49-Kontrolsüz
"Yerdeyim artık, düşüş yok, bir daha asla sertçe çakılmayacağım.
Bitti artık, yerdeyim, en dipte."
Bir gece vakti zihninizde dönüp duran, sizi çaresizliğin kuytu köşelerine çeken duygular çoğu zaman gün ışığıyla birlikte gölgelere kaçışırdı. Gecenin ağır yükü güneş ışığıyla tamamen kaybolmazdı ama hepten öldürmezdi de. Fakat zamanla o çaresizliğe öyle alışıyordunuz ki, o da size alışıyordu. Güneşten kaçmıyordu artık, yakanıza siniyor ve her yere sizinle geliyordu.
Annemi ilk kaybettiğimde hüzün boynuma sarılmıştı, en çok da geceleri. Geceleri kimsesiz hissediyordum. Uzandığım yerde korkunç bir yalnızlık bastırıyordu nefesimi. İnsanlar ondan bahsettiği zaman beni boğan o duygu yine beliriyordu. Sanki kimsesizlik, bana bağlanmış ağır bir yüktü, her yere taşıdığım bir bavul gibi.
Kimseyle onun hakkında konuşamıyorken, hatta düşüncesi bile beni öldürüyorken sadece bir kişi bana farklı hissettiriyordu. Sanki kendimle taşıdığım bavul hafifliyordu. Teoman... Onunla annem hakkında konuşurken o farkında bile olmadan aslında çok zor bir şeye adım atmıştım. Anlatmıştım, konuşmuştum. Hem de bir yabancıya. Diğerleri gibi bana acıyarak bakmamış, avutucu kelimelerle konuyu kapatmaya çalışmamıştı. Anlattıkça iyi hissetmiştim.
Ve o bunu fark etmemişti.
Şimdi odanın içinde, bir köşede durmuş insanı ürperten siyah gözleriyle bize bakıyordu. Yankı'nın anlattıklarına sinirlenmişti.
"Bu saçmalığa hangi ara karar verdin?"
Sesi sert bir şekilde odada duyulurken yine Yankı'nın üzerine atlayacak sandım. Barlas bana yakın bir yerde duruyordu ama dikkati Teo'nun üzerindeydi.
Evren Yankı'yı olabildiğince iyileştirdiğinden emin olmak ister gibi son kez elini onun göğsüne koydu. O sırada Yankı, tekrar canlanan yeşil gözleriyle Teoman'a baktı. "Daha iyi bir fikrin varsa paylaşabilirsin." dedi.
"Savaşmak." dedi Teoman kendinden emin bir şekilde.
Yankı, "Önünde koca bir avcı ordusu varken vampir konseyi ile nasıl savaşmayı düşünüyorsun?" diye sordu.
"Ne sanıyorsun, çember oluştuğu zaman daha güçlü olup onları alt edeceğimizi mi?" dalgacı sesine gülüşü eklendi. İnsanın tüylerini diken diken eden buz gibi gülüşü... "Şu siktiğimin hevesini nereden alıyorsun? Çember sadece dikkatleri üzerimize çekecek."
"Benimle düzgün konuş." dedi Yankı. Oturmuş olduğu yataktan kalktı ve Teo'ya baka baka odanın içine ilerledi. "Büyücüler çok güçlü ama kimse zarar görmeden işin içinden çıkmak istiyorsak onları da en iyi hallerine çevirmeliyiz."
Teo dikkatli bakışlarını çekmedi. "Onları en iyi hallerine çevirecekken Bora'ya da kaos ortamı yaratacaksın." dedi.
Evren, başını kaldırıp Teoman'a baktı. "Bora'nın amacı kaos ortamı yaratmak değil." dedi. Kaşları çatılırken tepkili yüzüne iyice baktım. "Sadece gücünü istiyor, o kadar."
"Gücü neye kullanacağı bile belli değil. " dedi Teo.
"Sen neye kullanıyorsun?" diye sordu Evren. Tepkili hali Teoman'ın ilgisini çekmişti. Kaşları hafifçe çatılırken Evren devam etti. "Senin de gücün ve kabiliyetin var, değil mi? Ne için kullanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜLÜK KELEBEKLERİ
FantasyWattys 2022 Paranormal/Fantastik Kazananı 🏆 •Vampirler, cadılar ve avcılar • Herkesin söylediğinin aksine kalbinde hiç sevgi taşıyor musun, Teo? Donuk bakışların ve sert tavırların etrafındaki herkesi uzaklaştırırken bundan öyle memnun görünüyorsun...