65-Savaş Öncesi

3.9K 469 193
                                    


Savaş Öncesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaş Öncesi

Duyduğumuz ses, bizi bir an için olduğumuz yere çivilese de içten içe yanmaya devam ettim. Karanlığa bakıp korkusuzca çenemi kaldırdım. "Derin nerede?" diye öfkeyle sordum. Sesim dalga dalga uzanıp karanlıkta kayboldu.

Arkamızdaki koridordan bir adam belirdiğinde önce omuzlarından sarkan yeşil pelerin, sonra yüzü ve ifadesi göründü. Hemen ardından önümüzdeki koridordan ellerinde oklarla birkaç avcı belirdi. Direkt olarak karşımda duran adama baktım.

"Buraya girmekle büyük bir suç işledi..."

"Derin nerede?" diye bağırdım tekrar. Sesim bir kükreme gibi bütün alanı kapladı. Bu kadar öfkeli olmama diğerleri gibi ben de şaşırmıştım. Sanki hayatım boyunca hep o gece için yaşamıştım. Ben olarak var olabilecektim ilk kez, savaşacaktım.

Karşımdaki avcı, "Kız bizimle." dedi emir verir gibi.

"Onun bir adı var." dedi Alara.

Karşımızdaki adam umursamadı ve bilmediğimiz bir dilde diğerlerine ufak bir emir verdi. Onun dudaklarından çıkan kelime ile bir iki kişi bize doğru yürüdü. "Asla ulaşamayacaksınız!" diye mırıldandım. Duvarı güçlü bir enerji ile sağlama aldım. Her iki avcı bize ulaşmak için duvarı elleri ile itmeye başladı, gerçekten de hızlı ve güçlüydüler. Pelerinleri ve karanlık yüzünden kadın mı yoksa erkek mi oldukları belli olmuyordu.

"Duvarı geçecekler..." diye fısıldadı Alara. Elindeki hançeri kılıfından kurtardı ama birkaç vuruşun avcılara zarar vermeyeceğini biliyordu. Kalplerine isabet ettirmek bile ölmelerini değil, sadece debelenmelerini sağlardı.

"Geçemeyecekler!" dedim. Acıyı düşündüm. Yüzyıllar boyunca kalbimde taşıdığım acıyı ve geceleri beni yatağımda bulan kederi. Hepsini hissettim. Adamlar acı içinde kıvranırken karşımızdaki avcı bize doğru atıldı. Aynı acıyı onun üzerinde de denedim. Artık kendi canımı yakmak yoktu, kederimi kötülüğe yansıtıyor ve savaşıyordum.

Alara bundan faydalanarak acı çeken avcılara doğru yürüdü ve acıyla inmiş suratlarını avucuyla kaldırdı. Eli sertçe çeneyi tutarken hançerini avcının kalbine sapladı. Aynı şeyi diğerinde tekrarladı. Uzakta duran avcılara gücüm yetmiyordu ama Alara, ona doğru yönelen bütün oklardan çevik hareketlerle kurtuluyordu. Taklalar atıyor, uzun bacaklarıyla koşuyor ve o bunları yaparken siyah saçları da sırtına düşüp duruyordu. Teo'ya benziyordu hareketleri, her ne kadar o kadar usta olmasa da...

"Durun!"

Yükselen ses, acı içinde diz çökmüş iri adamın arkasında duran kadından geliyordu. Onu yeni yeni fark ediyordum. Belki de yeni gelmişti. "Durdur şunu, hemen!" diye yüksek sesle bağırdı. Otoriter bir hali vardı ama durmadım. İri adam daha da güçsüz kalarak yere yığıldı. "Durdur hemen, istediğini alacaksın!"

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin