. Öyle ki, sonunda tek bedende yaşayan birkaç ruhla kalırız..."
Onun sakin tavırlarının ardında, sadece gözlerine çok yakından bakan birinin görebileceği öfke dolu bir ruhu vardı. Kendinizi ona yaslayıp sonsuza dek güvenmek isteyebilirdiniz ama siyah göz bebeklerindeki alevler sizi olabildiğince uzağa iterdi. Eğer onunla bir gün yolda karşılaşacak olsaydınız eminim ki kafasının içinde dönüp duran düşüncelerin yarısını bile tahmin edemezdiniz. Hatta belki gözlerinin içine bile bakamazdınız.
Hiçbir zaman göründüğü kadar masum olmadı. Aynı şekilde göründüğü kadar tehlikeli de değildi ama bir yanı buna hep meyilliydi. Hep o adımı atabilecek gücü vardı. "Lütfen Teo." dedim o yanını bastırmak isteyerek. "kendine zarar veriyorsun."
Kullandıkça onu öldüren güç, aramızda kopamayacak bir bağ oluşturmuştu. Gecenin ortasında, ay ışığının altındayım ama merkezinde olduğum durumu anlayamıyordum. Hangi yöne dönersem döneyim karşıma yine ben çıkıyordum. Teo benim yüzümden bu haldeydi, Yankı benim yüzümden kendi ırkına karşı çıkmıştı, Barlas benim yüzümden yaralanmış ve yukarıda sessizce yatıyordu. Derin benim yüzümden annesine yalan söylüyordu.
Ne büyük yüktüm öyle!
"Bunun nasıl bir güç olduğunun farkında değilsin, değil mi?" diye sordu. Haklıydı, belki de farkında değildim. Belki de sadece onun bu gücü kötülük için kullanamayacağını düşünüyordum.
Teo, durdu. Kelebekler yavaş yavaş dağıldı, çevremizi kaplayan duvar bir sis bulutu gibi havaya karıştı. Hepsi uzaklaştı bizden.
Karşımdaki siyah gözler arkamdaki bir şeye bakınca kaşları öfkeyle çatıldı. Bakışlarını takip ederek ben de başımı çevirdim. Bahçe kapısına yaslanmış bir şekilde bizi izleyen Yankı, sessizce Teoman'a bakıyordu.
Bir şeyler söylemesini bekledim ama solgun yüzünde ve neredeyse beyaza açılmış saçlarında hiçbir hareketlilik olmadı. Teoman'a ters bir şekilde baktıktan bir süre sonra bana baktı.
"Yankı?" dedim marakla. "Neyin var senin, iyi görünmüyorsun."
"İçeri girelim," dedi sadece. "bir sorun yok."
Solgunlaşmış yeşil gözlerinde Teoman'a karşı hâlâ nefret vardı. Hayır, hayır nefret değil; bu şey yalnızca gerçek bir avcının bakışlarıydı. Teoman'ın ona itaat etmesini bekliyordu, tıpkı diğer herkesin yaptığı gibi. Ama Teoman baş kaldırmayı seven biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜLÜK KELEBEKLERİ
FantasyWattys 2022 Paranormal/Fantastik Kazananı 🏆 •Vampirler, cadılar ve avcılar • Herkesin söylediğinin aksine kalbinde hiç sevgi taşıyor musun, Teo? Donuk bakışların ve sert tavırların etrafındaki herkesi uzaklaştırırken bundan öyle memnun görünüyorsun...