28-Ölümcül İşbirliği

6.8K 623 562
                                    


Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın. Keyifli okumalar cadılarım 🕷️

Akıp giden bir nehir alsa götürse beni,
bir yolda sürükleniversem sadece.
Gitsem, gitsem. Uçurtmanın iplerini bağlasam bileklerime.
Çıksam bu derin kuyudan bir anda.

Sevgin nerede, sevgin yok yanımda.

Sevgin nerede, sevgin yok yanımda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

28- Ölümcül İşbirliği


Geçen iki gecenin ilkinde kendimi ışıklarla kaplı, altın bir iple sarılı bir şekilde gördüm. Rüyamda her yer karanlıktı ama ip bedenimle birleşmiş bir şekilde çevremi aydınlatıyordu. Yattığım yerden öylece sonsuz karanlığa bakıyordum, tavan yoktu. Sonra altın ip erimeye ve bedenime karışmaya başlıyordu.

Bir sonraki gece de kendimi yıkılmış bir binanın en alt katında, merdivenlere bakarken görmüştüm. Binanın ne kadar yüksek ya da ne kadar eski olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Hatırladığım tek şey, evin dışında geçip duran yaratıklardan saklanacak bir yer bulmaktı.

İşin kötü yanı, merdivenleri ne kadar çıkarsam çıkayım kendimi hep yine en başta buluyordum. Giriş katında, yaratıkların pençelerine yakalanacak kadar yakın.

Her iki geceyi de Derin'le uyuyarak geçirmiştim, sabah uyandığımızda annesi aramış ve bir hafta içinde geleceklerini söylemişlerdi. Böyle karmakarışık durumların içinden onlar gelince nasıl çıkacaktık hiç bilmiyordum.

Saat öğlenin on ikisine vurduğunda bahçedeydim, çiçeklerimle ilgileniyordum ve yağmur yağmayacak diye Tanrı'ya şükredip duruyordum. Ben dalgın dalgın oturduğum yerden kirli ellerimle toprağı temizlerken arkamda birinin olduğunu hiç anlayamadım. Uzun süre öylece çiçeklerimi çevresindeki yaban otlarını temizledim, bir an hafif bir adım sesi duyduğumda gelen kişinin Teoman olması umuduyla başımı çevirdim.

Ama o değildi.

Karşımda duran kişiyi bir an için tanıyamadım, daha önce göründüğünden çok daha farklı görünüyordu şimdi.

İki gece önce kapımda beliren, hatta uzun süredir sürekli adını duyduğum; beni takip ettiğini düşündüğüm yeşil gözlerin sahibi, olduğu yerde sessizce beni izliyordu. Şaşkın bir şekilde omuzumun üzerinden ona baktıktan sonra hemen arkasında duran Bora Abiyi fark ettim.

"Merhaba."

Sesi beklediğim kadar sert değildi ama oldukça donuktu. Ve bu sefer üzerinde ne pelerini vardı ne de askeri bir kıyafeti. Bacaklarını hafifçe saran koyu lacivert kotunun üzerine beyaz bir mont giymiş, hepsini siyah botlarıyla tamamlamıştı. Başındaki lacivert bere ise alttan belli olan sarı saçlarını gizlemişti. Saçları uzundu, ensesine kadar ulaşıyordu ve neredeyse beyaza yakın bir tondaydı. O kadar normal görünüyordu ki, zihnimdeki görüntü bir an için hayal ürünü gibi geldi.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin