Öpücük

1.7K 130 17
                                    

Keyifli okumalar

Oy ve yorum bıraktığınız için şimdiden teşekkürler 🤍

Oy ve yorum bıraktığınız için şimdiden teşekkürler 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ÖPÜCÜK

Dışarıdaki yangından kurtulabilirsin ama ya içindekinden?
Anılar yakmıyor mu canını?
Mutlu olduğunu sandığın bir anın içinde bir anda takılı kalmıyor musun geçmişte söylenenlere?
Daha ne kadar izin vereceksin yanmasına?

Söndürsene.

Refleksle güçlerim ortaya çıktı ve o tahtaların Can'ın üzerine düşmesini engelledim. Fakat belki de daha kötü bir şey oldu. Tahta, kapının önünü kapatarak bütün çıkışımızı kapattı.

Pencerelerden geçmeye çalışanlara yardımcı olmak için ateşin gücünü zayıflattım. Birer birer atladılar. "Derin nerede?" diye sordu Can bağırarak.

"Alt kata indi..."

Can, koşar adımlarla oraya indiğinde ben de alevlerin gücünü en aza indirmek için bütün varlığımla odaklanıyordum.

Tanrım, aklıma sahip çık, diye dua ediyordum. Bütün gücüm emiliyor, kendimi bir cehennemin içine çekiyordum. Sanki azalttığım her alev topu, görünen dünyadan silinip benim ruhumda var oluyordu. Acı çekiyordum.

Evin yapısı yüzünden ateşi kontrol etmek imkansızdı. İçeriye dolan duman beni nefessiz bırakırken yer bir jel gibi kayıp gitti ayaklarımdan. Kendimi zemine yığılmış bir halde buldum. Derin'i düşünüyordum, sadece onu. Sadece onun için korkuyordum, nerede kalmıştı, Can neden onu hâlâ çıkarmamıştı, kaç dakika geçmişti hiçbir fiktim yoktu.

Pencere kenarları
Duvarlar
Çatı
Hayır, kapı,
önce kapıyı halletmeliyim.
Peki ya hemen tepemde duran, düşmek üzere olan koca tahta?

Dakikalar içinde her yer yanıyordu, imkansızdı, bunu tek başıma halledemezdim. O an siyah bulutların gözlerimin önündeki görüntüyü hızla kapladığını anladım. Çevreme bakındım, ciğerlerime dolan duman, göğsümü yırtarcasına öksürmeme sebep oluyordu. Bu siyah bulutlar, bu havasız cehennem, tenimi yakan bu sıcaklık... Bu sefer öleceğim, diye düşündüm ama üzüldüğüm şey bu değildi.

Derin.

Bundan birkaç yıl önce, onu tanımama daha aylar varken annem hayattaydı. Çok da sağlıklıydı ama ruhu gün geçtikçe ölüyordu. O neşeli genç kadın, ben büyüdükçe yaşlanıyor ama yaşlanmanın da ötesinde bir sükunete kendini hapsediyordu. Sabahları güneş doğmadan uyanıp pencere kenarında oturuyordu. Ben ona uyandığımı belli etmeden narin yüzünden geçen düşüncelere anlam bulmaya çalışırdım. Böyle sabahlarda dışarıdaki dünya tamamen aydınlanana kadar sessizce otururdu öylece. Keşke annemin bir arkadaşı olsa da onunla konuşsa, diye düşünürdüm.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin